Ankara’ya atama talebi ile gelen ziraat mühendislerini dinleyenler arasında borcu nedeniyle traktörünü satıp, çiftçiliği bırakan Selahattin Özdemir de vardı. Özdemir, “Bir tarlaya ürün almak için yedi defa gidiyorduk. Şu anda üç defa gidemez olduk. Mazot dersen başını aldı gitti. Bir torba gübre bin lira oldu. Ben traktörümü sattım. Artık pes. Benim gibi onlarca arkadaşlarım şu anda çiftçiliği bıraktı. Borçtan sattık. Aldığımız ürün gelir gideri karşılamadı o yüzden bıraktık. Tarım Bakanı’na sesleniyorum; akşam başını yastığa koyduğunda şu çiftçiyi biraz düşünsün” dedi.
Atanamayan ziraat mühendisleri Ankara’ya gelerek kadro taleplerini Ulus Meydanı’nda Tarım ve Orman Bakanlığı’na duyurmaya çalıştı. İki gün önceki protestoda genç işsizlerin taleplerini dinleyenler arasında Yozgat’ın Sorgun ilçesinden gelen çiftçi Selahattin Özdemir de vardı.
“TRAKTÖRÜMÜ SATTIM, TARIM BAKANI AKŞAM BAŞINI YASTIĞA KOYDUĞUNDA BİRAZ DÜŞÜNSÜN”
Özel bankaya olan borcu nedeniyle traktörünü sattığını söyleyen Özdemir, girdi maliyetleri nedeniyle çiftçilerin çıkmazını ANKA Haber Ajansı’na şöyle anlattı:
“Tarımı bıraktık biz artık. Çiftçinin bel kemiğini, şah damarını kestiler. Bir tarlaya ürün almak için yedi defa gidiyorduk. Şu anda üç defa gidemez olduk. Mazot dersen başını aldı gitti. Bir torba gübre bin lira oldu. Ben traktörümü sattım. Artık pes. Benim gibi onlarca arkadaşlarım şu anda çiftçiliği bıraktı. Borçtan sattık. Aldığımız ürün, gelir gideri karşılamadı o yüzden bıraktık. Tarım Bakanı’na sesleniyorum. Akşam başını yastığa koyduğunda şu çiftçiyi biraz düşünsün yani. Bana üç kuruş destek verdi ben onu istemiyorum yeter ki mazota, gübreye zam yapmasın. Üre gübre şu anda 10 bin üzerinde. DAP gübre zaten torbası bin lira oldu. Bir ton gübre 20 bin lira. Atmasak mahsul alamıyoruz, atsak gücümüz yetmiyor.”
“BANA ‘ÜRET’ DİYORSUN ‘EK’ DİYORSUN, BEN ÜRETTİĞİMDEN KAZANMIYORUM Kİ…”
Ankara Gölbaşı’nda çiftçilik yapan bir üretici de yaşadıkları sorunları şöyle özetledi:
“60 yıldır çiftçilik yapıyorum anamdan doğdum doğalı. Elime ne geçti. Hiçbir şey geçmedi. Ben nohut da ektim, buğday da… Ne ekmedim ki… Yok diyor şimdi. Yağa gücün yetiyor mu? Niye ‘üret’ diyorsun. Üretmedim mi ben, ürettim. Ürettim ne yaptım, kaça sattım nohudu? 15 liraya sattım. Nohut 45 lira. Yine nohut ekeceğim, bakalım kaça satacağız? Kooperatife borçluyum. Mazotu da aldım destek verene kadar. Üretimden çekilmeyeyim de ne yapayım. Yağ pahalı diyorsunuz ya… Ben yağı ürettiğimde kilosunu 9 liraya sattım. 100 liraya biçer dövere biçtirdim. Bir de kuraklık oldu mu ne yapacaksın? Açlık olacak tabii. Sen bana ‘üret’ diyorsun ‘ek’ diyorsun. Hepsi bolluk olacak ki düşsün. Ben ürettiğimden kazanmıyorum ki.”