Yurdumuzun çok güzel ve aynı zamanda tarih ve kültürle bezenmiş harika köşelerinden biri de Kastamonu! Kastamonu genelde “Safranbolu Evleri”, Türkiye’nin ve milletimizin banisi Gazi M. Kemal Atatürk’ün “Şapka ve Kılık Kıyafet Devrimi” ile daha çok bilinir. Bir de Ilgaz Dağları ve kayak merkezi var. Gazi Paşa Kastamonulular için “munis insanlar” yakıştırması da yapmış. İlk kez 2007’de gidebildiğim bu yurt köşesine 5-6 Ağustos tarihlerinde, aradan geçen 10 yıl sonra tekrar gittim. 10 yılda bir kent ne kadar değişebilirmiş bunu bir kez daha anladım.
Kastamonu’ya “Evliyalar ve yatırlar kenti”deniyor. Çünkü adım başı türbe, yatır, medrese, cami vb hemen hepsi de tarih ve kültür kokan eserlerle dolu. Özellikle Türk sinemasında hala izlenen “Hababam Sınıfı” romanına konu olan, yazarı Rifat Ilgaz’ın okuduğu Abdurrahman Paşa Lisesi de Kastamonu’nun bir diğer gözde mekânı.
Kentin ortasında Karaçomak Deresi adı verilen küçük ama şirin bir akarsu var. Mükemmele yakın bir peysaj düzenlemesi yapılan bu vadideki akarsuyun her iki tarafında da yol mevcut. Tabii yayalar da hatırlanmış. Bu yollardan iki yana doğru giderek sarplaşan vadinin yamaçlarına ulaşılıyor. Özellikle bu eski Kastamonu’nun akarsu ve vadisinden itibaren iki yana doğru yükselen tepelerine kadar tarihi mekânlarpeş peşe sıralanmaktadır.
En gözde tarihi mekânlarından biri Kastamonu Kalesi. Bizans dönemine kadar uzanan kalede Çandaroğulları Beyliğinin de izleri var. Kent merkezinin güneyindeki “Ev Kaya Mezarları”nın tarihi M.Ö. 7. yüzyıl başlarına dayanmaktadır.
Sipahiler mahallesinde de bir başka kaya mezarları var. Bir diğer kaya mezarı Kalekapı Kaya Mezarı’nın daM.Ö. 7. yüzyılda Paflagonyalılar tarafından yapıldığı ileri sürülmektedir. Ancak bu son kaya mezarı Kastamonu’nun ilçesi Taşköprü’ye 17 km mesafededir. Bilinen diğer kaya mezarları da Aygır Kalesi Kaya Mezarı, Urgancı Kaya Mezarı,Bademci Kaya Mezarı,Hobu Kayası Mezarı’dır.
Aşir Efendi Hanı, İsmail Bey Hanı (Kurşunlu Hanı), Nasrullah Camii, Yanık Han, Cem Sultan Hanı (Karanlık Han) ve daha pek çok tarihi mekân Kastamonu merkezindeki görülecek yerlerdir. Tabii Safranbolu veya Kastamonu Evleri de oldukça fazla. Üstelik bu tarihi ve kültür hazinesi varlıklar şehrin Vakıflar Müdürlüğü’nün çok titiz çalışmaları altında yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Yakupağa Külliyesi – Kastamonu’nun Simgesi
Tarihi ve kültür mekânlarından bir diğeri de Yakupağa Külliyesi’dir. 1547’de Kanuni Sultan Süleyman’ın hazine reisi Yakup Ağa tarafından yaptırılan külliyede medrese, imaret, misafirhane ve sıbyan mektebi vardı.
Külliyenin hemen üst kısmında kente oldukça tepeden bakan konumda ise Yakupağa Camii bulunmaktadır. Yavuz Sultan Selim’in hocası Halimi Çelebi tarafından yaptırılan cami, 1547’de Yakup Ağa tarafından onarılarak bugünkü halinegetirilmiştir. Kesme taştan yapılan caminin kubbeleri kurşunla örtülüdür. Yapılış tekniği dolayısıyla mimari kıymeti bulunduğu gibi medrese, imaret ve sıbyan mektebine sahip bir külliyede yer aldığı için de ayrıca değerlidir. Minaresi Cami’nin güneybatı köşesine inşa edilmiştir.
Ahşap ve sedef işçiliği ile dikkat çeken külliyenin kapısı, oyma sanatının en iyi örneklerinden biri olup, kapı kanatlarındaki panolarda; “Bu Cami’nin kapısı her zaman sevinçle açılsın!” ve
“Ben Allah’ın birliğine şahadet ederim!” yazıları bulunmaktadır.
İmarethane (Aşevi), kubbeli odalar ve misafirhane olarak kullanılmış beş kubbeli revakların bulunduğu mekânın üst kısmında ve camiye yakın yerde Kastamonuluların vazgeçilmez dinlenme yeri de var. Şehrin milliyetçi camiasının adıma kahvaltı düzenlediği mekânın şirinliği, ancak ziyaret edince ve biraz oturup dinlenince daha iyi anlaşılabilir.
Son Söz: Engin tarihe sahip ülkemizde Yakupağa Külliyesi’ne sahip Kastamonu da bu tarihi ve kültür zenginliğinden ziyadesiyle istifade etmiş bir yurt köşesidir. Görmeyi düşünün!