Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, Türkiye’de 16 Nisan 2017 Referandumu ile kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan bir hükûmet sistemidir. Aslında bu sistem ‘Tek Adam’ yönetimidir.
Son 4 yıldır Türkiye’yi AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tek başına yönetiyor! TBMM etkisiz haldedir. Türkiye’de denetim yok edilmiş, kuvvetler ayrılığı sona ermiştir. Yasama ve yargı organları Reis’in emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet göstermektedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Türkiye iyi yönetilemiyor. Türkiye halkları mutlu değil. Tek adam ekonomisi kaşıkla verip kepçeyle alıyor. Maaşlar her geçen gün Erdoğan enflasyonu yüzünden eriyor! Çünkü bu iktidarın ekonomi için planı, programı yok. Güçlü bir Türkiye’yi inşa edemiyor, aksine ekonomiyi batırıyor. Türkiye iflasın eşiğindedir.
Aslında ‘tek adam’ yönetiminde sadece Türk Lirası değer kaybetmiyor; milli değerlerimiz, mili bayramlarımız, milli birlik duygularımız da sıfırlanıyor. AKP iktidarında sadece alım gücümüz yok olup erimiyor; özgür, çağdaş bir gelecek kurma çabamız da tarumar ediliyor.
Doları kontrol altına almak için 128 + 55 = 183 milyar doları çarçur ettiler. Sonuç: 1 sene önce 8,5 TL olan dolar bugün 18 lirayı aştı. Millet fakirleşiyor. Ak-troller yolsuzluğa, haksızlığa, kadın cinayetlerine, pudra şekerine bir şey diyemiyor. Ak Parti din adamlarını bile trolleştirdi. Birkaç yüz ak-trolü ümmet, saçmalamayı hutbe, zevzekliği fetva sanıyorlar. Yükselen fiyatlar tüm işletmelerin nakit akışını bozuyor. Kamu bankaları, özel bankalara nazaran daha uygun kredi oranları sunuyor, fakat bunu kullandırmak istemiyor. Merkez Bankası’nın belirlediği faiz oranının ise uygulamada karşılığı yok!
İktidar, uydurma teorilerle, yolsuzluklarla, israfla ekonomiyi çökertti. Sonra çıkıp dini sömürerek “fiyatları Allah belirliyor ” diyor. Fiyatları ‘Allah belirliyor’ ise neden zabıtalar fiyat kontrolü yapıyor? Dahası da var: Bu ülkede ‘Hanım kız’ deyince kızılıyor, ‘Sürtük’ deyince problem yok. Akıl, vicdan, utanma duygusu gerçekten sıfırlanmış…
En önemlisi de, Diyanet İşleri Başkanlığı “Fiyatları belirleyen Allah’tır” fetvasını eleştirenleri tehdit ediyor. Bu tutum ve davranışı ile Diyanet İşleri Başkanlığı ‘iktidarı koruyacağım’ diye İslam dinine zarar veriyor. Dikkat ey halkım! Diyanet yalan söylüyor, inanmayın. Fiyatları belirleyen Allah değil, Allah ile aldatanlardır..! İktidarı kurtarmak için suçu Allah’a yüklemek şeytanın bile aklına gelmezdi…
Arap değiliz, anadilimiz Arapça değil, burası Türkiye Cumhuriyeti! Ama birçok şehrin cadde ve sokaklarındaki işyerlerinde Arapça yazılar var. Bizim resmi dilimiz ‘Türkçe’ değil mi? Türkiye nereye gidiyor? Türkiye, AB yolunda ilerleyen çağdaş bir ülke değil de Ortaçağ’ı yaşayan bir Ortadoğu ülkesi midir?
İktidar için şuan en tehlikeli şey, 2023’te yapılacak seçimi kazanmak için popülizme sapmaktır. Türkiye’deki asıl sorun asgari ücretlinin, düşük gelirlinin, emeklinin geçinebilecek gelirinin olmamasıdır. Önemli olan enflasyonun düşürülmesi ve toplumsal hayatın ucuzlaştırılarak kolaylaştırılmasıdır. Türk milleti mutluluğu hakediyor!
Hemen belirtmek gerekir ki, önemli olan seçimlerin yapılması değil; seçimlerin doğruluk ve dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılmasıdır. Türk seçmeni adil ve dürüst bir seçimi hak ediyor! Türkiye’ de seçimlerin yönetimi ve denetimi şeffaf olmalıdır. Çünkü oy namustur, seçim sandıklarına karışılmamalıdır!
Vatandaşın geçim mücadelesi giderek ağırlaşıyor. Türk milleti; Parlamenter Sistem ile yönetilirken, 16 Nisan 2017 Referandumu ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne nasıl geçtiyse, yine kendi tercihi ile Güçlü Parlamenter Sistem’e de geçebilir. Hiç merak etmeyin bu karanlık günler bitecek ve güneş çok yakında yeniden doğacak. Seçmen, yaşadığı sorunlara sandıkta çare arayacaktır. Yeter artık, söz milletindir! Yetki millettedir…