CNN Türk’te Hakan Çelik’in konuğu olan Bakan Soylu belediyelere atanan kayyumlarla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Süleyman Soylu, İstanbul ve Ankara’ya kayyum atanmasının söz konusu olmadığını belirtti.
İstanbul ve Ankara’ya kayyum tartışmalarıyla “yaygara” koparıldığını öne süren Bakan Soylu, “Sulandırılmaya çalışılan bir durumdur” dedi.
“İstanbul haziran ayında karar verdi. Bu belediye başkanı seçilme kararıdır” diyen Bakan Soylu, şunları söyledi:
“Bu karar hem demokratik hem de hukuki bir karardır. Belediye ülke yönetmek için seçilmez. Bir belediye büyük büyük laflar söylemek için seçilmez. Belediyeler önemli işlerdir. Büyük Türkiye politikaları hedefleriniz olabilir hevesli olabilirsiniz, bunlar oabilir. Ama önce işinizi yapacaksınız.
Biz burada, bu belediyelerin yani Diyarbakır, Mardin ve Van bunların alınmasının törerle irtibatlarından dolayı olduğu, bunların niçin aldındığını ifade ettim.”
Ekrem İmamoğlu’nun “16 milyonun selamını getirdim 16 milyonun gücü arkanızda” sözlerini hatırlatan Bakan Soylu “Ben de İstanbul seçmeniyim burada doğdum. Benim selamımım yok. En azından kendimle sorumluyum. Hanıma da sordum sabah onun da selamı yok. Bu konular belediye başkanının yapması gerekenin üstünde işlerdir.”
İSTANBUL’A KAYYIM ATANACAK MI?
“İstanbul ve Ankara için kayyım söz konusu değildir. Terörle ilişkiniz varsa devlet boş durmaz. ”
PEJMÜRDE TARTIŞMALARI
“Eğer siz kendi işinizin dışında, dönüp bir takım meselelere girerseniz elbetteki biz üzerimizdeki sorumlulukları yerine getiririz demektir.”
“CHP’Lİ KARDEŞLERİME SESLENİYORUM”
Bakan Soylu, İstanbul ve Ankara’ya kayyum atanacağı yönündeki tartışma öncesinde ise şunları söyledi:
“Bu işin doğrusu geçici görevlendirilen belediye başkanları. Kayyım başkan değil burada geçici olarak vekil atanması söz konusu. Yasalarda bu kanun net bir şekilde belirtilmiştir. Teröre bulaşan belediye başkanlarına yapılan işlemlerin hepsi anayasaya uygun. Önceki davalarda 237 yıl 237 ay hapis cezası verildi. Bir kişinin seçilmiş olması istediğini yapabilme özgürlüğünü getirmez. Bir belediye başkanı teröre bulaştığında, yolsuzluk yaptığında seçildikleri için işlem yapmayalım mı? Görevden alınan başkanlarla ilgili mahkemeler sürüyor, cezalar artabilir.
Görevden alınan Diyarbakır belediye başkanı; terörist cenazesine gideceksin, teröristin ismini caddene vereceksin. Teröristlere ilaç sağlayacaksın, onları tedavi edeceksin. Personel kimlik kartlarından ay yıldızlı bayrağı gelir gelmez çıkartacaksın. CHP’li kardeşlerime sesleniyorum; bunu hazmedebiliyor musunuz. Ben hazmedemiyorum. Bunlar olduğunda gereken yapılır. Görevden alınan Diyarbakır belediye başkanının 8 tane soruşturması var. Şüpheler kuvvetli olmasa bu adımlar atılmazdı.
Kayyımlar atandıktan sonra bu bölgelerde yapılan çalışmaları görüyoruz. Tunceli’de tekstilde çalışacak adam bulunamıyor. Ağrı’da binlerce kadın için iş istihdamı sağlandı. Biz çocuklarımızı korumak zorundayız.
Eş başkanları seçen Kandil’dir. Bakın bunu burada ilk kez söylüyorum. Türkiye bu rakamı ilk kez duyacak. Bunlar 2015 yılında 15 yaşından küçük 521 tane çocuğu terörist olarak dağa götürdü. Çocuklarımızı teröristlerin eline bırakmayız.
– Kayyım tartışması nasıl biter?
Neden suç işlemiş ya da suça meyilli birini aday olarak gösteriyorlar. Biz geçen dönemde sadece PKK’dan belediye başkanlarını görevden almadık, 7 belediye başkanı da FETÖ’den dolayı görevden alındı.”
İMAMOĞLU’NDAN SOYLU’YA YANIT
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisinin kayyum atanan HDP’li belediye başkanlarına yaptığı ziyaret etmesine yönelik eleştirilerini yanıtladı. İmamoğlu, “Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak seçime girmesinde sorun yoktur denilen ve seçilen kişiyi ziyaret ettim” dedi.
Kemerburgaz Kent Ormanı’nda incelemelerde bulunan İmamoğlu daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’nun burada yaptığı açıklamalardan satır başları şöyle:
“Tasarrufu, israfı tespit etmek ve insanlara bunu göstermek, aslında ders çıkartmakla ilgili. Bunun siyasi bir tarafı olmaksızın öyle bir kamu bilincine ihtiyacımız var ki, bunu partisi yok. Kim yapıyorsa, kendini düzeltsin. O bakımdan biz, yapacağımızı yaptık. Şimdi onları iade edeceğiz. İstanbul’umuzu, yıllık 50 milyon liralık bir yükten kurtaracağız. Düşünsenize, o parayla şu parkı, topluma açabiliyorsunuz. Çok hesap yapmadan söylüyorum. Zaten bir nimet var burada. Düzenleme, koruma amaçlı açabiliyorsunuz. Aslında her tasarruf kaleminin, israfı engellemenin İstanbulluya kazandıracağı muazaam şeyler var. Yaptığımız şey bu. Elbette, sorgulanacak ve soruşturulacak bir şey varsa, onu devam ettireceğiz, o ayrı. Ama şu an itibariyle o gündemi kafamızdan sildik. Yaptık, geri vereceğiz. İstanbulluya 50 milyon lirayı kazandıracağız. Bunu, üzülerek yapıyoruz, keyif alarak değil. 5 yılla çarptığınızda, 250 milyon lirası heba olmuşsa İstanbul’un, neler kazandırabilirdik bu kente. Benin anlatmak istediğim bu manzara. Bir kıyas yapalım. O israf olmasaydı, burası gibi neler olurdu? Bugün arkadaşlarım teknik detayları o alandan verecekler. Biz yine işimize bakıyoruz. İstanbul’a neler kazandırabiliriz? Yine israfı engelleyeceğimiz hangi kalemler var? Tasarruf yapıp, böyle alanları kazandıracağımız neler var, ona bakıyoruz.”
“DEVLET ADAMLIĞI, ÇOK DÜŞÜNÜP AZ KONUŞMAYI GEREKTİRİR”
İmamoğlu’na sorulan sorular ile İBB Başkanı’nın yanıtları şöyle oldu:
Birkaç gündür gündem olmuştu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, programda açıklayacağını söylemişti. Kayyımın söz konusu olmadığını, böyle bir şeyin de mümkün olmadığını olmayacağını söyledi. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
– Ben, zaten bir tanım yapmıştım. Polemik olduğunu ifade etmiştim. Tabi üzüldüğüm taraf, devlet adamlığı diye bir tanımımız vardı. Devlet adamlığı, gerçekten çok düşünüp az konuşmayı gerektiren bir pozisyon. Çünkü sizi, milyonlarca insan dinliyor. Hatta dünya dinliyor. Dünya dinleyince, ülkemiz adına yorum yapıyor. Dolayısıyla ülke içerisinde söylenen her cümle, aslında bizi ilgilendiriyor. İyi ya da kötü. Siyaset alanı bu anlamda büyük bir düzelmeye muhtaç. Herkesin dikkatli konuşmaya, oturduğu yerden koltuğunu kullanarak, kirletmeden süreç yönetmeye ihtiyacı var. O bakımdan başta da dediğim gibi, önemsememiştim. ‘Polemik yapılıyor’ demiştim ve ben de polemikten beslenmediğimi ifade etmiştim. Hala o noktadayım. İcraat içinde koşalım istiyorum. Bugün burada ortaya koyduğumuz alanın bir an önce açılması benim önceliğim. İstanbullu, bunu benden bekliyor. Ben de onun farkındayım. Ama bazen ister istemez, ufak tefek reflekslerimiz oluyor. Onları da en minimumda tutmaya çalışıyoruz. Söylenen sözler üzücüydü. Hala içinde söylenen üzücü sözler var. Bir insanı yargılamadan, sorgulamadan, onu bir sıfatla suçlamak ya da tanımlamak bu ülkenin geleceği hakine gelmemeli. O zaman niçin yargı var? Niçin hukuk var? Adalet beklentisi çok büyük toplumda bunu karşılamak için hepimiz dikkat etmeliyiz.
“GİTTİKLERİ YERLERDE ATATÜRK PORTRESİ HEDİYE ETSİNLER”
Diyarbakır ziyaretiniz yine gündemden düşmedi. Özellikle Atatürk portresi hediye etmeniz gündemden düşmedi. Sayın Soylu “CHP’lilerin hiç mi vicdanı sızlamadı” diyerek yorum yaptı bu hediyenize.
– Bu polemik çok acı. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin (T.C.) bir belediye binasına gittim ben. T.C. hukukunun, adalet sisteminin, ‘T.C. vatandaşı olarak seçime girmesinde hiçbir sorun yoktur’ dediği ve seçilen kişileri ziyaret ettim. Ben, T.C. sınırlarında, hangi metrekaresinde kim yaşıyorsa, Atatürk posteri de hediye ederim Türk bayrağı da hediye ederim. Milli duygularımı işaret eden her şeyi hediye ederim. Hediye edemeyen utansın. Siyaset mecrası olarak, gidip orada farklı dil kullanıp, oy isteyenler utansın. Benim öyle bir dilim yok ki. Ben, burada nasıl konuşuyorsam, Diyarbakır’da da aynı konuşuyorum. Çünkü herkes benim vatandaşım. 82 milyon insan, benim yurdunu seven vatandaşım. Devlet büyükleri, devletinde yaşayan milletine öyle bakmazsa hiçbir sorunu çözemezsin. Biz, Türkiye’deki hukuka uygun her kurumun, demokrasinin her parametresinde bulunan siyasi partilerin, kuruluşların güçlenmesini sağlamalıyız ki, terör örgütleri bu ülkede hakim olmasın. Onları dışlayıp, küçültmeliyiz. O bakımdan benim yaptığım, tümüyle hukuka uygundur. Tümüyle bu memleketin milli duygularını, her noktasına yaymaya yönelik bir eylemdir. Bunu, yarın ülkenin her yerinde, Hakkari’de, Edirne’de de Kars’da da Van’da da yaparım, Trabzon’da da yaparım. Benim milli duygularımı temsil eden unsurları hediye etmeyeceğim de ne hediye edeceğim. Kendilerine de tavsiye ederim. Gittiği yerlerde Atatürk posterini hediye etsinler.
İBB İÇİN NE DEMİŞTİ
Soylu, geçen gün yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Belediye şov yeri değil, israf söz konusuysa bakanlığa söylenir. Yenikapı’da sergilenen araçlarla ilgili kamu zararı varsa araştırırız. Bu kamu zararı oluşabilecek şekilde sergilenmiştir. Araçlar hizmetten çekilmiştir.
Benim söylememden ziyade İstanbul’dan Diyarbakır’a gidip PKK’lıları kucaklayanlara, bölücüleri kucaklayanlara sormak lazım. Biz bugüne kadar söyleyeceğimizi söyledik. Esas İstanbul seçmeninin kendi ve vermiş olduğu reyi bölücüleri meşruiyete taşımak için kullananlara sormak lazım. Esas itibarıyla kendi üzerine düşen yükümlülükleri değil, Türkiye’nin yıllarca canını acıtan, Türkiye’yi ekonomik, sosyal ve birlik ve beraberlik konusunda sıkıntıya düşürmeye çalışan terör örgütüne oradaki çocuklara, annelere göstermediği şefkati göstermeye çalışanlara sormak lazım. Esas itibarıyla başka meselelerde Türkiye’yi ayağa kaldıran, hepimizi gayri medenilikle suçlayan, bizi insan dışılıkla suçlayan, en ufak bir meselede elindeki bütün kötü tozları bizim üzerime atmaya çalışanlara sormak lazım bu kadar açık ve net.
Kaynak;Odatv