Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir Halk TV ‘de yayınlanan “Siyaset Rüzgarı” adlı programının konuğu oldu. Başkan Nehir Siyaset Rüzgarı programında belediyecilik faaliyetleri, İç ve dış siyaset ile ilgili Elif Soysal’ın sorularını yanıtladı. Önemli açıklamalarda bulunan Başkan Nehir, ilçenin geleceğiyle ilgili projelerini anlattı. “Siyaset Rüzgarı “ adlı program 24 Eylül Pazar günü saat 17.45’te Halk TV ekranlarında yayınlandı.
Adalet yürüyüşü ve adalet kurultayı hakkında yöneltilen soruya “ çok üzülerek belirtmeliyim ki ne kadar çok adaletsizlik ile ilgili sıkıntı varmış ki bu kadar insan bir araya geldi ve adalet çığlığı altında sürece bir ucundan omuz vermek, destek vermek istedi. Geçen bir sohbet sırasında biri bir şey söyledi “adalet hava gibi bir şeydir” demişti. Gerçektende adalet insan hayatında bu kadar önemsenmesi gereken, bu kadar sahiplenilmesi gereken mefhum bir kavram ve yaşam şeklidir. Her geçen gün bir parçası koptu, bir tarafı eksildi ve öyle bir Türkiye’ye doğru eviriliyoruz ki bu konuda neredeyse bütün kesimlerin ortak bir fikri oluşmaya başladı. Yani adalet konusunda ciddi tereddütler ve kaygılar oluşmaya başladı. Bunun sağı – solu, inançlısı – inançsızı önemli değil. mezhebi – yaşam şekli ne olursa olsun ADALET zemininde çok ciddi bir ortak payda oluştu. Sayın Genel Başkanımızın sürece bu açıdan bakıp, parti flamaları, parti sloganları dışında, bütün herkesin bir arada olup birlikte ADALETİ haykıracakları ve adalete sahip çıkılacak bir zemin oluşturması gerçekten takdire şayan bir şey oldu. Gerçek anlamda adaletin savunulacak olması, adil bir düzen kurulması adına da çok önemli bir çalışmaydı. Tabi yürüyüş süreci çok meşakkatli bir süreçti. Adalet yürüyüşü ile tarihe bir not düşüldü. Hemen ardından ADALET KURULTAYI yapıldı. O kurultay da çok değerli bir çalışmaydı. Kurultayın yapıldığı çalışma alanına gitmek çok zordu ama ona rağmen gördük ki orda bile yine on binler bir araya geldi ve küçük küçük çalışma grupları adalet başlığı altında çok farklı fikir ve görüşlerin görüşüldüğü, tartışıldığı bir zemin oluştu. Bu yönüyle de aslında Türkiye’de en çok ihtiyaç duyulan şeyin ADALET olması anlamında da o çalışma çok önemli sonuçlar doğurdu.” dedi.
HERKES ATATÜRK’E SAYGI DUYMAK ZORUNDADIR
Atatürk’e yönelik saldırılar hakkında kendisine yöneltilen soruya Nehir; “ buna cüret edebilmek tesadüf değil diye düşünüyorum. Yani birileri bu işe cüret edebiliyorsa, bu şekil saldırılar yapılabiliyorsa bunun bir sebebi de aslında yapılan çirkin saldırı sonrası saldırganların ceza almaması, göz yumulmasıdır ve bu göz yummalar insanları cesaretlendiriyor. Atatürk’ü sevmiyor olabilirsiniz, benimsemiyor olabilirsiniz ama saygı duymak zorundasınız, bunuN tartışması olmaz. Kaç parçaya bölünmüş bir ülke, nasıl saldırılar altında, nasıl sıkıntıların yaşandığı bir dönemde siz yeniden bir Cumhuriyet ve Cumhuriyet fikri de belki o dönem ülkemizin nüfusunun %90’ı eğitimsiz, okuma yazma bilmez, nasıl bir hayranlık yaratmıştır ki bu milletin bu kadar destekleyeceği, canını ortaya koyup bu sürece katılmasını sağlayacağı bir ülke yaratmış, şimdi siz oradan çıkıp sanki bunlar hiçbir şeymiş gibi davranamazsınız. O yapılan devrimlere baktığınızda bugün belki önemli bir kısmı kaybettiğiniz, yani 1920’li yıllarda o öngörüler, düşünceler bugün çok daha geri bir noktaya düşmek durumunda kaldı. Böyle bir şeye saygı duyulmaz da üstüne bir de saldırı mı yapılır. Bu kabul edilebilecek bir şey değil.
SURİYELİLERİN BU ŞEHİRDE YARATTIKLARI AĞIR YÜKLER VAR
Suriye olayları ve Suriye’nin Hatay ile komşu olması ile ilgili olarak Samandağ’da göçmen sayısı ile ilgili olarak; “ Samandağ’da çok fazla göçmen sayımız yok. Ama sonuçta biz bir bütünüz. Biz Hatay’ız, biz Türkiye’yiz. Hatay’ın ve Türkiye’nin dertleri de bizi birebir ilgilendiriyor. Biz bunlardan etkileniyoruz. Şöyle düşünün, 2014’te yasal bir mevzuat değişti. Büyükşehir yasası ile beraber; ilçe belediyeleri büyükşehire bağlandı, beldeler ilçelere bağlandı vs. idari değişiklikler yapıldı. Bütçelerin ve kaynakların da büyük bir kısmı büyükşehire geçti. Böyle olunca da büyükşehir ilin bütününe hizmet vermekle mükellef ama büyükşehir bir buçuk milyon nüfuslu bir ile hizmet etmekle görevli iken burada 400 – 500 bin nüfus Suriye’den göç etmiş, burada yaşamakta ve bunların da bu şehirde yarattıkları yükler var doğal olarak.
Onlara da hizmet etmek, onların da çöpünü toplamak, suyunu vermek, taşımasını sağlamak vs. bir sürü beraberinde getirdiği yük var. Bu ilçe belediyesi olsun büyükşehir belediyesi olsun karşılanacak. Bu yönü ile bakıldığında bizde, Samandağ’da çok yoğun bir göçmen nüfusunun olmamış olması bizi rahatlatıyor diye bir şey diyemiyoruz. Bu ilin bütününde olan sıkıntılar neyse bize de yansıyor doğal olarak. Belki kendi vatandaşımıza bu daha kaliteli, daha nitelikli hizmetler vermek gerekirken biraz daha vasata düşen bir hizmet vermek durımunda kalınıyor. Bu sınırlı kaynaklar iki milyon nüfusa bölüştürülmek zorunda kalınıyor. Bu sadece olayın bir yüzü tabi bunun bir de öteki yüzü, yani burada sınır kapılarında yaşanan kapanmalar, buradaki çalışmalar, buradaki ticareti tamamı ile bitirdi. Buranın insanı gidip bir öğün yemek yiyip gelebiliyordu. Şimdi turizme, ticarete, tarıma ve birçok yerden vurdu aslında bu oradaki savaş, karışıklık. Bizim üzüldüğümüz bir şey daha var. Yani bu savaş ülkemizin aldığı tutumla ilgili de sıkıntılı bir şeye dönüşüyor. Şöyle düşünün, sınırdan giriş çıkışlar bir sürü basın, gazetelerden okuduk, siz de biliyorsunuz dünyanın birçok muhtelif ülkesinden teröristler bu sınırlardan girdi öbür tarafa. Bir ülkenin eğer egemenlik durumu varsa, eğer egemense o ülke elbette egemenliği tehdit edecek şeylere karşı bir direnci bir savunması olacak. Şimdi kendi ülkemizle ilgili maazallah en küçük bir saldırı oluştuğu zaman nasıl hep beraber ortak bir ses çıkarıyorsak, komşuda böyle şeyler yaşandığı zaman burada ülkenin idaresini sorumlu bulmak mı doğru yoksa o ülkeyi yıkmaya çalışan, o terörist unsurlara karşı bir tutum almak mı doğru. Ortada gerçekten çok farklı tutular alındı, çok farklı iradeler kondu.” Dedi.
İLİMİZDE İSTİHDAM SORUNU MEVCUTTUR
Malum ülkemizdeki işsizlik sorununu, istihdam sorununu siz de Samandağ’da yaşıyor musunuz sorusun Nehir; “ çok korkunç düzeyde yaşıyoruz. Biraz önce ortaya koyduğumuz gerekçelerden kaynaklı Hatay sadece kendi içinde sıkıntı yaşamadı. Özellikle Samandağ’dan bahsedecek olursak bizim mevcut nüfusumuzun neredeyse her hanesinde bir iki tane çocuğumuz, vatandaşımız Ortadoğu’dadır, yurt dışındadır. Ya işçidir, ya tüccardır ya da bir şekilde orayla alakası vardır yani ekmeğini oradan kazanmaktadır. Şimdi Ortadoğu’da bu sıkıntıların yaşanıyor olması hem o insanlarımızın işsiz olmasına sebebiyet verdi hem de burada istihdam alanları oluşamaz oldu. Hiçbir yatırımcı gelip burada yatırımlar yapamaz oldu. Bu da biraz önce ifade ettiğim yanlış algı ile alakalı bir de hemen dibimizde böyle bir karışıklığın olmasından kaynaklı, acaba burası da karışıklıktan etkilenebilir mi korkusu ile ilgili yatırımlar bir manada durdu. Şimdi bir taraftan yatırımlarımız duruyor, bir taraftan bir şekilde eli ekmek tutan, iş tutan insanlarınız da işiz duruma düşmeye başlayınca burası hepten bir işsiz diyarına dönüştü.
İŞSİZLİK ÜLKEMİZİN SORUNUDUR
Sadece bizim bölgemiz için değil Türkiye’nin genelinde işsizlik bugün reel olarak ifade edildiği üzere %12 – 13 civarında dense de somut olarak gerçek işsiz oranımız bizim % 20’lerin çok üstünde ve ne yazık ki nitelikli işsizimiz de çok fazla. Bunun üstüne Suriye’den gelen vatandaşlar da çok ucuza iş bulmaya başladılar. Şimdi sizin nitelikli iş gücünüz, vasıflı elemanlarınız şu işi 10 liraya yapıyorken Suriye’den gelen vatandaş bunu 3 liradan yapıyor, yapmak zorunda. Onun da yamak ile ilgili derdi var. Bu bakımdan hem kendi işsizimize ciddi sıkıntılar yaratmış olduk, kendi işsizimizi arttırdık hem de bölgenin kaotik durumuna belki istemeden bir katkı sunmuş olduk. B,z,m de böyle bir sıkıntımız var.
İstihdam Projeleri ile ilgili olarak yerelde kalkınma ve kadın istihdamı hakkında; “ bu aslında çok önemli bir şey. Erkek bir yaştan son az önce de ifade ettiğimiz gibi yurt dışına gidiyor, çalışıyor yani bir şekilde bir ucundan tutmaya çalışıyor ama kadın cephesinde bu iş çok daha zor. Eşini kaybetmiş, çocuklarına kendisi bakmak zorunda kalmış veya eşi işsiz olmuş, bir şekilde ev ekonomisine katkıda bulunayım, bir ucundan tutayım diye düşünen kadınlarımızın, özellikle iki tane mahallemizde böyle bir çalışma başlattık, unutulmaya yüz tutmuş geçmişte bir şekilde, burası çok iyi bir ipek böcekçiliğinin yapıldığı bir bölge iken tamamen bir geçim kaynağı iken ipekböcekçiliği bugün tamamen yok olmaya yüz tutmuş bir noktaya geldi. Bu çerçevede belediye şöyle bir çalışma başlattı; acaba bir taraftan dut ağacı dikimi yaparsak, bir taraftan dokuma işini bu bahsini ettiğim vasıflardaki kadınlarımıza öğretebilirsek, onlara küçük bir dokuma tezgahlarını evlerine, hanelerine veya bizim belirlediğimiz alanlarda yapmalarına bir fırsat yaratırsak biraz biraz onların ekonomilerine katkıda bulunur muyuz gibi bütüncül bir proje başlattık. Bu ikinci yılımız ve çok iyi yol aldık. Tabi çok iyi yol aldık derken yani yüzlerce kadına istihdam sağlayamadık ama şunu biliyoruz, mütevazi bugün itibarı ile 80 – 90 kadını bulan, bu işi öğrenen, dokumayı bilen, bu işten ekmek kazanmayı düşünen insanlarla ilgili de fırsatlar yaratabilen böyle bir mütevazi projemiz oldu. Şimdi o proje de devam ediyor.
Diğer bir çalışmamız da KOSGEB ile ilgili eğitimler verdik. Belki birçok yerel idarenin üstünde eğilmediği bir çalışma bu. Çok ciddi eğitimler verdirdik. Yani binleri geçen miktarda eğitimler verdirdik. Küçük küçük belki krediler vereceklerdi, hibeler vereceklerdi. Onları kullanan vatandaşlarımız oldu. O manada da vatandaşımıza acaba nerden destek olalım diye. Şöyle bir kaynağımız yok bizim. Belediye bütçesinden bir miktar para ayıralım da vatandaşlarımızın bu şekildeki aktivitelerine destek olalım, ihtiyaç sahiplerine verelim hani küçük küçük şeyler yapılıyor ama bu işe istihdama dönecek işler değil bunlar. Fakat özünde balık tutmayı öğretmek en önemlisi ve biz onu yapmaya çalışıyoruz.
Spor aktiviteleri ile ilgili çalışmalarımız var, sanatla ilgili çalışmalarımız var, bağlama kurslarımız var, dil kurslarımız var, tiyatroyla ilgili kurslarımız oldu, özellikle yaz aylarında çocuklara dönük yüzme kurslarımız oldu vs. bütün bular bir taraftan yürüyor ama direk kadının eli iş tutacak noktaya gelmesi anlamında bu az önce ifade ettiğimiz çalışmalar çerçevesinde çalışmalarımız var.”dedi
GÖNÜL KÖPRÜLERİ KURUYORUZ
Yaşlılarla ilgili proje ile ilgili olarak da; “ aslında yaşlılar haftasında ilk defa yapılan bir çalışmaydı bu yine bizim dönemde başlattığımız bir proje. Belirli etkinlikler düzenliyoruz ama bir baktık ki aslıda o kadar utulmuşlar ki, o kadar farkında değiliz ki o insanların biz bazen kendi annemiz babamızı ihmal edebiliyoruz yoğunluktan ötürü ama birileri belediyeden geliyor diyor ki ya işte muhtar kim hali vakti uygun bir yerde mütevazi bir yemek verelim, şurada kimin yeteneği varsa flüt çalsın, bağlama çalsın, türkü söyleme yeteneği olan söylesin vs. öyle mutlu oldular ki bunu da şuna dönüştürdük bu sefer bir yaşın üstündeki insanlar, bölgenin inançsal farklılıkları ile alakalı da hangi inanç mensubu ise o zeminde örneğin alevi kökenli bir vatandaşımız ise ki bu bölgede çoğunluk öyle, Hz. Hızır Türbesi’ne taşıyoruz. Gönül bağları kurulsun diye işte bir araya geliyorlar, dualarını ediyorlar, birbirlerinden haberleri var ama görüşemiyorlar farklı mahallelerdeki insanları bir araya getiriyoruz öyle bir çalışmamız oldu ve gerçekten çok da güzel oldu. Çok mutlu oldular.”
FESTİVALLERİ DESTEKLİYORUZ
Festivallerle ilgili olarak Samandağ belediyesinin kendi düzenlediği ipek festivalini anlatan Nehir “ bunun dışında turizm festivali, evvel temmuz festivali gibi festivaller de ilçemizi tanıtmak adına önemli festivallerdir. Bu festivallerin asıl amacı aslında burası dışarıdan görüldüğü gibi savaş bölgesi değil. Siz de gelin buraları görün demektir”dedi.
BU ÜLKEDE HEP BİRLİKTE YAŞAYACAĞIZ
Nehir son olarak kapanış konuşmasında “biz bu ülkede birlikte yaşayacağız. Bütün renkler bütün farklılıklar, bütün fikirler bu ülkede kendilerini özgürce ifade etsin istiyoruz. Adalet olsun istiyoruz. Bu ülkede hak hukuk gaspı olmasın istiyoruz. Bütün bunlarla ilgili bu düzenin bozuk olduğunu düşünüyorum. Bu düzenin değişmesi lazım diye düşünüyorum.” Dedi.