Pazartesi, Kasım 25, 2024
No menu items!
Ana SayfaArsuzSiyasetin Görevi Sorunları Çözmektir!

Siyasetin Görevi Sorunları Çözmektir!

CHP Genel Sektereki ve İzmir Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke, siyaset kurumunun temel görevi ve işlevinin, vatandaşın yaşadığı sorunları çözmek ve yeni vizyonla inşa etmek olduğunu söyledi. Böke, “Siyaset kurumu bunu yapacağını söyleyip halktan yetki aldığında, ve bunu yapmadığında vatandaş ´ben buradayım´ demeli” değerlendirmesini yaptı.

CHP Genel Sektereki ve İzmir Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke, siyaset kurumunun temel görevi ve işlevinin, vatandaşın yaşadığı sorunları çözmek ve bunu yeni vizyonla inşa etmek olduğunu söyledi. Annesi ve TBB eski Başkanlarından Füsun Sayek´in anıldığı 16. Sağlık ve Kültür Etkinlikleri kapsamında düzenlenen “İklim krizi, çevre ve insan sağlığı´ adlı panelde konuşan Doç. Dr. Böke, “Siyaset kurumu bunu yapacağını söyleyip halktan yetki aldığında, ve bunu yapmadığında vatandaş ´ben buradayım´ demeli” dedi.

145 milyar lira vergiye gidecek

İktidarın yarattığı sermaye grubu olduğunu ve bunlardan birinin “5´li çete” olarak anıldığını belirten Böke, bu gruba garantili ihalelerin verilirken, verilen o paralara çok şeyler yapılabileceğini anlatarak, “Bu bir siyasi tercihtir. Türkiye´nin parası var ama tercihi farklı. Biz neyi tüketmek ve neyi istiyoruz? Ve talebimiz nedir? tercihe göre yaklaşım olmalıdır. Ve bunu talep etmeliyiz. Türkiye´nin parası var. İnsan kaynakları da var. Eğer sağlıklı yaşam talebini ortaya koyar ve isterse, o zaman durum değişir. Bu yapılmazsa, siyasetin tercihi uygulanır. Böyle düşünen ülkeler karbon ayak izinin düşük olanını destekliyor. Ve belirlediği sınırı geçen ürünü de artı vergi uyguluyor. Türkiye, ürettiği biçimi değiştirmezse ve AB sınıra karbon sınırı koyarsa, firmalar çok fazla; 145 milyar lira vergi ödeyecek. Bu para vergiye mi gitmeli yoksa üretim modelinin değişmesine mi harcanmalı. O zaman sonuç ne? Karar alıcılar. tercihleri değiştirirsek, o parayı çiftimize, girişimcilerimize, gençlerimize, KOBİ´lere aktarmamız lazım. Ama yapmazsak kaybedeceğiz şey Türkiye´nin kaynaklarıdır. tablo, dayanışma ve mücadele ile değişebilir” diye konuştu. Avrupa Konseyi parlamenter Meclisine üye 46 ülkenin ortak kararı ile AİHM´ne ilave protokol ile çevre hakkının hukuki güvence altına alınmasına karar verildiğini anlatan Böke, “AİHM kararı, hukuken bağlayıcıdır. ve benzer kararı BM´de aldı” değerlendirmesini yaptı.

“Asbestli gemide şeffaflık istenmeli”

Türkiye´de tartışılan asbestli geminin İzmir´de sökümüne bakanlıkların izin verdiğini anımsatan Böke, “Gemi olayında şeffaflık talep edilmelidir. Çünkü, gemiyi sökmeyen ve sökülmesine izin vermeyen bazı ülkeler, ortaya çıkacak asgari ölüm ve hastalıkların kendi vatandaşlarına olmamasına karar verdi. bakalım biz neye karar vereceğiz? Çevre, İklim ve şehircilik bakanlığı, gemiyi sökecek firmalara ÇED muafiyeti veriyor. Bu bir siyasi tercihtir” değerlendirmesini yaptı.

“Arsuz, iklim değişikliği göçün yaşanacağı yerler arasında”

Dünyanın yüzey sıcaklığının sürekli arttığını belirten Doç. Dr. Abdullah Sakallı, bunun sanayi devrimi ile üretimin başlamasıyla başladığını belirtti. Günümüzde karbon ayak izinin önemli olduğunu ama ondan daha önemli olan şeyin kredi kartıyla yapılan harcamalarla oluşan ´ekonomik ayak izi´nin olduğunu belirten Doç. Dr. Sakallı, iklim krizine karşı modellemelerin ´kısa, orta ve uzun´ olarak yapıldığını, uzun vadeli projelerin 100 yıla kadar uzandığını anlattı. İklim değişikliğinin etkisiyle Arsuz yöresinde su bütçesinin değişmediğini ama yağış süresinin değiştiğini, artık yağışların daha kısa sürede daha çok yağdığını belirten Sakallı, “Bu da toprağın su tutum kapasitesini etkiliyor. Sıcaklıktaki artış, hastalıkları ve bazı hastalıkların hayvandan insana taşınma çeşidini de etkiliyor. İklim değişikliği göçü de etkiliyor. Bu konuda AB´nin çok ciddi veri tabanı bulunuyor. İklim krizi artarak sürerse, Arsuz da bu tarz göçün yaşanacağı yerler arasında olacak” diye konuştu. 2100 yılında ortalama sıcaklığın 2.5 derece artacağının öngörüldüğünü belirten Sakallı, “O zaman denizlerimizde yaşam kalmaz ve balıklar da göç eder. Bitkilerin ölmesine, tarım alanlarının çölleşmesine, yağışların azalmasına yol açar” diye konuştu.

218 çeşit hastalık iklim kriziyle bağlantılı

Arsuz Nikah Salonunda düzenlenen panelde katılımcılara seslenen Dr. Ali Kanatlı da, iklik değişikliğine ´acil eylem planı´ gerektiği için iklim değişikliği değil, iklim krizi dediklerini söyledi. İklim değişikliğinin insanları hasta ettiğini, bunun kanatlı ve göçer hayvanlar aracılığıyla yaşandığını ve son 30 yılda 5 çeşit hastalığın bu yolla görüldüğünü anlatan Dr. Kanatlı, iklim değişikliğinin insan hayatını etkileyen faktörler arasında sellerin de bulunduğunu da kaydetti. Arsuz´da ´şark çıbanı´nda artış yaşandığını belirten ve önlem alınması gerektiğini söyleyen Dr. Kanatlı, yapılan araştırmaların, 218 çeşit hastalığın iklim kriziyle bağlantılı olduğunu belirtti. Kanatlı, “İklim krizine sebep olan ülkeler zengin ülkeler, krizde en çok etkilenen ülkeler ise fakir ülkelerdir” dedi. Dünya´da 17 ülkenin risk alanında bulunduğunu ve Türkiye´nin de yüksek riskli alanda yer aldığını anlatan Dr. Kanatlı, şöyle konuştu: “2040´da Türkiye´yi çok yüksek riskli alanda görebiliriz. nedeni su kaynaklarının azalacak olması. Bu nedenle su kaynakları ve yöreleri yasal açıdan korunmalı. Her yerde her şey ekilemez, ekilmez. Doğa, tarım için bize yol gösteriyor. Doğanın yolunu izlememiz lazım. İzlemezsek, üretim için çok daha fazla su kullanırız.”

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER