Hataylı depremzede Metin Somay, “Maalesef görüyorsunuz, şehirde Antakyalı yok. Güvenlik elemanları var. Yardım için insanlar gelip gidiyor. Hatay insanı kalmadı. Hatay’ın eski haline dönmesi, Antakya’nın eski haline dönmesi 10 yıl” dedi. Depremzede, “Ben, daha farklı bir yaşam hayal ediyordum. Balkonumda oturup, böyle Antakya’yı seyrederken emekliliğimin tadını çıkartmayı hayal ediyordum ama maalesef hepsi hayal oldu” diye konuştu.
Kahramanmaraş’ta 6 Şubat’ta meydan gelen iki büyük depremin üzerinden iki ay geçti. Hataylı depremzede Metin Somay, Sümerler Yapı Kooperatifi’nin A1 bloğunun 10’uncu katında oturuyordu. Daha önce güçlendirme yapılan A1 blok, ağır hasar aldığı halde yıkılmadı. Ancak A3 blokta 125 kişi yaşamını yitirdi. Depremzede Metin Somay, yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı’na şöyle anlattı:
“İlk gün, gerçekten hiçbir şekilde yardım veya hiçbir şekilde ne belediye ne devlet… Çünkü onların da kayıpları yüksekti. Gerçekten burada insanlar yalnız kaldı. Enkaz altındaki insanların, kurtarılmayı bekleyen insanların çok sayıda olduğuna gözlerimizle şahit olduk. O büyük bir acı. Kayıplarımız apayrı.
“BÜYÜK BİR ACI TÜRKİYE İÇİN”
Gördüğünüz gibi yüksek bir bina, bu binada güçlendirme yapıldığından dolayı can kaybı bu binada yok. Fakat can kaybı olmaması bir teselli. Yan taraftaki ikiz kooperatif binası. Bunlar A1, A2, A3. İki binada güçlendirme yapıldığı için burada can kaybı en azda. Fakat yan binada maalesef 125 kişi vefat etti. Tabii insanların bilinçli olmak durumunda olduğunun en büyük göstergesi bu. Aldığımız bina, oturduğumuz binanın depreme dayanıklı olması gerektiği… Fakat işte bu acıları yaşamadan bunları yapmak gerekiyordu. Yani maalesef bedeli çok ağır. 13 milyon insan etkilendi 11 ilde. Yani bu çok büyük bir acı Türkiye için, vatanımız için. Vallahi kayıplarımız büyük. İnşallah devletin telafi etmesini bekliyoruz, yani niye yalan söyleyeyim? Benim sadece bu dairem değil, 2-3 dairem daha var, maalesef onlar da… Ama buna da şükür, yaşıyoruz.
“ANTAKYA’NIN ESKİ HALİNE DÖNMESİ 10 YIL”
Şehir dışında, çocuğun okulu var. Genç bir oğlum var. Onun okulu için Mersin’de bile okul bulamadık. Fethiye’ye kadar, yakınlarımız sağ olsunlar ilgilendiler. Çocuğu okula verdik ama nereye kadar insanlar misafir eder? Bir yıl eder. Sonra? Fedakar insanlar var, bu konuda gönüllü insanlar var. Buna da şükrediyoruz. Aç açıkta değiliz yani, devlet burada 24 saat yemek veriyor. Maalesef görüyorsunuz, şehirde Antakyalı yok. Güvenlik elemanları var. Sadece yardım için insanlar gelip gidiyor. Hatay insanı kalmadı. 1,5 milyon insandan, inanın şu anda sanmıyorum 10 bin insan olsun Antakya’nın içinde. Yıkımların, istatistik olarak bir yıl, iki yıldan aşağı bitmeyeceğini zaten varsayıyoruz. Bunların hesabını kitabını yapıyorlar zaten. Bunların yeniden yapılması yıllar alacaktır. Çok büyük bir süreç, 2, 2,5, 3 yıl, 4 yıl, 5 yıl… Hatay’ın eski haline dönmesi, Antakya’nın eski haline dönmesi 10 yıl. Ama altyapıda çok büyük sorunlar var.
“KOMŞUM, BİR YILLIK EVİNİ VERDİ BİZE”
Tanıdıklarım sağ olsunlar. Daha önce buradaki bir komşum Fethiye’de yazlık bir ev almış, bizim açımızdan çok büyük bir şans. Allah razı olsun kendisinden, Rümeysa Hanım. Bir yıllık evini verdi bize. Olmayan ne yapsın? Evi olmayan ne yapsın, çadırda kalıyor. Görüyorsunuz çadırdaki rezillikleri; su basıyor, yerlerde yatıyorlar. Tabii bu büyük bir acı, yani ben daha fazla şeyler anlatmak istemiyorum. Çünkü insanların acıları çok ki çocuklarının bacaklarını kaybedenler var, eşini kaybedenler var, çocuğunu kaybedenler var. Yani bunlar anlatılır gibi değil.
“SADECE ANTAKYA’DA 50 BİN İNSANIN ÖLDÜĞÜNÜ TAHMİN EDEBİLİYORUM”
Yani devletin bahsettiği gibi 50 bin değil, sadece Antakya’da 50 bin insanın öldüğünü tahmin edebiliyorum ki 320 bin binanın deprem anında yıkıldığı resmi kayıtlarla görünüyor. Bunu söylemeye gerek yok. Neden dolayı gizliyorlar bu kadar? Belki farklı politikalar var, yorum yapamıyorum ona da. Ama kirada değilim, o büyük bir şans. Ama kira desteği bekliyorum, çünkü ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum. Emekliyim ama emekli maaşım 6 bin lira. Mecburen, 62 yaşındayım, hâlâ çalışmak zorunda olduğum için de çok büyük bir mücadele içindeyim.
“EMEKLİLİĞİMİN TADINI ÇIKARTMAYI HAYAL EDİYORDUM AMA HEPSİ HAYAL OLDU”
Ben, daha farklı bir yaşam hayal ediyordum. Balkonumda oturup, böyle Antakya’yı seyrederken kahvaltımı, yemeğimi, emekliliğimin tadını çıkartmayı hayal ediyordum ama maalesef hepsi hayal oldu.”