yaklaşık 6 ay önce bombalı eylem hazırlığında oldukları iddia edilen DEAŞ üyesi 2’si firari 8’i tutuklu 10 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 27 yıl hapis cezası istemiyle açılan davaya başlandı.
Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Abdulkerim Biyesi, Ahmet Biyesi, Hakim Kurtaran, Ümit Alarslan ve Suriye uyruklu Amir Topal Ali, Cemil Tubal, Emced Hamdan ve Mustafa Ahmed Cebir, tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Beline sarılı bomba düzeneği ile yakalanan sanıklardan Hakim Kurtaran, savunmasında, iddianamede yer alan emniyetteki ifadelerini ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Türkiye’ye, memleketine gitmek için kaçak yollarla geldiğini, Suriye’de iken yolda DEAŞ mensuplarıyla karşılaştığını, kendisini, eşi ve çocuklarını öldürmekle tehdit edip bomba düzeneğini zorla beline bağladıklarını iddia eden Kurtaran, “bombalı kemeri” Türkiye’de DEAŞ’lıların belirlediği şahıslara teslim edeceğini anlattı.
Düzeneği Suriye’de üzerine kimin bağladığını bilmediğini, söz konusu kişilerin yüzlerinin maskeli olduğunu söyleyen Kurtaran, kimsenin görmemesi ve dokunmamasını istedikleri için düzeneğin gömleğinin altına olduğunu belirtti.
Türkiye’de yakalandığında güvenlik güçlerine tepki göstermediğini ve teslim olduğunu ifade eden Kurtaran, DEAŞ üyesi olmadığını ileri sürdü.
Üzerinde bomba düzeneği bulunan diğer sanık Ümit Alarslan ise hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
İddianamede yer alan emniyet ifadesini ise baskı altında verdiğini, bu yüzden o beyanları kabul etmediğini ifade eden Alarslan, “Yakalandığımda belimdeki düzeneği yere atıp teslim oldum. Eylemi nerede yapacağımı sorduklarında yeminle nerede yapacağımı bilmiyordum ancak polisler benden bir şeyler duymak istiyordu ben de ‘PKK’ya yapacağım’ dedim.” diye konuştu.
Gençliğinde başka bir hayatı olduğunu ancak bir arkadaşının konuşmalarıyla dini anlamda yaşamını değiştirmeye başladığını öne süren Alarslan, şöyle devam etti:
“Arkadaşım, bir Müslümana yaraşır şekilde yaşamam gerektiği konusunda benimle sürekli konuşurdu. Zamanla değiştim ve bir gün arkadaşım Suriye’ye gitmeyi ve orada daha iyi şekilde dini yaşayabileceğimizi söyledi. İnternetten bağlantı kurup gittik ve ilk zamandan itibaren pişman oldum. Oradan gidene ‘kafir’ diyorlardı, gideni de infaz ediyorlardı, buna şahit de oldum. O yüzden korkumuzdan çıkamadık.”
Örgütte eğitim aldığını ve operasyonlara katıldığını anlatan Alarslan, bir zaman sonra operasyonlara katılmamak için bahaneler ürettiğini ve kaçmak için planlar yaptığını belirtti.
Örgütten kaçma isteğini Azerbaycanlı biriyle paylaştığını, onun da kendisini birilerine yönlendirdiğini ifade eden Alarslan, şunları aktardı:
“Yönlendirdiği kişi Ebu Turab’tı. O adamı görünce bir şeylerin ters gideceğini anladım. Yanında maskeli adamlar vardı. Bir eve gittik ve beni darbetmeye başladılar. Benim için birileriyle görüştü ve bana ‘Dua et, infaz etmesinler seni.’ dedi. Bana bir teklifte bulundu, aksi takdirde infaz edileceğimi söyledi. Beni videoya çektiler, dediklerini yapmazsam beni internette yayımlayacaklardı. Benden istedikleri bu düzeneği Türkiye’ye götürmemdi. Bunu orada birilerine teslim edecektim, elime de bir telefon verdiler. Oradaki ‘kuşçu’ diye kayıtlı olan şahsı arayıp ona teslim edecektim ancak yakalandık.”
Diğer sanıklar da haklarındaki suçlamaları kabul etmedi.
Mahkeme heyeti sanıklardan Ahmet Biyesi’nin tahliyesine, diğer sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 19 Mart’a erteledi.
Hatay MİT Daire Başkanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 24 Haziran 2017’de Suriye’den kaçak yollardan Türkiye’ye giren “canlı bomba” eylemi hazırlığındaki 2’si Türk, 3’ü Suriyeli 5 DEAŞ mensubunu kent merkezine ulaşamadan yakalamıştı. Teröristlerle ele geçirilen “canlı bomba kemerlerinde” yapılan ilk incelemede, patlayıcıların “parça tesirli el bombası ve fünyeli” olduğu açıklanmıştı. Daha sonra yakalanan 3 kişiyle şüpheli sayısı 8’e çıkmış ve şüphelilerin tamamı tutuklanmıştı. Firari 2 kişinin yakalanması için çalışmalar sürdürülüyor.