Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Çocuklarımıza daha küçük yaşlardayken ahiret inancıyla ilgili öğrenmeleri gerekenleri öğretmeliyiz. Ahirete inancı olmayan insandan her türlü kötülük beklenir. Onu engelleyecek ne var ki başka. Bu dünyada yaptığı bir şeyin hesabını ahirette vereceğine inanmayan birisi dünyada hangi kötülüğü yapmaz ki” dedi.
Tabi ki çocuklarımıza herşeyden önce edebi ahlağı terbiye yi ardından da inancımızın gereği olan ve bilinmesi gereken herşeyi öğretmemiz lazım. (Edebi olmayanın dini olmaz. imam cafer essadık as). Ama bunu salık verecek son kişi bu zatı muhterem olsa gerek. Çünkü ağzı ile söylediklerini pratikte gerçekleştirmiyor.
zira bunu diyen zatı muhterem. Allahın evi diye nitelendirilen, yönettiği kuruma bağlı camilerin, siyasi bir partinin büroları gibi kullanılmasını, ve oy devşirmek için içinde söylenen yalanları görmezden gelmesi, veya buna izin vermesi (çünkü engellemeye çalışmıyor) kendisinin ahiret inancının çokluğundanmıymış? İnsan merak ediyor tabi. Türkiyede her ne kadar allahın evi olabilme vasfını taşıyacak çok az sayıda cami olsada bu böyledir. Kuran buyuruyor: Muhakkak ki bütün mescidler, Allah’a ibadet için kurulmuşlardır. O halde Allah ile beraber başka birine ibadet etmeyin; (ancak O’na ibadet edin.) cin 18.ayet. demek’ki mescit te ibadetin dışında bir şey yapmak küfürmüş çünkü allaha ibadet için kurulmuşlardır.
Kuşu ölen bir çocuğun yanına başsağlığı ve taziye için giden bir peygamberin ümmetinin, bir ülkede ki dini lideri! Durumundaki bir zatın. Aynı ülkede yaşanan ve yaşanmakta olan bunca rezilliğin, vurgunun, talanın, çocuk tecavüzlerinin, kadına şiddetin ahiret azabını gerektirecek suçlar olduğunu söylememesi her hutbe de olmazsa olmaz yapmaması da sanırım kendisinin kuvvetli ahiret inancından kaynaklanıyor. Kuran buyuruyor: “Şüphesiz hayasızlığın müminler arasında yaygınlık kazanmasını isteyenler için dünyada da ahirette de oldukça acıklı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nûr, 19). Belkide bu ayeti kerime den haberi yoktur kimbilir?
Keza açlıktan midesinin üstüne taş bağlayan bir peygamberin ümmetinin aynı ülkedeki dini lideri! Durumundaki bu zatın, açlıktan ve işsizlikten intihar edenler varken. milyonluk araçlarla dolaşması ve bulunduğu her sofranın en az 500 açı doyurabilecek masraflarla yapılması ve o sofraya bunları düşünmeden oturması da kuvvetli ahiret inancı ile ilgili olsa gerek. Kuran buyuruyor: Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma. Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür. İsra 26/27. Ayetler. Bu ayeti kerimeler ahiret inancını ilgilendirmiyor mu ne ? yoksa bilirdi o zat….
Kendisi onbinlerce lira maaş alıp bir eli yağda bir eli balda yaşarken, asgari ücreti bile bulamayan ümmetine fakirliklerine şükretmelerini salık vermek te kuvvetli ve sarsılmaz ahiret inancının eseri olsa gerek. Tıpkı soğuktan donmamak için evinin içinde yorgan altında oturanlar varken, kendisinin evinin tuvaletinin bile çok sıcak olduğu gerçeğinde olduğu gibi. Yani kimine şükür kimine gani gani lüks, Allahın adaleti olamayacağına göre, ahiret inancının hangi gereğidir acaba ? kuran buyuruyor: Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.nisa 135….
Durumunuz budur: Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece onların kendisiyle akledebilecek kalpleri ve kendisiyle işitebilecek kulakları oluversin? Çünkü gerçek şu ki, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir. Hac 46. Ayet. Köprüde görüşürüz