Antakya ilçesinde yer alan AFAD Abdulgani Türkmen prefabrik evlerinde, çoğunluğu engelli depremzede ve aileleri yaşıyor. Çekmece Köprüsü’nden çevreyolu arkasına denk gelen konteyner alanı, hem şehirden uzak hem de engellilerin tekerlekli sandalyeleriyle rahat gidebileceği kaldırım ya da yol yok. Konteyner kentin yakınında market, fırın, eczane olmaması da bir diğer sorun. Engelliler, bu ihtiyaçları gidermek için çevreyoluna çıkmak zorunda.
‘BU SICAKTA YANGIN KORKUSUNDAN KLİMAYI AÇAMIYORUZ’
Altyapı sorunu olan konteyner kentte, geçtiğimiz haziran ayında yangın çıktı. İşitme engelli kız kardeşiyle kaldığı konteynerinde yangın çıkan İsmail Daraoğlu’nun kıyafetleri de dahil tüm eşyaları yandı.
6 Şubat depremlerinde Defne ilçesi Armutlu mahallesindeki evi yıkılan İsmail Daraoğlu, depremde anne ve babasını kaybetti, kendi de enkazda kaldı. Enkazdan çıkarıldıktan sonra işitme engelli kız kardeşi ile birkaç ay çadırda kalan Daraoğlu, engelli kardeşinden dolayı konteynere yerleşti.
8 Haziran’da gündüz saatlerinde kendisi işte kız kardeşi aynı konteyner alanında kalan akrabasının yanındayken yangın çıktığını belirten Daraoğlu, olayı şu sözlerle anlattı: “Ben işteyim, kız kardeşim akrabamın yanında. Zaten konteynerde olsa sesi duymayabilir, görene kadar da çıkabilir miydi bilmiyorum. Çünkü konteyner malzemesi bir anda tutuşuyor. Ben enkazdan çıktım. Annemi ve babamı kaybettim. Kız kardeşimle yaşama tutunup, bir şekilde atlatmaya çalışıyoruz. Yangın bizim için ikinci bir travma oldu. Bu sıcakta korkudan klimayı açamıyoruz.”
‘KAYMAKAM TELEVİZYON SÖZÜ VERDİ, SES YOK‘
Yangın öncesi konteynere yaklaşık 150 bin liralık eşya alan Daraoğlu, yangından sonra başka bir konteynere yerleştirildi. Daraoğlu’na denge sorunu olan bir koltuk ve yine üzerine yattığında çöktüğü için kullanılamayan bir yatak verildi. Kız kardeşinin akrabasının konteynerinde kaldığını belirten Daraoğlu, “Benim eşyalarım 150 bin lira değerindeydi, hepsini kız kardeşimle konteynerde rahat kalmak için aldım. Bizim giyecek çamaşırımız, kıyafetimiz, hiçbir şeyimiz kalmadı. Rastgele birkaç kıyafet verdiler, hiçbiri olmadı. Kız kardeşim için bu sıcakta kalın tayt vermişler, nasıl giyecek onu. Kız kardeşim işitme engelli. Televizyona bakarak zaman geçiriyor. Defne Kaymakamı Mesut Çoban ile görüştüm. Sadece televizyon istedim. Televizyon göndereceğine dair söz verdi. Benimle fotoğraf çekip sosyal medyada paylaştılar. Bir ayı geçti televizyon da gelmedi” diye konuştu.
‘GÜNLERDİR SU YOK, TUVALETE GİREMİYORUZ’
Abdulgani Türkmen prefabrik evleri, klasik konteynerden 5-20 metre daha geniş. Konteyner 21 metrekare, prefabrik ev 30 metrekare civarında. Burada bedensel ve zihinsel engelli olmak üzere çok sayıda engelli ve ailesi yaşıyor. Tüm konteyner kentler gibi burada da prefabrik evler dip dibe. Aileler kimsenin özel bir alanı kalmadığından şikayetçi. Özel gereksinimli çocuğu olan ismini vermek istemeyen bir depremzede, aylardır su sorunu yaşadıklarını, şu an da üç gündür sularının olmadığını söyledi. Abdulgani Türkmen prefabrik evlerinde su direkt ana hattan gelmiyor. Her konteynerin su deposu var. Belli zamanlarda Hatay Su ve Kanalizasyo’nun (HATSU) su tankeri geliyor ve depoları dolduruyor. Aileler aylardır tuvalet, bulaşık, temizlik ihtiyaçlarını karşılamakta çok zorlanıyor.
‘MARKET, FIRIN UZAK, NEFES ALACAĞIMIZ PARK YOK’
Yaz sıcağında tuvaleti temizleyemediklerinden neredeyse kullanamayacak duruma geldiğini söyleyen depremzede, yaşadıklarını anlatıyor: “Su sorunu yeni değil, aylardır var. Sorumlulara söylüyoruz ama çözülmüyor. Burası çoğunluğu engellilerin kaldığı bir konteyner alanı. Bizim özel çocuklarımız var. Hijyen, su bizim için çok önemli. Ben şu ortamda çocuğumu nasıl temiz tutacağım? Bir defa kanalizasyon taştı. HATSU’yu çağırdık, geldi. Kirli suyu çekti, pislik kaldı öylece. ‘Şu pisliğe tazyikli su vurun’ dedim. Hiç oralı olmadı, ‘konteynerin içinde değil, bir şey olmaz’ dedi gitti. Ben beş saat su dökerek o pisliği temizledim. Bize yazık değil mi? Yangınlardan dolayı klimayı açmaya korkuyoruz. Şu sıcakta klimasız oturuyorum bazen. Deprem korkusuna, yangın korkusu eklendi. Nefes alacağımız bir oyun parkı yok. Zaten şehir merkezine, markete her yere uzak, dağ başındayız. Şu çocuklarla beraber gideceğimiz bir oyun parkı yapmak çok mu zor? Birçok aile keşke ‘depremzede biz de ölseydik, bunları yaşamasaydık’ diyor. Bizi görmeleri, şu isteklerimizi yapmaları bu kadar mı zor?”
‘SAYAÇ TAKILINCA BELKİ HİZMET ALIRIZ‘
Biz konuşurken konteyner kentte kalan başka depremzedeler de geldi. Herkesin öncelikli sorunu, su ve yangın. İçme suyu dağıtımı bir süredir yapılmıyor.
Birkaç defa çıkan yangından tüm konteyner halkı korktuğu için klima çalıştırmayı istemiyorlar. Deprem travmasını atlatamayan birçok depremzedeye, yangın travması eklendi. Felçli yakınları olanlar, olası bir yangında kaçamama korkusu yaşıyor.
Görüştüğümüz birçok depremzede, HATSU görevlilerinin bazılarının “Yakında sayaçlarınız geliyor” diye alaycı konuşmalarından çok rahatsız. Depremzedeler, “Saat takılsın, belki hizmet alırız. En azından su sıkıntısı çekmeyiz” diye konuştu.
Konteyner kentte kalan depremzedelere marketten alışveriş yapmaları için kart verildi. Görüştüğümüz depremzedeler ocak ayından itibaren kartlarının iptal edildiğini söyledi. Yetkili kişiye sormak için gittiklerinde ise gerekçenin söylenmediğini belirtti.
Abdulgani Türkmen prefabrik evlerinde yaşayan engelli aileleri, ara ara gelen görevli ve sosyal hizmet çalışanlarına dertlerini anlatsalar da çözüm bulunmadı. Aileler, seslerinin duyulmasını; başta su, altyapı olmak üzere sorunlarının çözülmesini istiyor.