Hatay’ın Kırıkhan ilçesi Amik Ovasının merkezi sayılır, üretim anlamında da önemli bir yere sahiptir. Amik Ovasında buğday hasadı tamamlandı. Ovanın ve üreticilerin durmaya niyeti yok, buğday tarladan biçildikten sonra hemen ikinci ekim olan pamuk ve diğer ürünlere yöneldiler. Amik Ovasında dört mevsim üretim hasadı yapılır. Ne ova boş kalır, ne de çalışkan çiftçiler ayaklarını uzatıp işimiz bitti derler.
Amik Ovasında önemli yere sahip olan Kırıkhan ve çiftçi ile birlikte hareket eden bir belediye başkanı Ayhan Yavuz var. Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi olarak Amik Ovasındaki buğday hasadı, üretim ve ikinci ekim hazırlıkları ile ilgili Yavuz ile görüştük. Yavuz’un ilk cümlesi “üretim, üretim, üretim” oldu.
Çiftçimiz Bu Sene Rekolteden Memnundur.
Kırıkhan Amik Ovasında yerleşim açısından önemli yerlerden biridir. Kırıkhan ilçemiz 715 KM kara alan içinde nüfusumuz 120 bin ve 60 bin de Suriyeli kardeşlerimiz bulunmaktadır. Hatay’ın medeniyetlerin ve hoşgörünün başkenti dediğimiz en seçkin ilçelerimizden bir tanesidir. Ekonomisi tamamen tarıma dayanan ve sanayi anlamında da adım atan bir ilçeyiz.Özellikle pandemi ve pandendemi sonrası Ukranya-Rusya savaşından sonra gördüğümüz bir tek şey önemlidir, tarım, tarım, tarım yine yanına geliyoruz; üretim, üretim, üretim.Şükürler olsun bizde bu bölgemizde bunları yapıyoruz. Emektar çiftçimiz gecesini, gündüzüne katarak bu sene 495 bin dönüm üzerine hububat yani buğday geçen hafta buğday hasadımız bitti. Çiftçimiz gelen rekolteden çok memnun, dönüm başına 600-750 kilo arasında hasat oluştu.
İkinci ekim pamuk ekimlerimiz başladı, hatta belli bir yere geldi ve ilk sularını vermeye başladılar. Şükürler olsun barajlarımız dolu, üretim anlamında dünyadaki daralmanın var olduğu şartlarda kendi bölgemizde insanımızın gayreti ile pandemi sürecinde dünya ya örnek olacak bir çalışmayı ilçemizde hep beraber yapıyoruz.
Son Zamanlarda Ürün Çeşitlemesi Yapıyoruz.
Son zamanlarda tarımsal renkleri geliştirmeye başladık. Bunlar nedir diyecekseniz: Ürün çeşitliliğini yapıyoruz, örnek vermek gerekirse Türkiye’nin havuç ihtiyacının yüzde 11-12’sini biz karşılıyoruz. Yine aroması ve kalitesi ile Kırıkhan Kavunu çok meşhurdur. Yine Kırıkhan ilçemizde 45 bin dönüm arazi üzerinde bahçeleşmeye gittik. Bu bahçeleşmenin içinde nektarin dediğimiz meyve 5 bin dönüm ektik ve onların hasadına da başladık. Dünya üretim anlamında daralmaya giderken biz Kırıkhan olarak çiftçilerimizle birlikte bu daralmanın önünü açmaya çalışıyoruz. Hükümetimiz ve devletimiz sağolsun, son açıklanan buğday fiyatları desteklemeyle birlikte çiftçimizin yüzü güler duruma geldi. Girdi fiyatları yüksek, insanların alım gücünde bir daralma var, bu millet çok dar günler gördü, çok zor günler gördü, ben inanıyorum ki, el, ele verip bunları aşacağız, baştan söylemiştim üretim, üretim biz üretimi de çiftçilerimizle ovamızda yapıyoruz. Ben buradan şunu söylemek istiyorum; Emektar çiftçimiz, kadını, çocuğu ve genciyle hepsini saygı ile selamlıyorum. Allah onlardan razı olsun diyorum.
Bizim patenti alınan yerli bir siyah havucumuz var, bu özellikle kimya sanayide yoğun şekilde kullanılan ve ihracata giden ürünümüz bulunuyor. Biraz önce söyledim şu anda ürün çeşidine gidiyoruz, biz daha önce ata, deden kalma klasik çiftçilik pamuk, buğday ve mısır olurdu, üçünün dışında ekim görmezdik. İnsanlar küçük bahçelerinde maydanoz,biber, sağan gibi ihtiyaçları için sebze ekerlerdi. Ürün çeşitliliğine gidiyoruz, topraklarımız üç ürün alacak kadar bereketli, ürün çeşitliliği ilgili birçok alana örnek olacak çalışmalar yapmaktayız.
Bizim bir tek hedefimiz var; Ata tohumları dediğimiz, bizim daha önce yaşlı ve eskiler bilir, bizimkiler bunlara tohum yerine bizir derlerdi, bir patlıcan, domates kendi dalının üzerinde kalır, bunlar tohumlanır ve saklanır daha sonra tekrar tohum olarak kullanılırdı. Şimdi ise salatalık tohumu ektiğinizde ikinci kez ektiğinizde başka bir şey olur. Tohumda dışa bağımlılığın önüne geçmek için tohum bankalığı da çalışmalarını yürütmektedir. Bizim de belediye olarak böyle bir hedefimiz, böyle bir projemiz var. Ata tohumlarını bulup, eski ebelerimizin, ninelerimizin yaptığı o ekolojik denge içerisinde tamamen doğal, çocuklarımızı ile buluşturmak gayreti içerisindeyiz.
