Erkeklerde, hayallerin yerini anılar almaya başlamışsa, yaşlılık başlamış demektir. Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir; çıktıkça yorgunluğun artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler.
Yaş da sevgi gibidir; saklanamaz! Yaşlılığın en belirgin alameti, şimdiki zaman pahasına geçmiş zamanı övmesidir.
Aslında yaşamak; sevilmeyi hak eden birilerine yaşamını harcamaktır! Mesela: Ben yaşam mücadelesini kimseye ihtiyaç duymadan ve el âleme minnet etmeden tek başına veren, 66 yaşında korkusuz bir erkeğim, yani ‘yaşlı ergen’im. Hedefleri küçülmüş ve isteklerini sınırlı tutabilen bir ergen olarak her istediğim şeye sahibim; evim, arabam, çocuklarım, torunlarım, işim, aşım, çalışanlarım var. Artık okula veya işe gitmek zorunda değilim.
Her ay düzenli olarak emekli aylığımı alıyorum. Üstelik serbest meslek kazancım da var! Ayrıca kendi düzenim var! Sokağa çıkma yasağım yok. Ehliyetim ve kendi arabam, istediğim yerlere girebilmek için kimlik kartım ve harcamalarım için limitli de olsa banka kartım var.
Birlikte takıldığım kişiler de ‘yaşlı ergen’ sınıfında oldukları için uzun yaşam onları da kutsamış, vurdumduymazlıkları artmış. Ayrıca saçlarım beyazlaşmış hatta seyrelmiş ama en azından sivilcelerim yok artık. Hatalarım ise ‘yaşlıdır, çok görmeyin’ faslından hoşgörü sınırları içinde kalıyor.
Kısacası ‘yaşlı ergen’ sınıfında hayat çok güzel! Canımın istediği yerlere gidebiliyorum. İstediğim restoran, bar, müzikhol ya da diskoda eğlenebiliyorum. Sazlı sözlü eğlence yerlerini daha çok seviyorum. Yaşlı ergenlik krizinde değilim; genç bir partnerim yok. Birlikte takıldığım kadınlar hamile kalmaktan korkmuyorlar.
Eğer sizler de ‘yaşlı ergen’ iseniz, şimdi kendinizi özgür ve çok daha bilgili hissedeceksiniz. Yaşlı insanların beyinleri çok daha yavaş işliyor, çünkü onlar çok şey biliyorlar. İnsanlar yaşlandıkça hafızaları kaybolmuyor; sadece beyinlerinde çok fazla bilgi bulunduğu için istenilen gerçekleri arayıp çıkarmak zaman alıyor, hatta bazen bulamıyorlar bile. Bilim insanları bunun aynı zamanda iç kulağa da baskı yapması nedeniyle işitme duygusunun da etkilendiğine inanmaktadır.
Ayrıca, bu gruptaki insanlar sıkça bir şey almak için öbür odaya gidip, odanın ortasında ne almaya geldiklerini düşünürler. Bu bir hafıza sorunu değildir. Bu yalnızca yaşlıların daha fazla egzersiz yapmalarının doğal yoludur. Yavaş yürümek, bazı durumlarda duyarsız kalıyor gözükmek, bazen keçi gibi inançtı olmak ta yaşlı ergenlerin yaşamlarındaki doğal bir süreçtir.
İŞTE BÖYLE…
Yeri gelmişken, sizleri uyarmakta fayda var: Kendinize çok dikkat edin ve incinmelerden sakının. Çünkü eski modellerin yedek parçalarını stokta bulundurmuyorlar! Pek çoğumuz 1950’lerde ya da 1960’larda imal edildiğimiz için ‘garanti’ süremiz çoktan bitti ve son kullanma tarihimiz de oldukça yakın.
Dikkat etmek, tamir etmekten daha iyidir!
Unutmayın: Bizler artık sayılı üretimlerdeniz.
Üretim yılımız ne olursa olsun, hayat bir bisiklete binmek gibidir. Dengenizi korumak için hareket etmeye devam etmeliyiz.
Aslında hayat bir öyküye benzer. Önemli olan yeni eserin uzun olması değil, iyi olmasıdır!
Herkes farklı bir şekilde tükeniyor hayatta; kimi doğru insanı beklerken, kimi yanlış insana katlanırken. Ve herkes bir şeylerin bedelini ödüyor. Bazen seçimlerinin, bazen seçmediklerinin…
Aslında yaşlılık, bütün hastalıkların limanıdır. Bu limanda ölmek de var!
Korkmaya gerek yok! Ne yaşamak nefes almaktır ne de ölmek nefessiz kalmaktır. Yaşamak; sevilmeyi hak eden bir sevgiliye yaşamını harcamaktır!
Sevgilisi olanlara sesleniyorum: Bizim de vardı sizin gibi, sizinkiler de gidecek bizimkiler gibi.
Sonsöz: Hayat aynı bir taksiye binmek gibidir; doğduğunda binersin, öldüğünde inersin!..