Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ ve Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, deprem bölgesindeki sorunları ve çözüm önerilerini içeren “Deprem Bölgesi Raporu”nu TBMM’de düzenledikleri bir basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı. Raporda, barınma sorunu, konteyner kentlerdeki sıkıntılar, eğitim faaliyetlerinin durumu, ağır hasarlı binaların yıkımı, içme suyu sorunu, ticaret hayatı ve diğer sorunlar ayrıntılı bir şekilde ele alındı.
Rapora göre, depremzedelerin en acil ihtiyacı olan konut sorunu öne çıkıyor. Raporda, evleri yıkılan veya ağır hasar gören vatandaşlar için konteyner kentlerin oluşturulduğu ancak bu konteyner kentlerin kışa hazır olmadığı vurgulanıyor. Ayrıca, mevcut inşaatların yetersiz olduğu ve teslim edilecek konut sayısının mağduriyetin çok azını karşılayacağı belirtiliyor.
Şahin, “Hızlı bir şekilde daha fazla konut yapımına başlanmalıdır. Geçici dönem için bölgeye daha fazla konteyner sevk edilmelidir, mevcut konteyner kentler kışa hazır hale getirilmelidir, eğitim faaliyetlerindeki eksiklikler hızlı bir şekilde çözülmelidir” dedi.
Heyetin hazırladığı raporda deprem bölgesinden yaşanan sorunlar şöyle ele alındı:
. Konteyner kentler maalesef kışa hazır değil.
İktidar, ‘yarısı bizden’ gibi bir kampanya ortaya koydu, yani 500 bin hibe veriyor, 500 bin kredi…Bize gelen şikayetler; bu meblağ ile bir evin karşılanamayacağı. İktidarın övünçle sunduğu bu kampanyanın sahasında bir dosyada saklanmayan önemli şikayetlerinden biri.
Konteyner kentler…Gittiğimiz her ilde konteyner kentleri ziyaret ettik. Konteyner kentler inşa edilmiş ancak çok sayıda konteynere ihtiyaç var. Onun için konteyner kentlerde birden fazla aile yaşamak zorunda kalıyor. Konteyner kentler maalesef kışa hazır değil. Temiz su sorunu önemli bir sorun olarak göze çarpmaktadır. Özellikle öğrencisi olan velilerimizin internet erişimi var. Konteyner kentlerde güvenlik kamera sistemi olmadığı için test sorunu göstermeye başlıyor.
“Esnafımızın direnci kırılıyor, teşviklerin ve iyileştirilmelerin artması gerekiyor”
Şehirlerde yıkılan iş yerleri, yaşanan göçler, Türkiye genel ekonomik çöküşleri gibi sebeplerle deprem bölgelerindeki ticari hayat canlı değil. Malatya’daki bir esnafımızın sözü benim için önemliydi; ‘Biz bu toprakların evlatlarıyız, şehrimizi terk etmek istemiyoruz, direniyoruz, ancak sayın vekilim, başkanım böyle giderse göç etmekten başka bakıma devam etmeyiz.’ Esnafımızın direnci kırılıyor, teşviklerin ve iyileştirilmelerin artması gerekiyor.
“Hatay şehrinin demografik yapısı bozulmaktadır”
Hatay ilimizde yaşanan göç konusuna özellikle dikkat çekmek istiyorum. Şehrimizin tarihi oluşturma konumu açısından bu göç sorunu önemli bir sorun. Depremin yarattığı psikoloji, şehrimizin ekonomik imkanlarının kısıtlı olması gibi sebeplerle maalesef Türk varlığımız şehirden göç ediyor, şehrin demografik yapısı bozuluyor. Hatay ilimizin konumundan dolayı hızlı bir şekilde normalleştirilmesi, ekonomik olanakların öğrenilebilir, şehirden göç eden vatandaşlarımızın hızlı bir şekilde tekrar şehre dönüşünün yolunun açılması gerekmektedir.
“Konteyner kentler kışa hazır hale getirilmelidir. İçme suyu sorunu çözülmeli”
Yapılan toplu konutların yeterli düzeyde olmadığını özellikle vurguladık. Hızlı bir şekilde daha fazla konut yapımına başlanmalı. Geçici dönem için daha fazla konteyner sevk edilmeli, mevcut konteyner kentler kışa hazır hale getirilmelidir, eğitim broşürlerindeki eksiklikler hızlı bir şekilde çözülmelidir. Ağır hasarlı kırılma yıkımına hızlanır, kalıcı kopma sorununa geçerlilik el atılmalıdır, yerinde kopma değil döküm alanında ayrılma işlemine geçilmelidir. Ticari yaşamın canlandırılması, şehirlerin normalleştirilmesi için gerekli teşviklerin yapılması gerekmektedir. İçme suyu sorunu…Birçok şehrimizde oluşan bir sorun. Gereksiz depremin anlık olarak meydana geldiği süreç boyunca yapılan yıkım, hafriyat gibi işlemler nedeniyle altyapının zarar görmesi ve birçok şehrimizde içme suyu önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Hatay’da, Malatya’da, Adıyaman’da…Okulların açılmasıyla birlikte toplananlar daha hızlı yayılabilir önemli bir faktör.”