#Kadıncinayetleriniacilönle
İskenderun Kadın Platformu İskenderun Belediyesi sosyal tesisi önünde “ses cıkarma “eylemi gerçekleştirerek #KadınCinayetleriniACİLÖNLE kampanyasını başlattılar.
Burada Bir basın açıklaması yapan Dönem Sözcüsü Feyruz Gör;
”Ne kadar çok öldürülüyoruz! Öldürülenlerin sayısı her geçen gün katliam boyutunda artış gösteriyor. Dayanışmak ve birbirimize sahip çıkmak adına İskenderun Kadın Platformu olarak bugün burda, Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu’nun Türkiye’nin il il, ilçe ilçe, sokak sokak örgütlediği #Kadın Cinayetlerini ACİLÖNLE kampanyasını başlattıyoruz. Çünkü bir kişi daha eksilmeye tahammülümüz yok!, birlikte daha güçlü ses çıkarmaya devam etmek umuduyla:”dedi
Gör Açıklamasının devamında şu görüşlere yer verdi:“Tam da bunu söylemek için çağrı yapıldığı sırada Nadira Kadirova Ankara’da AKP’li milletvekili Şirin Ünal’ın evinde ölü bulundu. Vekilin silahı ile intihar ettiğini okuduk haberlerde. Adli tıp raporu bir günde çıktı ve cenaze hemen Özbekistan’a gönderildi. Ailesi ve arkadaşları Kadirova’nın patronunun cinsel tacizine maruz kaldığını belirttiler, ama Emniyet’te dinleyen olmadı. Yetmedi 19 yaşındaki Melike Demirci kocası tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Daha dün Ceren Damar’ın katili “iyi hal indirimi alırım” düşüncesiyle hocasının kendisiyle ilişki istediği iftirasını attı, çünkü bunun mahkemelerde işe yaradığını biliyordu. Nitekim aynı gün İzmir’de bir mahkeme boşanmaya çalıştığı kocası tarafından bıçaklanan ve “beni öldürmek için yaptı” diyen bir kadına, “Seni öldürmek istediyse bıçak neden derine girmedi?” diye sormaya cüret etti. Sonra da adamı tahliye etti.
Nasıl ki kadın cinayetleri bugün veya dün başlamadıysa, kadınların şiddete isyanı da yeni değil. Tarihimiz, kadınların şiddetten uzak hayatlar kurabilmek, kendi ayakları üzerinde durabilmek, bunu yaparken birbirleriyle dayanışmak için verdikleri mücadelenin tarihi. Bu mücadeleyi bugün, bu ülkede, verirken başvuracak mekanizma bulamıyor, karakollarda ilgisizlikle karşılaşıyor, sığınaklarda şiddet uygulayan kocalarla barıştırılmaya çalışılıyor, “boşanmayın” sözleri duyuyoruz. Öyle ki, pek çoğumuz, sosyal medyada sesini duyurmazsa, aldığı ölüm tehditleri, maruz kaldığı sürekli şiddet yetkililer tarafından dikkate alınmaz halde. Kadınların öldürülmeden önce sesini duymak, cinayete varmadan erkek şiddetine engel olmak ise mümkün! Yeter ki buna dair bir toplumsal ve siyasi irade, buna yönelik politikalar olsun. Bugüne kadar hiçbir kazanımımız bize altın tepsiyle sunulmadı; hepsinin ardında on yılların kadın mücadelesi var. Kazanımlarımızın güvencesi de yine biziz, biliyoruz. Şiddet uygulayan erkekleri koruyup kollayan zihniyetin değişmesi yine hep birlikte ses çıkarırsak; hayatlarımıza sahip çıkarsak mümkün. Hepimizin yapabileceği bir şeyler var!
ne yazık ki her yıl öldürülen binlerce kadın ve bu kadınlara yaşatılanlar asla istisnai değil. Bazılarının ismi tanıdık, bazılarının değil; yaşları, nerede yaşadıkları, çalışıp çalışmadıkları, ne iş yaptıkları, anadilleri, hayat tarzları, cinsiyet kimlikleri değişiyor. Ama ismi tanıdık gelen ya da gelmeyen kadınların hikâyeleri birbirine son derece benziyor ve hepsinin en büyük ortak noktası erkeklerin öldürmeyi kendinde hak görmesi ve cinayetlerin “geliyorum” demesi, yani pek çok aşamada önlenebilecek olmaları.
Kampanya boyunca farklı şekillerde bu cinayetlerin ve cinayete varana dek erkek şiddetinin nasıl önlenebileceğini anlatmaya çalışacağız. İddia ediyoruz: İstanbul Sözleşmesi ve 6284 etkin bir şekilde uygulanırsa, yeterli sığınak, kadın danışma/dayanışma merkezi ve tecavüz kriz merkezi açılırsa, toplumsal cinsiyet eşitliği tanınır ve politika metinlerinden çıkarmaktan vazgeçilirse, kadınların ekonomik hakları güvence altına alınır ve sosyal politikalar aileye bağlı olmayan çıkarılırsa, toplumda da şiddeti “karı-koca arasına karışılmaz” diyerek yok saymak yerine müdahale etme yaklaşımı yaygınlık kazanırsa kadın cinayetleri önlenir.
Bu yüzden buradan yerel ve merkezi politikaları belirleyenlere ve uygulayanlara, emniyet müdürlüklerine, savcılara, hâkimlere, görevi korumak olan polislere, adli tıp çalışanlarına, kadınları şiddet dolu evliliklerin içine ‘geri gönderen’ ailelere, bunu duyan akrabalara, yan komşulara, sokaktan geçenlere, yani herkese sesleniyoruz: Kadın cinayetlerini acilen önleyin!
Ve bunun mümkün olması için de çareyi kadın dayanışmasında buluşuyoruz
Kadın ölümleri politiktir.Erkek egemen sistem savaş çığırtkanlığıyla biz kadınlara ölümleri sistematik bir kıyım için düğmeye bastı.bizler biliyoruz ki savaş en başta biz kadınları ve çocukları vuracak.savaş bize daha fazla tecavüz,daha fazla ölüm, daha fazla yoksulluk dışında bir şey getirmeyecektir.savaşa karşı yaşamı savunuyoruz.savaşa hayır barış hemen şimdi. Kadınlar savaş istemiyor.