Hatay ekonomisi her geçen gün kötüye gidiyor. Hataylılar fakirleşiyor, Hatay’da artık huzur yok! Hatay artık hayat değil, Hatay Büyükşehir’in geleceği karanlık. Hatay sahipsiz, Hatay’ın önde geleni, lideri yok. Vah Hatay vah! Hatay artık mevta!
Ben demiyorum, TÜİK verileri söylüyor: Hatay’da yaşayan 1.5 milyon insanın en az yarısı mutsuz. Hatay’da kişi başına düşen milli gelir 6.122 dolara düşmüş. Hatay esnafı kan ağlıyor. Çünkü Hatay Suriyelilerin işgali altında; Hatay’da artık Suriyeliler esnaflık, dış ticaret yapıyor.
Hatay’da işsizlik oranı yüzde 17 olarak görülse de gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 35’ten az değil. Hatay’da 17 ile 25 yaş arasındaki genç nüfusun çoğunluğu işsiz, perişan. Üniversiteli gençler “asgari ücret” koşullarında dahi iş bulamıyor. Hatay’ı ve Hataylıları daha zor günler bekliyor!
Hatay Büyükşehir Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, Hatay ekonomisinin düzelmesi için boşa çabalıyor. Hatay halkının hakkı ne? Hatay’a teşvikte ilk defa mı haksızlık yapılıyor? Kaldı ki Hatay’ın gerçek ihtiyacı sadece teşvikten ibaret değildir. Hatay’ın gerçek ihtiyacı teşvikten de öte, daha başkadır.
Hatay’ı artık teşvik de kurtaramaz! Hatay ekonomi ve ticaretinin önünde birçok engeller vardır. Hataylılar hiçbir haksızlık karşısında suspus olmamalıdır; konuşmalıdır, sokağa çıkmalıdır, hakkını aramalıdır, şeytana teslim olmamalıdır.
Bence, ‘Hatay halkı hakkını istiyor’ sloganı ile teşvik elde edilemez! Teşvik, girişimcilerin, yatırımcıların, siyasetçilerin meselesidir. Öncelikle, Hatay halkı geleceği için tek vücut olmalı, tüm enerjisini “Hatay EXPO 2021” için harcamalıdır!
HATAY GERÇEKLERİ
Kimse kusura bakmasın! Birileri Ankara’dan gelecek güzel haberleri dört gözle beklemesin. Çünkü Hatay ekonomisinin bozulması, Ortadoğu’ya yapılan ihracatın durması, Ortadoğu’da 6 yıldır devam eden Suriye savaşı yüzündendir.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş, radyolarda, televizyonlarda konuşarak; Hatay’ın ekonomik sıkıntılarını yazılı ve görsel basında paylaşarak, bozulan kent ekonomisini eski parlak günlerine kavuşturamaz. Herkes kendi işine bakmalıdır. Hatay’ın ekonomi ve ticaretini geliştirmek Hatay Büyükşehir’deki tüm ilçe belediye başkanlarının asli görevidir.
Hatay’ın kötüye gidişine ‘dur’ diyebilmek için, en başta Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere, 15 ilçe belediye başkanı el ele vererek, komşu ülke Suriye’de barışın yeniden tesisi yönünde çaba harcanmalıdır.
Hataylılar, Türkiye’yi Araplaştırmaya, Ortadoğu’da İslamcı terör örgütlerini iktidara taşımaya ve Türkiye’nin rejimini değiştirmeye çalışan hükümet politikalarına karşı etkin mücadele etmelidir. Hatay’ın Ortadoğu’ya açılan gümrük kapılarının sonuna kadar açılması ve bu kapılardan eşya, taşıt ve yolcuların giriş ve çıkışlarının sağlanması için, merkezi hükümete baskı yapılmalıdır. Savaş çığırtkanlığına son verilmelidir. Ortadoğu halkları birbirlerinin düşmanı değil, kardeşidir. Bugüne kadar Hatay’da sokaklara dökülen ve ‘barış’ sloganı atan kaç Hataylı vardır?
Hatay halkının geleceği barıştadır. Hakkını isteyen, hak arayan her Hataylının yüreğinde ‘Hatay Aşkı’ ve ‘Hatay Sevdası’ olmalıdır! Herkes, aynaya bakmalı ve gerçek yüzünü görmelidir. Hatay halkı, bugüne kadar geleceği için tek vücut olamamıştır, olamaz da!
Çünkü Hatay’daki sivil toplum kuruluşlarının üst yöneticilerinde aşk yok, sevda yok, umut yok, cesaret yok!
Çünkü Hatay’daki kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticilerinde laf çok; ama büyük hayaller yok, ciddi icraat yok!
Çünkü Hatay’ın etkin ve yetkin iş adamlarında sermaye var ama yatırım yok, üretim yok, misyon yok, vizyon yok!
Çünkü Hatay’da üretim olsa da marka yok, depo yok, antrepo yok!
Çünkü Hatay’da dağ, deniz, kum, güneş, tarihi eserler, müzeler, kaleler, yatırlar var ama turist yok, turizm yok!
Çünkü Hatay’da cami, kilise, havra çok ama fabrikalar yok! TIR filoları çok, ihracat yok! Kara sınır kapıları var, giren-çıkan yok! Hatay sınır kenti ama sınır ticareti yok, bavul ticareti yok!
Çünkü Hatay’da üniversiteler var ama araştırma yok, bilgilendirme yok, aydınlanma yok, konuşan yok, yazan yok! Hatay’da siyasetçi çok, fakat projesi olan, halkı düşünen, ileri görüşlü siyasetçi yok! Hatay’ın Amik Ovası, verimli toprakları var ama barajları yok, sulama kanalları yok.
Hatay’da yüzlerce gazete var ama basın hürriyeti yok, objektif ve tarafsız gazeteci yok! Hatay’ın dünyaya açılan tek penceresi var, ama HRT Akdeniz mikrofonlarına konuşacak fikri hür, vicdanı hür konuşmacılar yok!
HATAY’IN GERÇEK İHTİYAÇLARI
Siyaseten, karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş Hatay halkı geleceği için tek vücut olamaz. Hatay halkı hakkını istese bile, CHP ve Ak Partili ilçe belediye başkanları, mahalle muhtarları ve farklı siyasi görüşten vatandaşlar ele ele vererek, ortak sesini devlet büyüklerine duyuramaz. İktidar, CHP’li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Doç. Dr. Lütfü Savaş’ın liderliğinde başlatılan “Hatay Halkı Hakkını İstiyor” kampanyasına destek vermez, veremez! Sırf Lütfü Savaş’ı başarısızlığa uğratmak için, Hataylıları teşvikle ödüllendirmez!
Çünkü en geç 2019’da yerel ve genel seçimler var!
Çünkü merkezi yönetim ile Hatay Büyükşehir Belediyesi arasında ilişkiler künefe tadında değil, iletişimde kopukluk var! Bu yüzden Hataylılar Hazine’ye ödedikleri verginin karşılığını hizmet olarak geri alamıyorlar.
Bütün şehirde kentsel dönüşüm yok. Kentlerde araç çok; park-bahçe yok, otopark yok, temizlik yok, güzellik yok, estetik yok! Erzin, Dörtyol, Payas, İskenderun, Arsuz, Samandağ ve Yayladağı’nın Doğu Akdeniz’e kıyıları var ama bu ilçeler ‘liman kenti’, ‘deniz kenti’ değildir. Hatay’ın kaderini değiştirecek, Hataylıların refahını arttıracak büyük yatırımlar yok!
Kaldı ki, Hatay ekonomisinin kalkınması için, teşvik kararında değişiklik de yetmez!
Öncelikle Ankara ile Şam arasında iletişimin kurulması, diplomatik ilişkilerin başlaması şarttır. Ortadoğu’da barışın ve halklar arasında kardeşliğin tesisi için, Türk Dış Politikası’nda değişiklik gerekiyor. Suriye’ye açılan Hatay’daki gümrük kapılarının sonuna kadar açılması, giriş ve çıkışların serbest hale gelmesi, Türkiye’deki Suriyelilerin çoğunun memleketlerine dönmesi önem arz ediyor.
Ama bu arada, Hatay İş Dünyası, eli kolu bağlı, hareketsiz durmamalıdır. Hükümet teşvik vermese de, kendi imkânlarıyla yeni organize sanayi bölgeleri kurmalı ve mevcutları geliştirmelidir.
Hatay halkı, merkezi hükümetten ille de bir şey isteyecekse, ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek için; Mersin, Adana ve Gaziantep’e olduğu gibi, Hatay’da da “Serbest Bölge” kurulmasını istemelidir.
İhracat yapmadan ithalat olmaz! Bu dengenin tutturulması gerekir. Hükümet, dış ticarete önem verdiğine göre, devletin ihracatı da eşit derecede desteklemesi gerekir. İşte bu yaklaşım doğrultusunda ihracatçının çok ihtiyaç duyduğu depo ve antrepo inşaatları yapılmalıdır. Amanos Dağı’na birden çok tüneller açılmalıdır. Doğu Akdeniz’deki limanlar, Güneydoğu illerine, Ortadoğu havzasına yaklaştırılmalıdır. Hatay’da, ihracatçıların mallarını düzenli ve bozulmadan saklayabileceği yeterlilikte modern depo / antrepolar inşa edilmelidir. İskenderun Körfezi’ndeki limanlar, bu tesisler sayesinde mukayeseli üstünlüğü arttırmalıdır.
Sözün özü: Hatay halkı geleceği için tek vücut olup devletten bir şeyler isteyecekse; Hatay’a modern organize sanayi bölgeleri, depolar, gümrüklü antrepolar, tüneller, yeni yollar ve serbest bölgeler istemelidir!