Konya Teknik Üniversitesi‘nden Prof. Dr. Fetullah Arık, Konya’da 50 km uzunluğundaki fay zonunun üzerine üç hastane, Necmettin Erbakan Üniversitesi yerleşkesi ve Ardıçlı TOKİ konutlarının yapıldığını söyledi.
6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler 10 ilde büyük yıkıma neden oldu. Türkiye’nin deprem konusunda en güvenli yerlerinden biri olarak gösterilen Konya’da “güvenli bölge” denilerek göç almaya başladı.
Ancak uzmanlar Konya’da da diri fay hattı bulunduğunu ve bu fayın 6 ila 6,5 büyüklüğünde deprem üretebileceğini söylüyor. Geçtiğimiz günlerde de Selçuklu’da 3.0 büyüklüğünde ve yerin 3.9 kilometre derinliğinde meydana gelen deprem, kentte paniğe neden olmuştu.
50 KM UZUNLUĞUNDA DİRİ FAY ZONU VAR
Konya Teknik Üniversitesi (KTÜN) Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, Konya’da deprem üretme potansiyeline sahip olan 50 km uzunluğundaki fay zonu hakkında SÖZCÜ’ye konuştu.
Arık, Konya fay zonunun TOKİ’nin yeni inşa ettiği konutların bulunduğu Ardıçlı bölgesinden başlayıp güneye doğru daha sonra da Hatıp bölgesine kadar uzandığını kaydetti. Uzanan fay zonunun üzerinde hastaneler ve üniversite yerleşkeleri olduğunu ifade eden Arık, şunları söyledi:
– Konya’da dağ ve ovayı birbirinden ayıran 50 km uzunluğundaki fay zonu Selçuklu Üniversitesi Kampüsü ve TOKİ konutlarının yapıldığı Ardıçlı bölgesinden başlayıp güneye doğru devam ediyor ve Hatıp bölgesine kadar uzanıyor.
– Bu fay zonunun geçtiği hatta Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Beyhekim Hastanesi, Meram Tıp Fakültesi Hastanesi eski binası, Necmettin Erbakan Üniversitesi yerleşkesi ve çok sayıda bina yapılıyor. 2018 yılında yapılan Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi 2018 yılında olumsuz rapor verilmesine rağmen yapıldı. Hatta hastane etrafına da çok sayıda bina yapıldı.
KONYA İÇİN “DEPREM RİSKİ YOKTUR” DİYEMEYİZ
“Konya’ya baktığımız zaman Türkiye’nin diğer bölgelerine göre daha güvenli denilebilir, ancak tamamıyla ‘deprem riski yoktur’ diyemeyiz” ifadesi kullanan Prof. Dr. Fetullah Arık, şöyle devam etti:
– Bölgede 1300’lü yıllarda büyük bir deprem olduğu ifade ediliyor. Ne zaman, hangi büyüklükte deprem olacağını tahmin etmek yerine, deprem olacakmış gibi hazırlıklı olmak lazım. Konya gibi alüvyal zeminlere kurulu şehirlerde zemin büyütmesi nedeniyle 150-200 kilometre uzaklıkta olan depremlerde de sarsıntılar fazlasıyla hissediliyor.
– Konya fayının bir bütün halinde kırılması halinde de 6 veya 6,5 büyüklüğünde deprem üretebilir. Olası büyüklükteki büyük deprem Konya’daki yerel zemin ve yapı stokumuzu karşılaştırdığımız zaman ciddi bir hasar oluşturur. Çünkü yapılarımızın büyük bölümü 1999 öncesi yapılmış ve mühendislik hizmeti görmemiş yapılar. Sonrasında yapılan yapılarda ise yeteri kadar zemin çalışmasının yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir. Yapılaşmalarımızda projelerinden zemin araştırmalarına ve kaliteli malzeme kullanımından mühendislik hizmetleri almasına kadar önemle üzerinden durmalıyız.
YAPILAŞMAYA İZİN VERİLMEMELİ
Fay zonunun geçtiği alanlarda yapılaşmaya izin verilmemesi gerektiğini ifade eden İnşaat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Dr. Kamil Akın ise şöyle konuştu:
– Fay zonunun geçtiği bölgelerde gerekli incelemeler yapılarak, konusunda uzman kişilerin görüşü de alınarak yapılaşmaya izin verilmemelidir. Yapı stoku ile ilgili elimizde net bir envanter olmadığı için mutlaka ve mutlaka ilgili envanter çalışmasının tamamlanması gelecek için yol gösterici olacaktır.
– Türkiye’nin her yerinde yaşanan depremlerin ardından meydana gelen yıkımın Konya’da da olması bize şaşkınlık vermez. Çünkü Türkiye’nin yapı stoku neyse Konya’nın yapı stoku da bununla eş değer.
KENTSEL DÖNÜŞÜM HIZLANMALI
– Bir an önce zemin parametleri dikkate alınarak binaların yapım yılı, yapım tetkikleri ve kat yükseklikleri göz önüne alınarak öncelikli bölgeler tespit edilmeli ve buradaki yapılar incelenerek hızlıca ada ve bölge bazında kentsel dönüşümü gerçekleştirilmelidir. Dönüşümde de öncelikle nüfus yoğunluğunun fazla olduğu bölgeler öncelik olmalıdır.
– Riskli yapı stokunun bir an evvel ortaya çıkarılması ve bakanlık kanalıyla bu alanların dönüştürülmesi için teşvik edici uygulamaları devreye konulması gerekmektedir. Riskli yapıların tespit edilmesinden sonra belediyelerin sorumluluk alanlarında bulunan bu yapıları değerinde satın alarak buraları temizledikten sonra arsa ya da ya da değer kavramı üzerinden maliklerle sulh içinde anlaşmalı ve dönüşümü hızlandırmalıdır. Konya’da Şükran Mahallesi ve Altın Çarşı Dönüşüm projelerinde bunun başarılı örneklerini görmekteyiz.