CHP Defne Kadın Kolları Başkanı Nurten Akpınar, Covid-19 günlerinde insanların birbirinden koptuğunu ve artık kendilerini ifade edemediğini birbirlerine sığınamadıklarını ve destek olamadıklarını söyledi.
Akpınar, gazetecilere yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
“Dört duvar arasına sıkıştırılmış hayatlar ne yazıktır ki huzurdan mutluluktan çok uzaktalar. Aile içi şiddet, cinsel şiddet, fiziksel şiddet, psikolojik şiddet ve şiddetin her hali ruhumuzda – vücudumuzda şekil buldu. Hükümetin açıkladığı, güvenilirliğini sorguladığımız TÜİK verileri; Son bir sene içerisinde evlilik oranı azalırken, boşanma oranlarının arttığını, geçen sene öldürülen 474 kadından 114’ü boşanmak veya ayrılmak gibi kendi hayatlarına dair karar almak isterken öldürüldüklerini açıkladı.”
Şiddet şiddeti doğurmaya devam ediyor. Günü geliyor kendi doğurduğumuz çocuğumuz can alıyor. Günü geliyor mutluluk hayalleriyle hayatımızı birleştirdiğimiz insan canımızı alıyor.
Katlederlerken aile diyorlar, din diyorlar, töre diyorlar, namus diyorlar en önemlisi de “Seviyorum” diyorlar. Sevgiyi bile yaşamayı bilmeyenler bizi an an öldürüyorlar.
Ölüm kadınlarına hep en yakınlarından geldi. Kadını her defasında hapseden, itaat ettiren, sömüren, süründüren zihniyet katillerini de üretti. Adalet sistemiyle güçlendirdi, Emniyetsizliğiyle sırtını sıvazladı, büyüttükçe büyüttü. İstanbul Sözleşmesi olarak bildiğimiz Avrupa Konseyi İnsan Hakları sözleşmesi 121. toplantısında İstanbul’da imzaya açılmış ve ilk imzacı ülkelerden biri olmuş olmamıza rağmen ne yazık ki uygulanmamaktadır. Bu sözleşme imzacı olan devletleri hukuki olarak bağlamasına rağmen hepimizin gördüğü bildiği şekilde pratikte uygulanmamaktadır. Tacizin, tecavüzün, şiddetin her türlüsüne karşı önlem almak ve önlemek hükümetlerin asli görevidir. Her yönüyle sömürülen kadınlar insanca yaşamaktan çok uzaklaştılar. Eşit, özgür, demokratik ve adil yaşam hepimizin hakkı.
Pandemiyle mücadele edilen 2020 yılı, kadınlar açısından çok daha zor bir yıl oldu. En az 297 kadın erkekler tarafından katledildi, 161 kadın da şüpheli şekilde hayatlarını kaybetti. Bu ölümlerin azımsanmayacak çoğunluğu ateşli silahlar tarafından, evlerinde ve sokak ortasında hepimizin gözü önünde öldürüldü.
Kadınların ve çocukların hayatlarını tek tipleştirmeye çalışan bu zihniyetle, ilk önce biz kadınlar hesaplaşacağız. Asla ödün vermememiz gereken haklarımız var! Hergün yaşam çığlığını büyüten ve örgütlü gücüyle yeniden ayağa kalkan kadın mücadelesi var.”
Akpınar, gazetecilere yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
“Dört duvar arasına sıkıştırılmış hayatlar ne yazıktır ki huzurdan mutluluktan çok uzaktalar. Aile içi şiddet, cinsel şiddet, fiziksel şiddet, psikolojik şiddet ve şiddetin her hali ruhumuzda – vücudumuzda şekil buldu. Hükümetin açıkladığı, güvenilirliğini sorguladığımız TÜİK verileri; Son bir sene içerisinde evlilik oranı azalırken, boşanma oranlarının arttığını, geçen sene öldürülen 474 kadından 114’ü boşanmak veya ayrılmak gibi kendi hayatlarına dair karar almak isterken öldürüldüklerini açıkladı.”
Şiddet şiddeti doğurmaya devam ediyor. Günü geliyor kendi doğurduğumuz çocuğumuz can alıyor. Günü geliyor mutluluk hayalleriyle hayatımızı birleştirdiğimiz insan canımızı alıyor.
Katlederlerken aile diyorlar, din diyorlar, töre diyorlar, namus diyorlar en önemlisi de “Seviyorum” diyorlar. Sevgiyi bile yaşamayı bilmeyenler bizi an an öldürüyorlar.
Ölüm kadınlarına hep en yakınlarından geldi. Kadını her defasında hapseden, itaat ettiren, sömüren, süründüren zihniyet katillerini de üretti. Adalet sistemiyle güçlendirdi, Emniyetsizliğiyle sırtını sıvazladı, büyüttükçe büyüttü. İstanbul Sözleşmesi olarak bildiğimiz Avrupa Konseyi İnsan Hakları sözleşmesi 121. toplantısında İstanbul’da imzaya açılmış ve ilk imzacı ülkelerden biri olmuş olmamıza rağmen ne yazık ki uygulanmamaktadır. Bu sözleşme imzacı olan devletleri hukuki olarak bağlamasına rağmen hepimizin gördüğü bildiği şekilde pratikte uygulanmamaktadır. Tacizin, tecavüzün, şiddetin her türlüsüne karşı önlem almak ve önlemek hükümetlerin asli görevidir. Her yönüyle sömürülen kadınlar insanca yaşamaktan çok uzaklaştılar. Eşit, özgür, demokratik ve adil yaşam hepimizin hakkı.
Pandemiyle mücadele edilen 2020 yılı, kadınlar açısından çok daha zor bir yıl oldu. En az 297 kadın erkekler tarafından katledildi, 161 kadın da şüpheli şekilde hayatlarını kaybetti. Bu ölümlerin azımsanmayacak çoğunluğu ateşli silahlar tarafından, evlerinde ve sokak ortasında hepimizin gözü önünde öldürüldü.
Kadınların ve çocukların hayatlarını tek tipleştirmeye çalışan bu zihniyetle, ilk önce biz kadınlar hesaplaşacağız. Asla ödün vermememiz gereken haklarımız var! Hergün yaşam çığlığını büyüten ve örgütlü gücüyle yeniden ayağa kalkan kadın mücadelesi var.”
