Evlilik, iki kişinin aile kurmak üzere kanunların uygun gördüğü şekilde, ruhen ve bedenen bir ömür boyu sürecek şekilde bir araya gelmesidir. Mutlu ve sorunsuz evlilik, bu kuruma adımını atmış çiftler için en önemli tercihtir. Ancak ister evlilik olsun ister beraberlik, başarılı bir ilişki göründüğü kadar kolay değildir. Her evlilikte ve ilişkide sorunlar olur. Sorunsuz ilişki olmaz! Kadın- erkek ilişkisi karmaşık bir yapıya ve hassas dengelere dayalıdır.
Aslında insan doğuştan yarım ve yalnızdır. Evlilik ise kayıp olan yarısını bulma arayışıdır. Diğer bir deyişle evlilik, bütünleşmek ve bütünlenmektir. Evlilik, diyalogda çiftleşmektir. Bu kurumun amacı bütünleşme arzusudur. Evlilik kurumu, kişilerin kendini güvende hissetmek amacıyla oluşturduğu bir olgudur.
Bir insanı iki olgu rahatsız eder. Biri kendi iç sesidir. Diğeriyse başkalarının onun hakkında söyledikleridir. Evliliklerde kişiler eşleri hakkında iç seslerine ve eşlerinin kendilerine sarf ettiği sözlere ve yaptıklarına kafalarını çok takarlar. Bununla birlikte hem kendilerini hem de eşlerini suçlamaya başlarlar.
Bir insanı mutlu eden de iki olgu vardır: Anlatmak ve anlaşılabilmek. Eğer evlilikte çatışma başlamışsa karı-koca ne dertlerini birbirlerine anlatabilirler ne de anlaşıldıklarını düşünebilirler. Bu nedenle kendilerini güvende hissetmezler. Demek ki iç seslere kulak vermek ya da düşüncelerinizi hapsetmek yerine anlatabilmek ve doğru bir şekilde anlaşabilmek çok önemlidir.
Bir evliliğin yolunda gitmemesinin en önemli nedenleri, birbirini suçlayıcı tavır alma, küçümseme, saygısızlık, sürekli kendini savunma, iletişimsizlik ve saldırganlıktır. O yüzden çiftler, sevgiliyken yaptıklarını evlilikte de tekrarlamalıdır. Çiftler he nedense evlenince, toplumun onlara yüklediği roller doğrultusunda evlilik sürecine sevgililiği birbirlerine yakıştıramazlar. Böylece kısa süre önce sevgiliyken yaşadıkları güzel paylaşımları evliliklerine taşıyamazlar. Hatta flörtü evliliğin doğal süreci olarak görmeme eğilimi hâkim olur.
Oysaki insanları değiştiren evlilik değil, evliliğe bakış şekilleridir. Evlilikle birlikte sevgiliyken yaptıkları davranımlardan uzak duran çiftler, zaman içerisinde hayatın onlara sunduğu monotonluğu yaşar ve sevgilerini, paylaşımlarını sorgulamaya başlarlar. Hâlbuki sevgiliyken yapılan küçük paylaşımların devam etmesi ilişkiyi ateşler. Kişilerin kendilerini daha iyi hissetmesi ve tutkularının devam ettiğini görmek kişileri birbirine bağlar. Eski tutku ve sevgilerinin devam ettiğini görmek ayrıca yeni paylaşımların artmasına da neden olur. Kıskançlıklar ise, hep bir arada olma, ilginin çocuklara kayması, maddi sorunlar, evlilik sorunlarının ağır gelmesi ve gerçekçi olmayan beklentiler çiftin birbirine olan ilgisini azaltır. Evlilik bir imzadan ibaret değildir. Yeni bir aile kurmak ve yeni bir hayat tarzı oluşturmaktır.
Evlilik, uzaktan bakıldığında anlaşılmayan, içeriden bakıldığında anlatılamayan bir durum olsa da evliliğin ne olduğunu bilmek, detaylarını keşfetmek, sırlarını çözmek; evlenecek olan çiftler için yol gösterici, evliler içinse cevapsız kalmış soruların aydınlatılması bakımından bir fırsattır.
Aşk bir görme kusuru, evlilik de onun tedavisidir. Aşk güvenli bir alan değildir ama evlilik güvenli bir alandır. Evlilik mevsimler gibidir; yazı da, kışı da, baharı da, sonbaharı da olacaktır. Önemli olan çiftlerin bunun farkında olup hazırlıklı olmasıdır. Eşler, ayrılma ve boşanma kelimelerini ağızlarına sakız yapmamasıdır. En ufak sorunda cinsellik cezalandırılmamalıdır. Yatak ayrılmamalı, ilişkiyle ilgili sorunlar başkalarıyla konuşulmamalıdır. Özellikle de aileleriyle paylaşılmamalıdır. Ortak etkinlikler arttırılmaya çalışılmalıdır. Ama eşlerin bireysel zamanları da olmalıdır. Çocuk için ortak karar alınmalıdır.
EVLENMELER AZALIYOR, BOŞANMALAR ARTIYOR!
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), 2017 yılı evlenme ve boşanma istatistiklerine göre; geçen yıl evlenen çiftlerin sayısı önceki yıla göre yüzde 4,2 azalarak, 569 bin 459’a gerilemiştir. Evlenme hızı binde 7,09 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu dönemde, boşanma sayısı bir önceki yıla göre yüzde 1,8 artarak, 128 bin 411’e yükselmiştir. Boşanma hızı binde 1,6 olmuştur.
Evli bireylerin, evli olmayanlara göre daha mutlu olduğu görülmüştür. Evli bireylerin 2017 yılında yüzde 60,6’sı mutluyken, evli olmayanlarda bu oran yüzde 52,4’tür. Mutluluk düzeyi cinsiyetlere göre incelendiğinde; evli kadınların yüzde 34,8’inin, evli erkeklerin ise yüzde 44,3’ünün mutsuz olduğu görülmüştür.
Son yıllarda, Türkiye’de boşanmalar hızla artıyor! Elbette boşanmanın sebepleri çok çeşitlidir. Denizde kum, boşanmada sebep çoktur. Ancak boşanmaların en büyük sebebi şiddetli geçimsizlik ve mutsuzluktur. Ayrıca evlilikte eşler, diyalogda çiftleşemiyorlar.
Bu haftaki yazımı, beyaz atlı prensini bekleyen, mal-mülk, yat-kat, araba, altın, inci, zengin adam ve şatafat peşinde koşan hayalperest genç kızlar için, güzel bir fıkra ile noktalamak istiyorum. Şöyle ki; Bir gün öğretmen Osman’a sorar: “Söyle bakalım Osman büyüyünce ne olmak istiyorsun? Osman der ki; “Öğretmenim çok zengin adam olmak isterim. Kendime ve avradıma ayrı ayrı araba almak isterim. Yat ve kat almak isterim. Avradım altın ve incilerle bozuk para gibi oynasın isterim”
Öğretmen, “Aferin Osman, otur” der. Öğretmen döner Neriman’a sorar: “Neriman sen büyüyünce ne olmak istersin?”Neriman anında cevap verir: “Öğretmenim Osman’ın avradı olmak isterim!”
Eh işte! Zamane kızları böyledir. Oysaki evlilik, iki kişilik bir yolculuktur; denge ister, emek ister, paylaşmak ister. Yollar hep düz olmaz; Virajlarda dikkat, yokuşlarda kuvvet, inişlerde sabır ister. Sevmeden evlenmek; abdest almadan namaz kılmak gibidir!