İHD İskenderun şube başkanı Coşkun Selçuk Bir basın açıklaması yaparak Hakkari Belediyesine Kayyum atanmasını eleştirerek “Halk İradesine Saygı Gösterilsin!” dedi
Başkan Selçuk açıklamasının devamında şu görüşlere yer verdi
“Türkiye toplumu, demokratik bir rejimde kabulü mümkün olmayan halk iradesine karşı, otoriter rejim uygulamalarının baskısı altında kalmaya devam etmektedir.3 Haziran 2024 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından Hakkâri Belediyesine belediye başkanının 2014 yılındaki bir davası bahane edilerek kayyım atandı. OHAL döneminde çıkarılan 674 sayılı KHK’ye dayandırılarak 2016’da DBP’li toplam 95 belediyenin eş başkanları görevden alınarak yerlerine o yerlerin mülki amirleri olan vali ve kaymakamlar kayyım olarak atanmıştır. Kayyım atama hukuksuzluğunu ‘terör’ kavramı üzerinden meşrulaştırmak isteyen iktidar temsilcileri, 31 Mart 2019 yerel yönetim seçimlerinden sonra da kayyım politikalarına devam etmiştir.31 Mart 2019 yerel yönetim seçimlerinin ardından, 19 Ağustos 2019 tarihinden itibaren İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla 3’ü büyükşehir, 5’i il, 33’ü ilçe ve 7’si belde belediyesi olmak üzere toplam 48 HDP belediyesine kayyım atanmıştır. Kayyım atanması demokratik olan tüm hak ve taleplerin askıya alındığını bir kez daha ortaya koymuştur. Yurttaşların temel hakkı olan seçme ve seçilme hakkı bir kez daha gasp edilmiştir. HDP’li 48 belediyeye kayyım atanması 4,5 milyonu aşkın yurttaşın iradesinin iktidar tarafından kabul görmediğini göstermişti. 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Van halkının yüzde 55.48 oyunu alarak Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının iadesi kararı hukuka aykırı bir şekilde ortadan kaldırılarak Van halkının iradesi yok sayılmış kayyım atama girişiminde bulunulmuştur. Ancak iradesine sahip çıkan halkın geri adım atmaması üzerine Mazbata seçilmiş belediye başkanına verilmiştir. Görmekteyiz ki Devlet Kayyım politikasından vazgeçmiş değildir.03.06.2024 tarihinde İçişleri Bakanlığı kararı ile Hakkâri Belediye Eş başkanı Mehmet Sıddık Akış görevden uzaklaştırılmıştır. Görevden uzaklaştırmanın üzerinden 2 gün sonra Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi, görevden uzaklaştırılan Mehmet Sıddık Akış hakkında yasa dışı örgüt yöneticiliği suçundan 19 yıl 6 ay hapis cezası vermiştir.10 yıldır devam eden kovuşturma sonucunda tam da Mehmet Sıddık Akış’ın görevden uzaklaştırılmasının üzerinden 2 gün geçmeden hakkında ağır bir ceza verilmesi yargının ne derece iktidarın güdümünde olduğunu açıkça göstermektedir. İçişleri Bakanlığı görevden uzaklaştırma kararının gerekçesinde soyut olgular üzerinden hareket etmiş, örgüt yöneticiliği, tehdit gibi Yargının görev alanına giren gerekçeler sunmuştur. Yargılama erki yerine geçerek yargı kurmuş, yargılaması ve soruşturması devam eden dosyaları gerekçe göstermiştir. Unutulmamalıdır ki hakkında cezai hüküm kesinleşmeyen herkes Masumiyet Karinesi altındadır. İçişleri Bakanlığı’nın bu açıklama ve uzaklaştırma kararı hukuki değildir. Seçme ve seçilme hakkına yönelik bu açık müdahale, anti demokratik bir tutum olup demokratik bir sistemde kabulü mümkün değildir. Nitekim; Avrupa Konseyi’ne bağlı Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin, Türkiye’de hükümetin belediyelere atadığı kayyımların uluslararası hukuka aykırı olduğuna dair 23 Mart 2022 tarihli kararı bulunmaktadır. Kayyım atamalarına meşruiyet kazandırmak için TMK (Terörle Mücadele Kanunu) kullanılarak, belediye eş başkanları ve seçilmişlerin yargı yolu ile baskı altına alınması hapsedilmeleri ise kesinlikle kabul edilemez. Bu süreçte kişi özgürlüğü hakkı ağır şekilde ihlal edilmiştir. DBP ve HDP’li belediyelerle başlayan hukuksuzluk Dem Parti’li Belediyeler ile devam etmektedir, hızlıca tüm Dem Partili Belediyelere yayılma tehlikesi barındırmaktadır. Biz, bir kez daha demokrasinin askıya alınmasına karşı Türkiye’nin demokratik yapısını inşa ve demokrasiyi, demokratik değerleri korumak için yurttaşların yönetim kademelerine doğrudan katılımını hedefleyen ve söz sahibi kılan etkin bir yerel demokrasi anlayışının daha güçlü bir şekilde tesis edilmesi gerektiği inancındayız. Tam demokratik bir sistemin inşası için yerel demokrasinin güvence altında olması barışı ve demokrasiyi sağlamanın en önemli koşuludur. Hakkâri Belediyesine kayyım atama kararının hemen ardından Hakkâri ve Diyarbakır’da valilik kararıyla her türlü eylem, etkinlik, gösteri yasağı kararı alınmış ve söz konusu yasak kararları Valiliklerce uzatılmıştır. Batman’da yapılmak istenen basın açıklamasına müdahale edilmiş ve üç kişi darp edilerek gözaltına alınmıştır. Kayyum atanması sonrasında adeta 90’lı yıllarda bölgede uygulanan OHAL rejimini hatırlatırcasına Hakkari, Van ve Diyarbakır illeri ablukaya alınmış, Hakkari iline girişler yasaklanmış, birçok demokratik kitle örgütü ve STK temsilcisi polis şiddetine maruz kalmış, demokratik protesto haklarını kullanmaları polis eliyle engellenmiştir. Hakkari, Van ve Diyarbakır illerinden sonra tamamı bölgede bulunan 10 ilde daha Valilikler eylem, etkinlik yasağı kararı almıştır. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konu hakkında yaptığı son açıklamada her ne kadar yargının verdiği karar kimseyi rahatsız etmesin demişse de daha yerel seçimlerin üzerinden 3 ay geçmeden halkoyuyla seçilmiş bir belediye başkanının yargının araçsallaştırılması suretiyle görevden el çektirilmesi tüm Türkiye kamuoyunu derinden rahatsız etmiştir. Ak Parti içinden ve çok sayıda siyasi partiden, STK’lardan ve demokratik kamuoyundan bu hukuksuz uygulamanın derhal geri alınması yönünde çağrılar yükselmektedir. Valiliklerin almış olduğu eylem ve etkinlik yasakları derhal geri çekilmeli, halkın anayasal, demokratik tepkilerine saygı gösterilmelidir. Siyasal iktidarı demokratik ve barışçıl bir geleceğin inşası için bu kritik süreçte sorumluluk içerisinde davranmaya, geçmişten ders çıkartarak Hakkâri Belediyesi’ne atanan kayyımı geri çekmeye demokratik ve evrensel hukuk değerlerine dönmeye davet ediyoruz. Demokrasi ve Barışı tesis etmek için kaybedecek daha fazla zamanımız yoktur.”