CHP Hatay Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Suzan Şahin, şiddete uğrayan ya da şiddet görme tehlikesi altında olan kadınların sosyal desteklere zamanında ve hangi koşullarda ulaşabildiklerinin araştırılması, bu konuda sorumlu kurumların koordineli ve nitelikli hizmet alımı konusunda görevlerini yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesi, mağduriyet yaşayan kadınların sorunlarının çözümüne ilişkin gerekli önlemlerin alınması amacıyla meclis araştırması açılmasını için TBMM Başkanlığına önerge verdi.
ANKARA – Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili ve TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Av.Suzan Şahin, “Kadınların hakları olan desteklere zamanında ulaşması şiddetin önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Bu konuda sorumlu kurumların koordinasyonu ve nitelikli sosyal hizmetin şiddetle mücadelede temel bir yer tutmaktadır.” diyerek şiddete uğrayan ya da şiddet görme tehlikesi altında olan kadınların sosyal desteklere zamanında ve hangi koşullarda ulaşabildiklerinin araştırılması, bu konuda sorumlu kurumların koordineli ve nitelikli hizmet alımı konusunda görevlerini yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesi, mağduriyet yaşayan kadınların sorunlarının çözümüne ilişkin gerekli önlemlerin alınması amacıyla meclis araştırması açılması için TBMM Başkanlığına önerge verdi.
Kadına yönelik şiddet, istismar ve cinayetlerin hız kesmeden devam ettiğini söyleyen Şahin yaptığı açıklamada, “2021 yılında 324 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, 424 kadın taciz edilmiş, 96 kadın cinsel saldırıya uğramış, 208 çocuk istismar edilmiştir. Yine aynı yıl içerisinde en az 793 kadın şiddete görmüş, yaralanmıştır. 213 kadının ölümü de basına “şüpheli”
olarak yansırken, en az 34 çocuk da öldürülmüştür. Kadınların yarısı ev içinde, yarısından fazlası da ateşli silahla öldürülmüştür. Şiddete uğrayan kadın sayısı da her yıl artış gösterirken, erkekler tarafından şiddete uğrayan kadınlar ağır hasta olarak hastaneye kaldırılmakta, şiddete uğrayan kadınların önemli bir kısmı aldırdıkları koruma kararına uyulmadığı için şiddet görmüştür. Öyle ki 2021 yılında bir erkek elektronik kelepçesini kırdıktan sonra şiddet uygulamıştır. Kadınlara şiddet uygulayanlar genellikle nişanlısı, sevgilisi, kocası olarak en yakınları olmaktadır. Kadınlara şiddet uygulayanlar “ayrılmak istediği, barışmak istemediği”, “kıskandığı” gibi gerekçelerin arkasına sığınmakta, ağırlıklı olarak şiddet uygulayan faillere ilişkin etkin bir hukuki süreç işletilmemektedir.” dedi.
Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin böylesine yaygın olduğu ve giderek artış gösterdiği bir ortamda kadınların önleyici politikalara, şiddete uğradıktan sonra ya da şiddete uğrama tehlikesi altında iken sosyal desteklere zamanında ulaşamamakta olduğunu belirten CHP’li Şahin önerge gerekçesinde, “Türkiye’de kadınlar etkin uygulamaların olmaması ve AKP’nin samimiyetsiz politikaları nedeniyle ölüme kadar giden bir süreç ile yaşamak zorunda kalmaktadır. Bu anlamda kadınların şiddete uğradıkları zaman ilk başvuru mercii olan kolluk ve savcılıklarda, daha sonra ŞÖNİM’lerden bütüncül ve nitelikli bir sosyal hizmete ulaşamamaktadır. Kadına yönelik şiddetle mücadele etkin olması gereken kurumların gündeminde ve uygulamasında bu sorunların çözümünün yer almadığı görülmekle birlikte, kurumların koordinasyonu, mücadelenin etkin bir şekilde yürütülmesi ve kadınların haklarına ulaşmak için tek elden çözüm bulunması konusunda da bir yöntem bulunmamaktadır.” ifadelerini kullandı.
Mor Çatı tarafından hazırlanan Türkiye’de Erkek Şiddetiyle Mücadelede Koordinasyona İlişkin İzleme Raporu’nda da bu durum açıkça görüldüğünün altını çizen TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi ve Hatay Milletvekili Suzan Şahin, “Rapora göre kadınların şiddet gördüğünde en çok kolluğa ve belediyelere başvurduğu, ŞÖNİM’lerin bilinirliğinin çok düşük olduğu belirtiliyor. Araştırmada görüşlerine yer verilen bir sosyal çalışmacı, ŞÖNİM’lerin fiiliyatta şiddet dosyalarının incelendiği ve yazışmaların yapıldığı bir bilgi işlem merkezine dönüştüğü ifade edilirken, ŞÖNİM’lere başvuruda bulunan kadınların en sık karşılaştıkları sorunun eksik ya da yanlış bilgilendirilme olduğuna dikkat çekiliyor. Bu nedenle kadınlar, adli yardım, ücretsiz avukat tahsisi, elektronik kelepçe, gizlilik kararının uygulanması, sağlık hizmetine erişim gibi haklardan yararlanamıyor. Raporda bu durumun nedeni kadınların paylaşımlarının eksik dinlenmesi ya da çalışanların konuya ilişkin yeterli donanıma sahip olmaması olarak açıklanıyor. Yine araştırmaya göre, şiddet gören kadınlar sığınağa kabul sırasında çalışanların caydırıcı ya da yargılayıcı tavırlarına maruz kalabiliyor. Öte yandan kadınlar, sığınaklarda kaldıkları süre boyunca meslek elemanlarıyla çok kısıtlı bir biçimde karşılaşabiliyor ve düzenli psiko-sosyal destek alamıyor, sığınaklar birer cezaevine benzetiliyor. Kadınların dışarı çıkmakla ilgili çok ciddi bir kısıtlılıkla karşılaştığı, telefonlarına el konulduğu, iletişim araçlarının kısıtlı kullandırıldığı, çalışmalarına izin verilmediği, yeme içme saatleri gibi çok temel ihtiyaçlarına dahi erişirken bazı sınırlamalarla karşılaşıldığı gibi durumlara tanıklık edildiğine değiniliyor. Kadınların hakları olan desteklere zamanında ulaşması şiddetin önlenmesi açısından oldukça önemlidir. Bu konuda sorumlu kurumların koordinasyonu ve nitelikli sosyal hizmetin şiddetle mücadelede temel bir yer tutmaktadır. Bu nedenlerle şiddete uğrayan ya da şiddet görme tehlikesi altında olan kadınların sosyal desteklere zamanında ve hangi koşullarda ulaşabildiklerinin araştırılması, bu konuda sorumlu kurumların koordineli ve nitelikli hizmet alımı konusunda görevlerini yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesi, mağduriyet yaşayan kadınların sorunlarının çözümüne ilişkin gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.