Kilo vermeyi düşünürken, çoğu kişide “ideal” vücut ağırlığı ya da nihai bir kilo kaybı hedefi vardır. İnsanlar, düzinelerce kilo vermedikçe daha sağlıklı olmayacaklarını düşünürler.
Bu bir yanlış anlamadır. Araştırmalar, kilo vermenin getirdiği faydaların yüzde 5-10 oranında kaybedilen kiloyla ortaya çıktığını göstermektedir. Bu, 200 kilo ağırlığında bir kişinin 10 ila 20 kilo civarından bir kilo kaybından büyük fayda sağlayacağı anlamına gelir.
Birçok obezite vakasında, yüzde 5-10 oranında verilen kilo insanların sahip olduğu yandaş hastalıklarda azalma olduğunu gösterir.
BariatrikLab Obezite ve Metabolik Cerrahi Merkezi kurucusu Prof. Dr. Halil Coşkun, mütevazi bir şekilde kilo vermenin genel anlamda sağlığımızı nasıl etkileyeceği konusunda şu bilgileri verdi:
KOLESTEROL
LDL olarak da adlandırılan kötü kolesterolümüzü düşüren ilaçlar mevcut olsa da doktorlar ve hastalar HDL olarak adlandırılan iyi kolesterolü artırmanın (birkaç puan bile olsa) ne kadar zor olduğunu bilirler.
Yüzde 5-10 oranında bir ağırlık kaybı HDL kolesterolünde beş puanlık bir artışa neden olabilir. Bu, HDL’yi yükselterek, bir bireyin kalp hastalığı geliştirme riskini düşürebilir. Erkekler için 40 mg / dl’den fazla ve kadınlarda 50 mg’dan fazla HDL kolestrolü kalp hastalıklarına karşı koruyucu görevi görür.
Kanda yüksek miktarda zararlı diğer yağ benzeri parçacıklar var. Bunlara trigliseritler denir. Yüksek miktarda trigliseritleri olan insanlar, diğer sorunlar arasında kalp krizi ve felç riski altındadır. Normal seviyenin 150 mg / dl’nin altında olması gerekirken, 200 mg / dl’nin üzerindeki herhangi bir miktar yüksek kabul edilir.
Vücut ağırlığının yüzde 5-10’unu kaybetmenin trigliseridlerde 40 mg / dl’lik bir düşüşe sebep olduğu gösterildi ki bu önemli bir düşüştür. Bu seviye, aşırı alkol alımının azaltılmasının yanı sıra, egzersiz yapılarak, konsantre şekerler, karbonhidratlar ve yağlar için düşük bir diyet uygulayarak daha da gelişebilir.
YÜKSEK TANSİYON
Fazla vücut ağırlığı, hipertansiyon vakalarının yaklaşık yüzde 25-30’unu oluşturur. Artan vücut ağırlığı hemodinamik anormalliklere ve kan basıncının yükselmesine neden olan diğer değişikliklere neden olur. Yüzde 5-10’luk bir kilo kaybıyla hem sistolik hem de diyastolik kan basıncı ortalama 5 mmHg azalır. Sebzeler, meyveler yiyerek ve az yağlı süt içerek, tuz kısıtlı bir diyet yaparak, bu kilo kaybı potansiyel olarak daha da yükseltilebilir.
DİYABET
Şeker hastalığını taramak ve tedavisini izlemek için kullanılan laboratuvar belirteçlerinden birine Hemoglobin A1C adı verilir. Bu belirteç normal seviye 6.5’in altında olmalıdır. Araştırmalar, yüzde 5-10 kilo vermenin bu işaretleyiciyi ortalama yarı yarıya azaltabileceğini gösteriyor. Bu, bazı anti-diyabetik hapların kan şekerleri üzerindeki etkisine yakındır.
İNSÜLİN DİRENCİ
Kilo artışı ile görülen bir başka durum, insülin direnci adı verilen bir fenomendir. Bu bozuklukta, pankreas insülin adı verilen hormonu normalden daha fazla üretir. İnsülin kan şekeri düzeylerini normal tutmaktan sorumludur. Bu durumda, dokuların insülin etkilerine karşı dirençli olduğu için yüksek düzeyde insülin gerekir.
Birisi insülin direncine sahip olduğunda, kandaki yüksek insülin seviyesi, özellikle bel bölgesinde, anormal kolestrole, bazen erkeklerde saç dökülmesine, kısırlığa ve kadınlarda hormon düzeylerinde belli bir değişikliğe neden olur. Yüzde 5-10 oranında kilo kaybının, insülin düzeylerini önemli ölçüde düşürdüğü ve bu nedenle bu koşulların tersine çevrilmesine yardımcı olduğu bulunmuştur.
UYKU APNESİ
Obstrüktif uyku apnesi, aşırı miktarda horlayan ya da uyku esnasında yeterli miktarda hava teneffüs edemeyen hastalarda sıklıkla teşhis edilen bir uyku bozukluğudur. Bunun nedeni, uyku esnasında duraklamalar ve solunum boşluklarıdır. Bu hastalık yetersiz oksijenasyona neden olur. Bu, gün boyunca yorgunluk ve uyku haline neden olur. Aynı zamanda, bazı hastalıkların tedavi, örneğin hipertansiyon gibi, süresini uzatır.
Uyku apnesi ortaya çıktığında, kandaki oksijen seviyeleri uyku sırasında çok düşüktür ve CPAP adı verilen bir solunum cihazı kullanılması gereklidir. Yüzde 5-10’luk bir kilo kaybının uyku apnesini düzeltebileceği ve bazen apne çok şiddetli olmadığı taktirde hastaları CPAP solunum makinesinden kurtarabileceği ihtimal dahilindedir. Bu, bazıları için büyük bir başarıdır, çünkü bir CPAP kullanmak hayat kurtarıcıdır, ancak bunu kullananlar tarafından sıklıkla hantal olarak algılanmaktadır.
İLTİHAP
Fazla ağırlığın insan vücudundaki hücrelere etkisini inceleyen çalışmalarda, yağ hücrelerinin ve özellikle de abdominal yağ hücrelerinin, kan damarlarında iltihaplanmaya neden olan çok sayıda madde ürettiği görülmüştür. Bu enflamasyon daha sonra plaklara ve pıhtılara neden olabilir ve kalp atım hızını etkileyerek kalp krizine neden olabilir. Kilo kaybı yüzde 10 düzeyine ulaştığında, kan dolaşımındaki iltihaplanmaya neden olan maddelerin seviyeleri önemli ölçüde düşer ve bu nedenle vasküler hasar riski de azalır.
Bütün bu faydalar yüzde 5-10 gibi düşük bir orandaki kilo kaybıyla ortaya çıkar. Nihai olarak kalp krizi veya felç geçirme ihtimalini de önemli ölçüde azaltır. Ilımlı bir ağırlık değişimi halihazırda muazzam sağlık yararlarına neden olmaktadır.