Fehmi Uçar’ın yeniden il başkanı seçildiği kongrede konuşan Hüseyin Baş, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumla ilgili değerlendirmeler yaptı. “Bize bir mahkumiyet psikolojisi yaşatıyorlar.” diyen Baş, “Biz mahkumiyet sınıfındaki insanlarız. Yokluğa, parasızlığa mahkum edildik, sosyal statümüz düşürüldü. Bizi bir çemberin içine aldılar ve ‘dünya seni kıskanıyor’ diye diye dünyaya rezil ettiler, Türk milletini dünyaya rezil ettiler. Böyle bir şey olabilir mi! İşte o zaman biz millet olarak bunun karşısında duracağız.” ifadelerini kullandı.
“Marketlere kesilen cezalar vatandaşa ödensin”
Vatandaşın ağır vergi, ceza ve zamlar altında ezildiğini belirten BTP lideri şöyle konuştu; “Çok basit bir matematik koyuyorum ortaya. Yüzde 18 KDV var, kimi arabada yüzde 220 ÖTV var. Bu milletin cebinden bunu alarak bu ülke güçleniyorsa biz KDV’yi yüzde 58 yapalım, ÖTV’yi yüzde 500 yapalım, milleti 300 lira asgari ücrete mahkum edelim ve ekonomi kalkınsın. Adam kalkmış marketlere 2,5 milyar lira ceza kesmiş, mantığa bak! Bu parayı kimden aldı bu marketler? Sizden aldı, benden aldı: Parayı niye bize vermiyorsun? Şimdi o marketler 2,5 milyar liranın zararını kimden çıkaracak? Yine bizden çıkaracak. İşte bu ülkedeki enflasyonun, pahalılığın temelinde vergiler, cezalar ve hukuksuz işlemler yatıyor.”
“Ayasofya’da mevlid için başvurduk, müftülük karıştı”
Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat yıl dönümü olan 10 Kasım’da Ayasofya’da Atatürk adına mevlid okutmak için yaptıkları girişime de değinen Hüseyin Baş, “Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde Cumhuriyetimizin kurucusu merhum Mustafa Kemal Atatürk için 10 Kasım’da Mevlid-i Şerif okutmak üzere İstanbul Valiliği’ne başvuru yaptık. Niye valiliğe başvurduk? Önce biz müftülüğe gittik, müftülük karıştı, müftülük almadı dilekçemizi. Aklınızda olsun Ayasofya; müftülüğe değil, hala valiliğe bağlı!” dedi.
“Bugün bütün Fetihleri Atatürk sayesinde kutluyoruz”
Neden böyle bir başvuru yaptıklarını da anlatan BTP lideri şu dikkat çekici ifadeleri kullandı; “Bakın Atatürk 4,5 yıl İngiliz işgali altında kalmış bir İstanbul’u işgalden kurtardı. İstanbul’un iki tane fatihi vardır. Birisi 1453 yılında İstanbul’un kapılarını Türklere açan Fatih Sultan Mehmet Han’dır, ikincisi de, diğer bütün fetihlerimizi anlamlı kılan, bugün bu fetihleri kutlamamızın arkasındaki teminat olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı olmasaydı biz bugün hiçbir fethimizi kutlayamayacaktık. İsimlerimiz bile Türkçe olmayacaktı. Biz bunların tamamını Atatürk’e borçluyuz. Biz kurucumuz için Ayasofya’da mevlid okutmak için başvuru yaptık ve tabi kuduranlar oldu, izin vermeyiz diyenler oldu. Ben bu insanların Atatürk ile ne alıp veremediği var anlamıyorum diyeceğim de anlıyorum biliyorum. Atatürk ile sorun yaşayanları gördüğünüzde hiç kuşkunuz olmasın; O, emin olun ki İngilizin sermayesinin uşağıdır, Yunanın sermayesinin uşağıdır. Başka hiçbir şey olamaz.”
“50 yılınızı daha çaldırmayın”
Bağımsız Türkiye Partisi olarak Türkiye’nin gelecek 50 yıllarını kurtarmaya talip olduklarını da ifade eden Hüseyin Baş, “Benim ne iktidar partisi ile ne muhalefet partileri ile çekiştiğim bir durum yok. Sadece bir soru soruyorum; yıl 2050- Türkiye Cumhuriyeti, ne hayal ediyorsun? Bırak 2022’yi,2023’ü. Bırak bana 1071’de Malazgirt’ten girdim bin sene sonra 2071’de şunu yapacağım demeyi, benim çocuğumun yaşayacağı dijital dünyaya sen ne anlatıyorsun? Size bunun cevabını verene gidin oyunuzu verin ama bunun cevabını size veremiyorlarsa emin olun bugün yaptıkları siyaset sizin gelecek 50 yılınızı daha çalmak içindir. Bakın gelecek 50 yıllarımızı çaldırmayalım, gelin bu 50 yılları birlikte inşa edelim. Atatürk’ün ‘En hakiki mürşit ilimdir’ sözü ile birlikte ilimi kullanalım, bilimi kullanalım, teknolojiyi kullanalım ve hakikaten geleceğin dünyasında babam Prof. Dr. Haydar Baş’ın her zaman söylediği kainat devleti olacak Türkiye Cumhuriyeti’ni hem birlikte inşa edelim.”dedi.