İnşaat Mühendisleri Odası Hatay Şubesi İskenderun Temsilciliği İskenderun Ticaret ve Sanayi Odasında ‘Deprem ve Hukuk’ konulu konferans düzenledi.
Saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başlayan konferansın açılış konuşmasını yapan Mühendisler Odası İskenderun Temsilciliği Başkanı Kerem Özdemir, 6 Şubat depremi sonrasında yaşanan bu sürecin birçok meslektaşı için haksız yargılama ve tutuklamalara neden olduğunu söyledi.
Teknik Konular Yeterince Anlaşılmıyor
Haksız yargılanmayla karşı karşıya kalmanın en büyük sebebinin ise hatalı bilirkişi raporları olduğunu savunan Başkan Kerem Özdemir; “Birçok meslektaşımızın karşılaştığı en büyük sorun, hatalı bilirkişi raporları olmuştur. Bu raporlar teknik bilgiler konularında derinlemesine yapılmadığından sonuçta yalnızca mesleğimizin güvenirliğini değil, bireysel kariyerleri ve toplumun güvenliğini de riske atmaktadır. Teknik konular yeterince anlaşılmadan, mühendislerimiz sorumlu tutulmuştur. Bu nedenle adaletin sağlanmasında şeffaf ve doğru hareket edilmesi, bilirkişi raporlarının objektif ve uzman kişiler tarafından hazırlanması hayati önem taşımaktadır” dedi.
Sıkıntılar Artarak Büyümesin
Mühendisler Odası Hatay Şube Başkanı İnal Büyükaşık ise bu kadar hukuki süreç içerisinde atlanan başka bir konunun daha bulunduğuna vurgu yaparak; “Mevcut yapı stokumuzun, gelecekteki yapılaşma da, bu hukuki süreç bu şekilde devam edecekse, ileriki günlerde sıkıntılara gebe kalmak zorunda. ‘6 Şubat depremlerinde yıkılan yapıların %98,5’i 2000 yılından önce yapılan yapılar olduğunu biliyoruz. Bakanlığın verilerinden aldığımız değerler var. 2000’den sonra yapılan yapıların %1,5’inin, yalnız belli bölgelerde yıkımın yoğunlaştığını biliyoruz” diye konuştu.
“Depremle Yaşamayı Öğrenmeliyiz”
Emekli hâkim Avukat Turan Ateş de, 17 Ağustos Marmara depreminde Sakarya hakimi ve Adalet komisyonu başkanı olarak görev yaptığını hatırlatarak; “Deprem için yapılan bir toplantıda şunu söyledim: ‘Deprem tanrının bize verdiği kaza diyelim, o zaman bölgeyi ter örgüyle kapatıp insanları her şeyini bırakarak o bölgeyi terk etmelerini ve bölgeyi de deprem araştırmaları için açık müze olarak bırakılmasını önermiştim.
Birkaç siyasi arkadaş şehir terk edilmez, hatıramız var, anımız var dedi. Aslında o deprem bölgesindeki enkaz kaldırma çalışmalarına yapılan masrafla Karadeniz’e doğru Kandıra Kaynarca tarafına başka bir yerde daha iyi altyapısı depreme uygun şehir kurulabilirdi.
Bugün okullarda ne yazık ki, resim, müzik din dersleri var ama deprem nedir? Depremden korunma, depremle beraber yaşama dersimiz yok! Ben bunu Cumhurbaşkanı ve bakan huzurunda da söyledim. Sayın Kurum, hakim bey hiç endişe etmeyin, biz Amik gölü civarına müze yapacağız dedi, bilmiyorum yapıldı mı? Biz depremle birlikte yaşama kültürünü öğrenmek zorundayız. Önlemlerimizi ona göre almalıyız. Japonlar bu işi çözmüş, önce kendi halkına depremle nasıl yaşanır onu öğretmiş. Deprem kuşağında bulunan ülkemiz insanları da mutlaka Japonlar gibi depremle yaşamayı, ona göre önlemlerini almayı kültür haline getirmelidir” şeklinde konuştu.