İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara’da İYİ Parti Seçim Beyannamesi ve Milletvekili Adayları Tanıtım Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu.
HAKKI SAVUNAN, İYİ’LER DE VAR: Ne yazık ki, bugün Türkiye’de; Bize, geçmişimizi unutturmak isteyenler var! Bizi, 20 yıllık bir kısır döngünün içine, sıkıştırmak isteyenler var! Tarihimizi küçümseyerek, kendini büyütmek isteyenler var! Ne yazık ki, bugün Türkiye’de; kerim devlet anlayışımızı, yok edenler var! Kadim geleneklerimizi, örfümüzü, töremizi, çiğneyenler var! Cumhuriyet değerlerimizi, yok sayanlar var! Ne yazık ki, bugün Türkiye’de; tarihin yüz karası, vicdanı, kin karası, ahlakı da, günah karası olan, Ciddiyetsiz, beceriksiz ve yüzsüz bir iktidar var. Ancak yine de; tüm bunlara rağmen, bugün Türkiye’de; Hakkı savunan, İYİ’ler de var! Atılan, onca iftiraya rağmen, biz hâlâ buradayız!
KADINLARI YAŞATACAĞIMIZA SÖZ VERDİK: Emeklinin, öğretmenin, polisin, sağlık çalışanlarının, hakkını arayacağımıza söz verdik. Ahlakı, kadın bedeni üzerinden tanımlamaya kalkan, kirli zihniyete, son vereceğimize; Her geçen gün artan, tacize, tecavüze, şiddete, cinayetlere karşı, kadınları yaşatacağımıza söz verdik. Bugün de, kurulduğumuz ilk günkü çelikten irademizle; sözümüzün arkasındayız. Çok daha güçlü, çok daha cesur, çok daha büyük bir aile olarak; sözümüzün arkasındayız. Arkamızda milletimizin desteği, kalbimizde memleket sevgisiyle; sözümüzün arkasındayız! Allah’ın izniyle, 14 Mayıs’ta milletimizi; bu ucube düzenden kurtaracağız!
MİLLETİMİZ SADECE; “YAŞIYOR-MUŞ” GİBİ, GÜN GEÇİRİYOR: Bugün ülkemizi yönetenler; adaleti, zulümle sarsıyorlar! Bilgiyi, cehalete kurban ediyorlar! Huzuru, nifakla kaçırıyorlar! Özgürlükleri, baskıyla boğuyorlar! İnsanlarımızı değil, kendilerini düşünüyorlar! İnsanlarımızı değil, rantlarını koruyorlar! İnsanlarımızı değil, yandaşlarını yaşatıyorlar! Evet, ne yazık ki bugün; AK Parti iktidarın neden olduğu, 20 yıllık yıkımın sonucunda; insanlarımız, artık yaşayamıyor! Kadınlar; Gülüşleriyle, mutluluklarıyla, başarılarıyla; bu ülkede artık, yaşayamıyor! Gençlerimiz; hayalleriyle, umutlarıyla, gelecek planlarıyla; bu ülkede artık, yaşayamıyor! Çocuklarımız; kaliteli bir eğitim hakkıyla, neşeyle, mutlulukla, sadece yaşlarının sorumluluğuyla; Hatta sadece, tok karınlarla bile, bu ülkede artık, yaşayamıyor! Yaş almışlar; emeklerinin karşılığında, hak ettikleri huzurla, torunlarının geleceği için endişelenmeden, bu ülkede artık, yaşayamıyor! Bu beceriksiz iktidar yüzünden; artık milletimiz sadece; “yaşıyor-muş” gibi, gün geçiriyor. Aslında; günü kurtarma telaşı içerisinde geçen, bir kısır döngüde, her gün can çekişiyor; Ama, “yaşıyor-muş” gibi, gün geçiriyor. İçini boğan dertlerden, nefes bile alamıyor; Ama, “yaşıyor-muş” gibi, gün geçiriyor. Tek bir gün, tek bir hafta, tek bir ay bile, huzur bulamıyor; Ama, “yaşıyor-muş” gibi, gün geçiriyor. Mesleğini yapıp; emeğinin hakkıyla, onuruyla, itibarıyla yaşayamıyor! Tercihlerini, özgürce yaşayamıyor! Hayatını dilediği gibi yaşayamıyor! Üstelik AL Parti iktidarının, milletimizi içine düşürdüğü bu acı tablo; maalesef ki sadece; “yaşıyor-muş” gibi, gün geçirmekle de sınırlı değil…
“BU DEPREMDE RAHMET VAR” DİYECEK KADAR, ÖLÇÜYÜ KAÇIRDILAR: Büyük bir afetin, asrın felaketine dönüşmesini izlediler. Adıyaman’da, Hatay’da, Kahramanmaraş’ta, Adana’da, Diyarbakır’da, Gaziantep’te, Osmaniye’de Şanlıurfa’da, Kilis’te, Malatya’da, İnsanlarımızı, yaşatmadılar! Mesela; Recep Bey çıktı; “Kader planı” dedi… “Ölüm bu işin fıtratında var.” dedi… Hatta daha dün, Hatay’da, daha da ileri gittiler. “Bu depremde rahmet var” diyecek kadar, ölçüyü kaçırdılar. Sonuç ne oldu? Ne sellerde, ne depremlerde, ne maden facialarında; İnsanlarımızı, yaşatamadılar! Mesela; “Ya davulcuya, ya zurnacıya…” dediler. “Kadın, evininin süsüdür.” dediler. “O saatte orada, ne işi varmış?” diye suçladılar. Sonuç ne oldu? Ceren’leri, Özgecan’ı, Şule’yi, Pınar’ı, Emine’yi, Raziye’yi, Dilara’yı, Ve daha nice kadını, yaşatamadılar! Mesela; Vicdanların sesini, hiç duymadılar. Çaresizliği, hiç tatmadılar. Ranttan, sefadan, lüksten asla vazgeçmediler. Sonuç ne oldu? Cebine, 50 lira sıkıştırmaya çalıştıkları; Dilek Özçelik’i, yaşatmadılar! Mesela; umutsuzluğa hapsettiler. Sesini duymadılar. Yardımına koşmadılar. Sonuç ne oldu? Sözüm ona, özel yurtların insafına bıraktıkları; Enes Kara’yı, yaşatmadılar! Mesela; mülakat dediler, torpil düzeni sürdürdüler. Binlerce genç öğretmenimizi, öğrencilerinden alıkoydular. Mesleklerin, en asili olan, öğretmenliğin itibarını, iki paralık ettiler. Sonuç ne oldu? “En son neyinizi kaybettiniz?” sorusuna; “hayallerimi” diye cevap veren, fedai öğretmenimizi, yaşatmadılar! Mesela; başkentin göbeğindeki, alçak bir suikasti, görmezden geldiler. Katilleri, azmettiricileri, alçaklığa ortak olanları, bilmezden geldiler. Yargı süreçlerine, müdahale ettiler; Gencecik bir akademisyenin kanını, yerde bıraktılar. Yani; Sinan Ateş’i de, yaşatmadılar! İşte, tam da bu nedenle; Bizler bugün buradayız!
TOPLUMSAL SÖZLEŞMEMİZİN İLK UNSURU; ADALET: İYİ Parti olarak milletimize sunacağımız, Toplumsal Sözleşmemizi, tüm dünyaya duyuracağız. Bu çerçevede; Toplumsal Sözleşmemizin, somut adımlarını, çözümlerimizi, projelerimizi anlattığımız, Yaklaşık 3 bin maddelik, seçim beyannamemizi de hazırladık. Üstelik bu beyannamenin, diğer beyannamelerden çok temel bir farkı var: Biz beyannamemizi, kişiye özel olarak hazırladık. Yani, İYİ Parti olarak, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Ve İYİ Parti iktidarında, hayata geçireceğimiz taahhütlerimizi, her bir vatandaşımızın bireysel şartları, ihtiyaçları ve sorunları çerçevesinde, özel olarak derledik. Milletimize, memleketimize, hayırlı uğurlu olsun! Toplumsal Sözleşmemizin ilk unsuru; adalet. Devletin, milleti ile kurduğu bağın temelinde, adalet vardır. Çünkü adalet, devletin, merhametli eli, milletine, hak ettiği yaşam standartlarını, sunma erdemidir. Özünde ise, milletin özgürlüğü ve eşitliği vardır. Ancak bugün burada; Sadece, adliye koridorlarındaki adaletten bahsetmiyoruz. Demokratik bir hukuk devletinde, adalet anlayışı; insanlara, sadece yasalar önünde eşitlik sunmaz. Aynı zamanda, vatandaşların, hedeflerini gerçekleştirebilmeleri için; karşılarına çıkan engelleri kaldırır, fırsatların kapısını açar. Yani, toplumsal gelişimin de önünü açar. Ancak bugün, AK Parti eliyle, ülkemizdeki adalet anlayışı; sadece iktidar mensuplarının faydalandığı, ve kendilerine göre yorumlayıp, uyguladığı, evrensellikten uzak bir kavrama dönüştü.
RECEP BEY VE ARKADAŞLARINA DA, ADİL DAVRANACAĞIMIZA, SÖZ VERİYORUZ: Çünkü onlara göre adalet; kendinden olanları, kayırmak demek! Çünkü onlara göre adalet; Milletin cebinden alıp, kendi cebine indirmek demek! Çünkü onlara göre, adalet; 5-10-15 maaş almak demek! Çünkü onlara göre adalet; çocukları, lüks arabalarda pudralı turlar atarken, bu memleketin diğer evlatlarının, aç uyuması demek! Çünkü adaleti; sadece bir süs, bir kılıf, bir silah olarak kullanıyorlar. Çünkü adaleti; keyiflerine göre yön verebilecekleri, bir oyuncak gibi görüyorlar. Çünkü adaletin; dönüp dolaşıp, bir gün, en çok, kendilerine lazım olacağını unutuyorlar! Ama biz, İYİ Parti olarak, buradan söz veriyoruz: 14 Mayıs’tan sonra, milletimizin, sandıkta uğurlayacağı, Recep Bey ve arkadaşlarına da, adil davranacağımıza, söz veriyoruz. Bu memleketin, milyonlarca mazlumu gibi, onlar için de, adaleti sağlayacağımıza söz veriyoruz. Ve buna, çok ihtiyaçları olacağını da, gayet iyi biliyoruz… Her bir vatandaşına, eşit yaklaşmak, her birine, fırsat eşitliği sağlamak, yürek ister! Yandaş musluklarını kesip; gelir dağılımındaki adaletsizliği, ortadan kaldırmak, yürek ister! Rant şebekelerini durdurup; milletimizin eğitime, sağlığa ve uygun fiyatlı konutlara, erişimini sağlamak, yürek ister! Doymak bilmeyen dostların, çıkarlarını değil; adil ve sosyal bir devlet anlayışını benimsemek, yürek ister! Çalanlardan, soyanlardan, haramzadelerden sıyrılıp; Her bir vatandaşına, alın teriyle çalışıp kazandığı emeğinin hakkını, teslim etmek, yürek ister! Hele ki; bakıp beslediği, bu kadar çok suç ortağı olan, bir iktidar için; hukukun üstünlüğünü, tesis edip, yargı bağımsızlığını, güçlendirmek ise; sadece yürek değil, aynı zamanda, çelikten bir irade ister! İşte bu yüzden biz, Recep Bey’i ve arkadaşlarını elbette anlıyoruz. Çünkü onlarda, ne öyle bir yüreğin, ne öyle bir iradenin olmadığını, gayet iyi biliyoruz. Ama hiç merak etmeyin; bizde; cumhuriyetimizden miras aldığımız, mangal gibi bir yürek var!