Hatay’ın Antakya ilçesinde 2 Haziran 2013’teki Gezi Parkı odaklı protestolar sırasında biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu Abdullah Cömert yaşamını yitirmiş, olayla ilgili polis memuru Ahmet Kuş hakkında dava açılmıştı.
Güvenlik nedeniyle’ davanın görüldüğü Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Mart 2016’da görülen duruşmada, sanık Kuş’un 13 yıl 4 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti.
Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanık polis memuru Ahmet Kuş’a verdiği 13 yıl 4 ay hapis cezası kararına, sanık ve müşteki avukatları ile Balıkesir Cumhuriyet Savcısı itirazda bulunmuştu. İtirazları inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 21 Mayıs’ta sanık avukatlarının talebini yerinde görerek, Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararın oy birliğiyle bozulmasını kararlaştırmıştı.
Bugün görülen davada da mahkeme heyeti Yargıtay’ın kararına uyarak ‘savunma için’ süre verip davayı 19 Kasım 2018 tarihine erteledi.
Abdullah Cömert’in ailesi mahkeme çıkışı Adliye önünde yaptığı açıklamada “bugün adaletin ayağına kurşun sıkıldı, katillerden ve onları kollayanlardan hesap sorulacak” dediler.
KP’nin Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir İl Başkanı Av. Tacettin Çolak duruşmaya katılırken, partililer de bayrakları ve hazırladıkları pankartlarla adliye önünde duruşmanın sona ermesini bekledi.
“CEZAYI HAFİFLETECEKLER”
Aynı zamanda davanın avukatlarından olan ve başından beri duruşmalara katılan Av. Tacettin Çolak, duruşmanın ardından yaptığı değerlendirmede bozma kararında Gezi’nin ‘şiddet eylemleri’ olarak değerlendirildiğini ve yeniden yargılamayla birlikte katilin ‘kasten adam öldürme’ suçundan değil ‘bilinçli taksirle adam öldürme’ suçundan ceza alacağını, bu yolla verilen cezanın hafifletilmeye çalışıldığını belirtti.
Çolak şu ifadeleri kullandı:
“Bu davada Yargıtay mevcut siyasi iklimin etkisinde ve yönlendirmesiyle bozma kararı vermiştir. Bozma kararında, Gezi Olayları denen şiddet eylemlerini bastırmak için polis gaz atışı yapmıştır denilerek, kasten adam öldürme fiilini bilinçli taksirle öldürmeye “çevirmiştir.
“GEZİ OLAYLARI ŞİDDET EYLEMİ DEĞİLDİR”
Bozma kararının hiçbir hukukî yönü yoktur. Zira Gezi Olayları son derece meşru ve haklı talepler uğruna gündeme gelen demokratik bir tepkidir. Şiddet eylemi değildir. Zira Gezicilerin hiçbiri insan öldürmemiştir. Öldürülen Gezicilerin tamamı, polis tarafından öldürülmüştür.
Bu da, Gezicilerin şiddet eylemcisi olmadıklarını gösterir. Yargıtay sanığı cezasız bırakmak için bu bozma kararını vermiştir. Mahkeme ise eski kararında direnme cesaretini dahi göstermemiştir.
Ülkemizde hukukun getirildiği açmazın resmidir bu karar. 19 Kasım’da da adaletli bir karar çıkmayacaktır.