Gençliğim de çok popüler bir şarkı vardı.
Mahsun Kırmızıgül’e ait bu şarkının sözleri şöyleydi.
Yıkılmadım ayaktayım,
Dertlerimle başbaşayım,
Zalimlere ve kötülere yenilmedim,
BURADAYIM…
18 Ağustos günün kuruluşumuzun 67. Yılını kutladık. O gün gazetemiz “AYAKTAYIZ” manşeti ile çıktı.
Kutlamalar , iyi niyetli dilekler ve mesajlar, çiçekler derken bu ilgiye bir yanıt verme ihtiyacı doğdu.
Ne diyebilirdim?
Ne diyebilirdik?
Bir yanda 67 yılın gururu öte yanda gazeteyi yaşatmanın zorlukları.
Bir yanda kalitemizin çizgimizin bize yaşattığı onur öte yanda mesleğin getirildiği ortam ve ortalıkta dolaşan gazeteci kılıklı yavşamış, şekilsiz, amorf ,karaktersiz insanlar….
Bir yanda hayatın dayattığı mali imkansızlıklar öte yandan gazeteci kılıklı bu yavşakların para içinde yüzmeleri…
Bir yanda “Abi sen farklısın “ diyenler. Öte yanda bu yavşaklara imkan akıtanlar…
Ne yazabilirdim ki?
Bir yanda tehdit ve şantajla para sızdıranlar öte yanda bunlara para akıtan arkaların arkasından da “gazetecilik ayağı düştü” diye büyük büyük laf edenler..
Bir yanda her devrin itleri her dönem takla atan maymunlar öte yanda belirli bir çizgi ve duruşu korumaya çalışanlar…
Bir yanda ezilen büzülen her şekle giren amorf yaratıklar öte yanda ayakta durmaya aynı çizgide durmaya çalışanlar…
Bir yanda güç odaklarına methiyeler düzenler öte yanda bu güç odaklarıyla çatır çatır mücadele edenler…
Bir yanda güç odaklarının yanında poz vermekten hoşlanan manyaklar öte yanda bu güç odaklarıyla mücadele ederken mahkum olanlar…
Ne yazabilirdim ki?
Bir yanı da öte yanı da “gazeteci” olarak adlandırılıyor.
Ve o meşhur “kaçış rampası” olan “gazeteler çok önüne gelen gazete çıkarıyor” lafları ..
Bre şebekler bre soysuzlar ,
Bre gazeteci yalakaları ,
Bre ödlekler,
Siz önce şu sorunun cevabını verin.
Bunları kim besliyor, kim adam yerine koyuyor?
Sesinizi duyamıyorum.
Çünkü korkuyorsunuz.
Korkuyorsanız şikayet etmeye de hakkınız yok.
Ancak ben şikayet ederim.
Çünkü korkmuyorum.
67 yılın verdiği onurla ,
Ezilmeden büzülmeden Gazetemde yaşadığım 15 yılın verdiği gururla,
Taklacı maymun her dönemin iti olmadan geçen yılların verdiği coşkuyla,
Kapınızda kul olmamanın verdiği şerefle,
Sizi de gazeteci kılıklı soytarıları da şikayet ederim…
Lafa gelince basın 4. Güç, basın demokrasinin ayrılmaz parçası , basın gözbebeğimiz.
Soruyorum size
Hangi basın?
Hangi gazeteci?
Bu taraftakiler mi, öte taraftakiler mi?
Ayrım yapacaksınız.
İyiyi güzeli doğruyu ayıracaksınız.
Ya da süslü laf etmeyecek, işinize geleni besleyecek, karınlarını doyuracak, satın alacaksınız.
İşinize gelmeyenleri gizli bir sempati duysanız da yok sayacaksınız.
Ne yazabilirim ki?
Çok az insana teşekkür ediyorum.
Burada yazmaya gerek yok, onlar gerçek dostlar…
İş olsun torba dolsun diye, adetten olduğu üzere, görev savmak adına, kutlayanlara teşekkür yok.
Evet sıkıntıdayız dertlerimizle baş başayız.
Gittiği yere kadar gücümüzün yettiği yere kadar yürüyeceğiz.
Ama asla…
Taklacı,
Yavşak,
Ezik,
İhaleci,
Yağdanlık,
Kapıya bağlanan it,
Her devrin köpeği,
OLMAYACAĞIZ…
Dün kurşunlara, yumruklara, saldırılara, adliyelere rağmen direndik bugünde DİRENECEĞİZ…
Bir yanda körfez gazetesinin 67 yıllık adı öte yandan ben ve gelmiş geçmiş tüm çalışanlarımızın kişilikleri duruşları buna engel.
Bizi biz yapan bir yığın kağıdı körfez yapan bu özelliklerimiz buna engel.
Hayat bu yarının ne getireceği belli değil.
Yaşarsak Körfezi yaşatırsak 68. Yılda 70. Yılda da buna benzer şeyler yazacağız.
Başka ne diyebilirim?
Başka ne diyebiliriz?