Türkiye’nin ilk emekli sendikası Tüm Emekliler Sendikası (EMEKLİ-SEN)nın 22. Kuruluş yıldönümünü kutluyor.
Konu ile ilgili bir açıklama yapan Tüm Emekliler Sendikası İskenderun Şube Başkanı Huseyin Güler kuruluş yıldönümü ile ilgili şu görüşlere yer verdi:
Evet, Sendikamız bundan 22 yıl önce 12 Temmuz 1995 tarihinde, “ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ MÜCADELESİNDEN EMEKLİ OLUNMAZ” diyerek yola çıkan 149 emeklinin Ankara Valiliğine yaptıkları başvuruyla kurulan Türkiye’nin ilk emekli sendikasıdır. Yani sendikamız alanında ilki gerçekleştiren bir örgütlenmedir. Sendikamızın 149 kurucusunun önemli bir kısmı, önceki yıllarda Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in, kuruluşunda yer almış olup, DİSK’in önemli mücadele ve direnişlerinde yer almışlardı. Burada, DİSK üyesi sendikaların verdikleri, işyeri grev ve direnişlerinin tamamını saymamız mümkün olmasa da, DİSK’in şanlı mücadele tarihinin önemli kilometre taşları olan birkaç örnekle, sendikamız kurucularının sınıf mücadelesinde üstlendikleri görevleri açıklamaya çalışacağız.
Evet, sendikamız kurucuları 1960’lı yılların ortasından itibaren ve 1970’yıllar boyunca, 15-16 Haziran büyük işçi direnişi, DGM direnişi, Faşizme ihtar eylemleri, MESS direnişi veya Kamu Çalışanlarının sendikalaşmasında birçok eylem ve direnişe öncülük etmiş ve emeğin mücadele tarihinde, birçok ilki gerçekleştirmiş kişilerdi. Bir başka değişle sendikamız kurucuları, mücadele tarihinde ilklere imza atmanın gururunu taşıyan insanlardı.
Bu nedenle, çalışma dönemlerinden tanıdık oldukları, mücadeleden emekli olmamaları gerektiği bilinciyle yola çıktılar. Zira onlar, hayatın yeni evresi olan emeklilik döneminde, insana yaraşır bir hayat sürdürmenin, örgütlü olmakla mümkün olduğunu gayet iyi biliyorlardı. Zira milyonlarca emekli, ülkeyi yönetenler, sermayenin istemlerini yerine getiriyor, tüm ekonomik ve sosyal düzenlemelerde sermayeyi kollamamalarından dolayı, çağdaş dünya standartlarının çok gerisinde bir yaşama mahkum edilmiş ve insanca yaşama olanaklarından yoksun bırakılmıştı. Hâlbuki emekliler, hayatlarının en güzel dönemi olan gençlik yıllarında, bu ülkeye hizmet etmiş, kalkınmasına ve bu günlere gelmesine emek vermiş, göz nuru akıtmış ve alın teri dökmüşlerdi. Ancak, yukarıda belirttiğimiz üzere, iktidarların uyguladığı emek karşıtı politikalardan dolayı, yaşam koşulları, bu ülkeye verdikleri emeklerinin karşılığı değildi.
Bu ülkede, hiçbir zaman hak, hukuk, adalet ile demokrasi, insan hak ve özgürlükleri tam olarak uygulanmadı. Bu nedenle, 1950’li ve 60’lı yıllarda işçiler, 1980’li yıllarda kamu çalışanları, başta, 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen ve Türkiye tarafından 1949 yılında imzalanıp, taraf olunmuş, “İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ” olmak üzere, temel hak ve özgürlüklere ilişkin, sözleşmelerde, temel bir insan hakkı olarak ayrımsız “herkes”e tanınmış olan “sendika kurma ve sendikaya üye olma, hakkını kullanırken devlet erkini elinde bulunduranlar tarafından engellendiler. Ne yazık ki bu engellemeler çeşitli biçimlerde devam ediyor. Örneğin Kamu Çalışanlarının Grev hakları yok. İşçilerin kısmı olan Grev hakları ise yasaların hükümete tanıdığı erteleme yetkisinde dolayı kullanılamamaktadır. Bir başka değişle, ülkede çalışanlar açısından, örgütlenme ve serbest pazarlık haklarının kullanımı neredeyse imkansız
Elbette sendikal alandaki engelleme ve hukuksuzluklar, sadece çalışanlarla sınırlı değil. İçinde emeklilerinde bulunduğu, üretici köylüler, öğrenci gençlik, ev çalışanları ve işsizler gibi hak menfaatleri ortak olan ve Türkiye’nin usulüne göre imzaladığı ve taraf olduğu uluslar arası antlaşmalar da, teminat altına alınmış sendika hakkını kullanamamaktadırlar.
Bu nedenle sendika olarak, 22 yıldır bu ülkede adalet arıyoruz. Zira sendikamız kurulduğu günden itibaren, sistem tarafından emeklinin sendikası olmaz mantığıyla engellenmeye çalışıldı. Bir yandan idari engellerle yolu kesilmeye çalışılırken, diğer yandan ise hukuki engeller çıkarıldı.
2003 yılında Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde kazandığımız davanın kesinleşmiş kararı, görmezden gelindi ve pozitif hukuk kuralları çiğnenmek suretiyle, 2002 yılında Gaziantep şubemize karşı açılmış olan dava Genel merkeze karşı sürdürüldü ve sendikamızın kurulmasından 12 yıl sonra 2007 yılında hakkında kapatma kararı verildi. İç hukuk yolarının tükenmesi üzerine, dosya 2008 yılında tarafımızdan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gönderilmiş olup, karar aşamasındadır. Biz kararın lehimizde olacağından eminiz çünkü, Türkiye’nin Anayasanın 90. Maddesine uygun olarak kabul ettiği ve yürürlüğe koyduğu,Temel Hak ve Özgürlüklere ilişkin, milletlerarası antlaşmaların tamamında, sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı “herkes”e tanınmış bir haktır. Dolayısıyla emeklilerde bu hakkı kullanma hakkına sahiptirler. Nitekim Türkiye’nin tam üyelik görüşmeleri yaptığı AB ülkelerinin tamamında emekliler sendika hakkını kullanmaktadırlar. Yine emekliler Avrupa sendikalar Konfederasyonu ETUC’a bağlı “EMEKLİ VE YAŞLI SENDİKLARI FEDERASYONU”NA (FERPA) üyedirler. Sendikamızda bu federasyonun üyesidir.
Tüm bu engellemelere inat, DİSK / EMEKLİ-SEN 22 ara vermeksizin mücadeleye devam etmektedir. Türkiye çapında yürüttüğümüz faaliyetlerle, yok sayılan ve kahve köşelerinde zaman tüketmeye terk edilmiş olan milyonlarca emekliyi görünür hale getirdik ve sorunlarını gündeme taşıyarak, çözüm için adımlar atılmasını sağladık. Elbette emeklilerin tüm sorunlarını çözdük iddiasında değiliz. Ancak Türkiye gibi örgütlenmenin ve hak aramanın neredeyse imkansız hale getirildiği, yasalardaki anti demokratik düzenlemeler yetmiyormuş gibi idarenin keyfi uygulamalarının engellemelere yol açtığı ve son bir yıldır devam eden OHAL’in nefes almayı imkansız hale getirdiği bir ülke de, 70 şube 35 temsilcilik ve 50.000 üyesiyle Türkiye’nin en büyük sendikalarından bir olma yolunda önemli adımlar atmış olan DİSK / EMEKLİ-SEN, mücadele azim ve kararlılığıyla, yoluna devam edecek ve milyonlarca emeklinin insani yaşam koşullarına ulaşmasının sağlanmasının yani sıra, Çocuklarının ve Torunlarının emaneti olan bu ülkeyi onlara en iyi şekilde devretme mücadelesinden asla emekli olmayacaktır. Hedefimiz, demokratik, laik, bağımsız, sosyal hukuk devleti normlarının hakim olduğu, temel hak özgürlüklerin sınırsız kullanıldığı, yan yana barış içinde eşit yurttaşlar olarak yaşadıkları bir ülkeyi çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakmaktır.