Defne Belediyesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde farkındalık yaratmak amacı ile “Cumhuriyet ve Kadın” konulu bir panel düzenledi.
Akdeniz Mahallesi Akdeniz Defne Evi’nde gerçekleşen panele Defne Belediye Başkan Vekili Müfide Miçooğulları, CHP İlçe Kadın Kolları Başkan Vekili Sevsen Günay ve İlçe Yönetimi, Atatürkçü Düşünce Derneği Hatay Şube Başkanı Doç. Dr. Kezban Kuran, Defne Belediyesi Başkan Yardımcıları, birim müdürleri, kadın personel, Defne Kadın Kooperatifi Üyeleri ve çok sayıda kadın vatandaş katıldı.
Cumhuriyet kazanımında kadınların yeri ve öneminin anlatılıp; kadın haklarından, kadının toplumdaki konumuna kadar çeşitli konularda bilgilerin aktarıldığı panelin konuşmacılığını ADD Hatay Şube Başkanı Doç.Dr. Kezban Kuran yaptı.
MİÇOOĞULLARI: “KADIN, TOPLUMU OLUŞTURAN EN ÖNEMLİ HALKADIR”
Defne Belediye Başkan Vekili Müfide Miçooğulları, böyle anlamlı bir günde Defne Belediye Başkanı Dr. İbrahim Yaman’a vekalet ettiği için mutlu olduğunu dile getirdiği konuşmasında şu cümlelere yer verdi: “Kadınların daha eşit yaşam koşullarını sağlamak için, önce bağımsızlıklarını sağlamamız, sonra da politik haksızlığı kaldırmamız gerekir. Zira kadın, toplumu oluşturan en önemli halkadır.
Kadının katılmadığı, yok sayıldığı herhangi bir topluluğu medeniyet çerçevesi içinde değerlendirmek mümkün değildir. Çünkü kadın, toplumu ileri taşır ve üretken kılar. Çünkü kadın, toplum içindeyse o toplum medenidir. Kadın o toplumun içindeyse o toplum üretkendir. O yüzden 8 Mart; kadının örgütlenme ve eşit yaşam hakkı için mücadelesinin simgesidir.
Özellikle günümüzde kadınların taciz ve şiddete yoğun bir şekilde uğradığı bu günlerde 8 Mart’ın önemi ve vurgusu daha da arttırılmalıdır. Cinsiyetler arasındaki eşitliğe daha çok önem verilmeli, daha çok çaba sarf edilmelidir. Kadın ve erkek bir bütünün iki eşit parçasıdır. Biri diğerinden üstün olmamalıdır. Günümüzde kadınların sosyal, ekonomik, ve politik katkılarına her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyoruz. Ama ne yazık ki geleneksel rolleri nedeniyle ne evine ne de işine ait olamayan kadınlarımızın büyük bir kısmı töre ve ahlak adı altında fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmaktadırlar. Bu konuda üzerimize düşen görevleri yapmakla yükümlüyüz. Hayatın her alanında eşit olduğumuz, eşitliğin söz konusu dahi edilmediği, konuşulmadığı; kadınlarımızın istismar edilmediği, şiddet görmediği, ezilmediği; toplumun her alanında yer alan, haklarının ciddi bir şekilde savunulduğu, daha adil ve eşit bir dünya dileklerimle; Sevgili Başkanımız Dr. İbrahim Yaman ve Defne Belediyesi adına 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nüzü en içten dileklerimle kutluyorum.”
GÜNAY: “NE MUTLU Kİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KURDUĞU CUMHURİYET’İN KADINLARIYIZ”
CHP Kadın Kolları İlçe Başkan Vekili Sevsen Günay, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün çıkış noktasına değinerek; “1857 yılında Newyork’ta 40 bin dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil firmasında greve başlaması ve grev sırasında çıkan yangında 120 kadın işçinin yanarak can vermesiyle 8 Mart günü, Dünya Emekçi Kadınlarımızı Anma Günü olarak kabul edilmiştir. Bu değerli gün; bir eğlence, kutlama günü değil, mücadelenin günüdür. Kadınların özgürlükleri için birlik olma günüdür. Bir olarak, beraberce sahip olduğumuz gücün farkına varma günüdür. Bu topraklarda yaşayan kadınlar olarak ne şanslıyız ki, kadının kadın emeğinin kıymetini bilen, kadının iş gücüne katılmasının yaratacağı farkla ülkenin medenileşeceğini bilen, kadın özgürlüğünün, ülkenin refahını belirleyecek unsur olduğunu bilen bir liderin, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin kadınlarıyız.” açıklamalarında bulundu.
KURAN: “CUMHURİYET VE KADINA TANINAN TÜM HAKLAR ATAMIZIN BİZLERE EN BÜYÜK MİRASIDIR.”
‘Cumhuriyet ve Kadın’ adlı panelin konuşmacılığını yapan, ADD Hatay Şube Başkanı Doç. Dr. Kezban Kuran, Cumhuriyet’te önce ve sonrasının Türk Kadınını anlattığı konuşmasında 8 Mart’ı; kadınların özgürleşme mücadelesinin kutlandığı ve güncel taleplerinin ifade edildiği gün olarak değerlendirdi.
Cumhuriyet Kadınının; kendisine verdiği önemden, haklardan ve kadına duyduğu saygıdan ötürü Ata’sına ve Cumhuriyet’e sahip çıktığını ifade eden Kuran; konuşmasında şu cümlelere yer verdi: “Türk kadını, yüzyıllardır özlemini çektiği haklarına sahip olmada; en azimli, inançlı ve güçlü desteği Atatürk’ten almış ve çağdaş ülke kadınlarının önüne geçmiştir.
1926 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek yürürlüğe giren ve Türk kadınlarını şeriat zincirinden kurtaran Medeni Kanun, Türk kadınına verilen hakların iade edilmesinin temelini oluşturmuştur. Bu kanun ile kadınlarımız; eğitimli, seçme ve seçilme hakkı olan, kendi hedeflerini çizebilecek manevi güce sahip olan toplumsal bir birey olmanın onurunu kazanmıştır.
Ulu önder, Türk kadınlarının hiçbir alanda erkeklerden ve Avrupalı kadınlardan geri kalmayacakları yolundaki inancını da şu sözleriyle belirtiyor: “Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip, donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”
Bu gün bizler neredeyiz? Atatürk sayesinde haklarına kavuşan Türk kadını ne yazık ki bu gün haklarının elinden alınışının seyircisi haline geldi. . Bu gün çocuk gelinlerin önüne geçebildik mi? Çok eşliliğe son verebildik mi? Ekonomik ve karar verme özgürlüğümüz var mı? Bedenimize ve ruhumuza yöneltilen şiddeti önleyebildik mi? Bizim hakkımızda erkeklerin karar verdiği meclise haklarımızı savunsun bizim sesimiz gözümüz olsun diye daha fazla kadın milletvekili gönderebiliyor muyuz? Ve ne yazık ki bu günde kadınlarımızın çoğu şiddet egemen gücün baskısı altında. Egemen güç için her zaman bir otorite gerekir. Şiddet kimi zaman Devlet, kimi zaman koca, baba ve abi olarak karşımıza çıkıyor. Aile devletin can damarıdır. Bu nedenle evde dayak yiyen kadına, dayak yiyen çocuğa karşı olmak, aile içi şiddete karşı olmak, toplumsal şiddetin karşısında olmak gerekir. Her gün bir biçimiyle karşılaştığımız, meşrulaştırılmış şiddete karşı olmak insanlığın onuruyla yaşaması için bir gerekliliktir. Bu nedenle, anneler olarak oğullarımıza karşı cinse saygı duymayı, sevmenin değer vermek olduğunu öğretelim. Sahip çıkmakla sahip olmanın farklı şeyler olduğunu öğretelim.
Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyet sayesinde haklarına kavuşmuş, toplum içerisindeki rolü ve yeri taçlandırılmıştır. Oysa bu gün sahip olduğu hakları birer birer kaybediyor. Bunu için mücadele etmek, toplumun genelinde kadın-erkek eşitliğinin sağlanabilmesi için daha fazla sorumluluk yüklenmek ve çalışmak zorunda. Çünkü Cumhuriyet ve kadına tanınan tüm bu haklar Ata’mızın bizlere en büyük mirasıdır. Atılan bu adımların sonrasında koşuyu tamamlamak, bayrağı daha ileriye götürmek bizlerin elindedir.”
Katılımcılara Defne Belediyesi tarafından ipek şal ile Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından karanfil armağan edildiği Cumhuriyet ve Kadın paneli yoğun ilgi ve katılım ile sona erdi.