Pazartesi, Kasım 25, 2024
No menu items!
Ana SayfaÜlke GündemiAkşener'den Seçim Mesajı

Akşener’den Seçim Mesajı

Partisinin grup toplantısında konuşan Meral Akşener, AKP‘nin Hüda Par ve Yeniden Refah Partisi ile görüşmesine tepki gösterirken Cumhur İttifakı’na ”giderayak, istediğiniz kadar saçmalayın yine de tıpış tıpış gideceksiniz” diye seslendi. Akşener ayrıca; “Bugün, ittifakımız daha güçlü, daha sağlamdır 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacaktır” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Akşener’in açıklamalarının satırbaşları şöyle:

“Bildiğiniz üzere dün, Tıp Bayramı’nı kutladık. Bundan tam, 104 yıl önce; 19 yaşındaki Hikmet Boran’ın ve tıbbiyelilerin, Millî Mücadelemize olan, inançlarını kutladık. Vatanımız için verdikleri, şanlı mücadeleyi kutladık. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’den yükselen, o büyük cesareti kutladık. 14 Mart; Vatan sevgisini, sözle değil; görevlerini en iyi şekilde yaparak gösteren, tıbbiyelilerin bayramıdır. Bu vesileyle; Kendini, vatanına ve milletine adayarak, ülkemizin bağımsızlık ateşini büyüten, Tıbbiyeli Hikmet’in, göğe kaldırdığı bayrağı, bugün devralan, tüm hekimlerimizin, 14 Mart Tıp Bayramı’nı, yürekten kutluyorum. İyi ki varsınız! İyi ki buradasınız!

 

Biz, sağlık ordumuzu ve sağlık mücadelemizi, memleketi yönetmekten aciz kadroların insafına, terk etmeyecek kadar, değerli görüyoruz. Bu kötü günler, elbette geçecek. 15 Mayıs’tan itibaren, mesleğinizi, hak ettiğiniz koşullarda yapacaksınız. Ayaklar altına alınmaya çalışılan itibarınızı yükseltecek, çalışma şartlarınızı, en yüksek seviyeye ulaştıracağız. Önlüğünüzün beyazına, asla ama asla, çamur bulaştırmayacağız. Hiç merak etmeyin. Çok az kaldı.

Sayın Erdoğan; arkandan dönen dümenler karşısında; bu kadar kifayetsiz olma! Adaleti gölgeleyenlere karşısında, bu kadar basiretsiz olma! Mafyalar, simsarlar, uyuşturucu kaçakçıları karşısında; bu kadar aciz olma! Sen bu memleketin Cumhurbaşkanısın. Korkma! Bu cinayetin, asıl sorumluları kim, açıkla. Bu suikastın planlayıcıları kim, açıkla. Sinan Ateş’in esas katilleri kim, açıkla. Eğer ki, bu milletten, gerçekten de helallik almak istiyorsan; bu kanı, yerde bırakma. Bu haksızlığa, boyun eğme! Bu vicdansızlığa, sahip çıkma! Ben, adalet yerini bulana kadar, her konuşmamda, sana bu çağrıyı yapacağım. Her konuşmamda, sözümü tutacağım. Her konuşmamda, sana, Sinan Ateş’i hatırlatacağım. And olsun, şart olsun ki; Sinan Ateş’i unutmayacağız, unutturmayacağız. Çevrilmek istenen dümenleri, kabullenmeyeceğiz. Alçakların, elini kolunu sallayarak gezmesine, izin vermeyeceğiz. Gerçekler ortaya çıkana kadar, bu cinayetin, peşinde olacağız.

Buradan açıkça ilan ediyorum; Bugün, iktidarın başı, zafiyet içinde olabilir. Bugün, düzen, zalimlere hizmet ediyor da olabilir. Bugün, Sinan Başkan’ın canına kıyanların, keyfi yerinde bile olabilir. Ama; bu alçaklıkta, eli olan, kolu olan, rızası olan, kim varsa, asla unutmasın ki; mayıslar bizimdir.

Cumhur İttifakı’na yeni partilerin katılması

AK Parti iktidarı ve bay kriz son dönemde, çok enteresan seçim manevraları yapmaya başladı. Kaybetme korkusuna kapıldıklarından olsa gerek, artık iyice saçmalıyorlar. Panik içerisinde, bir o yana, bir bu yana, savruluyorlar. Ve her savrulmada, ilkesizliklerini, gözler önüne seriyorlar. Hatırlayın; 2019’da da tekrarlanan İstanbul seçimlerinin hemen öncesinde, benzer işlere girişmişlerdi. Seçim kazanmak için bula bula, terörist başına, sekreterlik yapmayı bulmuşlardı. Ama sonra ne oldu? İstanbul’u kaybettiler…

Biliyorsunuz; bekâmızın, sözüm ona, yılmaz savunucusu olan, Cumhur İttifakı’na, yeni üyeler katılıyor…. Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Allah tamamına erdirsin… Bu yeni birliktelikler sonrasında, Sayın Erdoğan ve Genişletilmiş Cumhur İttifakı’nın seçim beyannamesine de artık, bazı yeni başlıkların, dahil olduğunu düşünebiliriz. Mesela; her ne kadar henüz kendisinin adaylığı kesinleşmiş olmasa da; Genişletilmiş Cumhur İttifakı’nın, cumhurbaşkanı adayı Sayın Erdoğan’ın seçim beyannamesinde artık; Türkiye’nin, Şeyh Said isyanları nedeniyle, özür dilemesi, tazminat ödemesi var. Özerklik ve federasyon var. Anayasa’nın, ilk 4 maddesinin, değiştirilebileceği var. Andımızı zaten kaldırmışlardı ama mesela artık ‘Ne mutlu Türküm diyene’ yazılarının silinmesi de var.

Mesela kadınlara ‘fıtratlarına’ göre, yaşama zorunluluğu var. Kadınlara zulüm var. Kadına yönelik şiddetin, önünün açılması var. Mesela; Cumhuriyet değerlerimize saldırı var, çok ulusluluk var, paralel eğitim kurumları var. Ez cümle, bu ülkenin birliğine, bekasına ve istikbaline yönelik, koskoca bir tehdit var. Bu vesileyle, uzunca bir süredir, elinde, vatanseverlik mezurasıyla, ortalıkta gezen arkadaşların, bu son gelişmeler karşısındaki, ibretlik sessizliklerini, tarihe not ediyor; Genişletilmiş Cumhur İttifakı’nın, ezber bozan bu yeni vaatlerini Büyük Türk Milleti’nin takdirine sunuyorum.

Ayrıca buradan; Cumhur İttifakı’nın bileşenlerine de seslenmek istiyorum. Ne diyor büyüklerimiz; ‘Eğreti ata binen, tez inermiş.’ Hiç merak etmeyin. Sizin için de aynısı olacak. Şunun şurasında, sadece 2 ay kaldı. Giderayak, istediğiniz kadar yalpalayın. İstediğiniz kadar saçmalayın. İstediğiniz örgütü, devleti, oluşumu ittifakınıza katın. Korkunun ecele faydası yok. 2 ay sonra, tıpış tıpış gidecek, toptan emekli olacaksınız. Siyasi tarihimiz, defalarca göstermiştir ki; milletin iradesinden, büyük güç yoktur. Söz de, hüküm de milletimizindir. Siz zaten, milletin vicdanında mahkûm oldunuz. 14 Mayıs’ta da milletin kararıyla, mağlup olacaksınız. Artık kaçış yok. O sene, bu sene!

Kahramanmaraş depremi

Hepimizin, içini yakan, deprem felaketinin üzerinden, tam, 37 gün geçti. Bu 37 günde; nice hayatlar söndü. Nice hayaller tükendi. Nice acılar yaşandı. Sesini duyurmaya çalışanların, Derdine, derman arayanların yanında yaralara merhem olmaya gayret eden, nice iyi yürekli insanımız vardı. STK’larımız vardı, belediyelerimiz vardı. Hükümetin başı ve arkadaşları, ortalıkta yoktu ama; tek yürek olmuş, koskoca bir millet vardı. Milletimiz bu 37 gün içerisinde; Dar gününde, yanına kimlerin koştuğunu, gayet açık ve net olarak gördü. Uzattığı eli, kimin tutuğunu gördü. İktidarın anlattığı masalların, nasıl da fos çıktığını gördü. Bay kriz ve arkadaşları,millet vicdanında bir kez daha mahkûm oldu.

Depremin olduğu, ilk günden itibaren, sahada vatandaşlarımızla birlikteydik. Yaşanan acılara, bizzat şahit olduk. Afet Koordinasyon Merkezi’mizin çatısı altında; arama kurtarma ekipleri kurduk, enkazdan insanlarımızı çıkarttık. Bölgedeki ihtiyaçları tespit ettik, yardımlarımızı yönlendirdik. Vatandaşlarımızla birlikte oluşturduğumuz, yardım TIR’larımızı, depremzede kardeşlerimize ulaştırdık. Sahra hastaneleri kurduk. Aşevleri kurduk. İYİ Kentler kurduk. Seyyar tuvaletler, hijyen malzemeleri götürdük. Açıkta kalan insanlarımızı, bölgeden tahliye ettik, konaklama sağladık. Birçok arkadaşımız, hala deprem bölgesinde, çalışmaya devam ediyor. Hâlâ ihtiyaçlar tespit ve temin ediliyor.

Gençlik teşkilatlarımız, depremzede çocuklarımız için, motivasyon etkinlikleri düzenliyor. Nitekim ben de, geçtiğimiz hafta, yeniden deprem bölgesindeydim.Ekrem Başkanımızla, Hatay’da,Mansur Başkanımızla da, Kahramanmaraş’ta belediyelerimiz üzerinden yapılan çalışmaları, yerinde inceledik. Depremzede vatandaşlarımızla konuştuk, dertleştik. Çocuklarımızın yüzünü, biraz olsun güldürebilmek için uğraştık. Bu vesileyle buradan; sadece iki büyükşehrimizin, belediye başkanları olarak değil, müstakbel Cumhurbaşkanı Yardımcılarımız olarak; Sayın Mansur Yavaş’a ve Sayın Ekrem İmamoğlu’na, teşekkür etmek istiyorum. Onlar; sınırlı kaynaklarına rağmen; bir afet organizasyonun, nasıl yapılacağını,tüm Türkiye’ye gösterdiler. Önlerine çıkan tüm engellere rağmen liyakatle çalışmanın, ne demek olduğunu, devlet ciddiyetiyle çalışmanın, ne demek olduğunu, cümle aleme gösterdiler. İşlerini zorlaştırmaya, adeta ant içen bir iktidara rağmen depremin yaralarını sarmak için, var güçleriyle çalıştılar, çalışmaya da devam ediyorlar.

Ayrıca; Ekrem ve Mansur Başkanlarımızın nezdinde, Afet bölgesinde canla başla çalışan, tüm belediye çalışanlarımıza ve gönüllülerimize de, bir kez daha, teşekkür ediyorum. Allah her birinizden razı olsun.

Depremzede vatandaşların sözleri

Geçtiğimiz hafta sonu söyledim, buradan da, bir kez daha, tekrarlamak istiyorum: Devlet, bütün imkânlarını, seferber etmediği sürece; 2023 yılına ait, Kamu Yatırım Programı’nı güncelleyip daha fazla kaynağı bölgeye aktarmadığı sürece; belediyelerin ve STK’ların üzerine, her geçen gün, daha fazla yük bindiren, bu model, sürdürülebilir değildir, olamaz. Nitekim; devlet yönetmekten aciz, AK Parti iktidarının, birçok alanda, yüzüne fener tutulmuş tavşan gibi, ne yapacağını bilememesi; bakanların, kirli sakal bırakmaktan öteye gidememesi; en çok ihtiyacın olduğu zamanda, insanlarımızın yardımına koşulamaması; artık maalesef, etkilerini göstermeye başladı.

Artık insanlarımız için, sevdiklerini kaybetmenin, acısının yerini ne yazık ki; onları, göz göre göre kaybetmiş olmanın, öfkesi almaya başladı. Mesela Hatay’da; kardeşi ve 3 aylık yeğeni dahil, ailesinden, tam 7 kişiyi kaybettiği için yüreği yanan bir abla dedi ki; ‘3 gün boyunca, ayaklarını öpmediğimiz kişi kalmadı. Gelen, ‘başkası gelecek’ dedi, gitti. ‘Ses dinleyin.’ dedim, onu bile yapmadılar. Kardeşimi enkazdan çıkarmadılar. Bebeğimizin sesini duyduk ama bir şey yapamadık. 4’üncü güne kadar neredeydiler? Kardeşimin hakkını istiyorum. Diri diri öldüler.”

Mesela Kahramanmaraş’ta Eczacılar Birliği görevlisi bir kardeşim dedi ki; ‘8 seyyar eczaneyle, Kahramanmaraş’ta bir tane ilaçsız insan kalmadı. Bacıma oturup ağlayamadan, hizmetimize, sonuna kadar devam ettik.”

Mesela; yine Kahramanmaraş’ta, bir esnaf kardeşim yanıma gelip, dedi ki; ‘Şehir merkezinde, çarşı esnafının hepsinin iş yerleri yıkıldı. Hiçbir şey yapmıyorlar.3500 esnaf olarak, milyonlarca liralık borcumuzla çare bekliyoruz.’

Ne var ki bay kriz ve arkadaşları; bu sesleri duymak yerine bizzat neden oldukları, bu büyük felaketi, seçim kampanyasına çevirmenin, peşine düşmüş durumdalar. Artık bıkıp usandığımız, ucube siyaset algoritmaları ile belediyeleri ayrıştırıyor, hizmet etmek isteyene, zorluk çıkarıyorlar. ‘Burada bizim borumuz öter’ diyorlar. Yaralarımıza merhem olmaktansa, yaranın sebebi olan şirketlere, alelacele ihaleler açıyorlar.

“Neden tek bir kişi bile istifa etmiyor?”

Biz ise, her gün; iflas etmiş bir sistemin, felç olmuş bir bürokrasinin ve artık işlevini tamamen yitirmiş bir iktidarın, ürettiği yeni sorunlarla boğuşuyoruz. Çünkü hiç kimse, sorumluluk almıyor. İlk gün söylediğimi, bir kez daha tekrar edeceğim: ‘Eğer bu iktidarda, gerçekten zerre merhamet, ciddiyet ve sorumluluk bilinci olsaydı, şimdiye kadar, birçok istifa olurdu.’ Ama bunlar, bırakın istifa etmeyi, gün geçtikçe, daha da arsızlaşıyor. Milletin parasıyla, millete çadır satan, Kızılay Başkanı bile insan içine çıkmaktan utanacağı yerde; sımsıkı tutunduğu koltuğunda oturup, ‘Atatürk’ün emri ile İsmet Paşa’nın onayı ile yapılan, çadır satışları var’ diyor… Şu yüzsüzlüğe bir bakar mısınız? Bir yandan Atatürk’ümüze ve İsmet Paşa’ya sövüp; Diğer yandan da ayakları taşa takılsa, yine onlara sığınan, şu iki yüzlülüğe bir bakar mısınız?

‘Biz bu işi batırdık, yapamadık. Şehirlerimizi önce mezara, sonra da, çaresizlik enkazına çevirdik. Özür diliyoruz. Hukuk önünde, hesap vermeye hazırız’ demeleri gereken yerde; utanmadan, sıkılmadan, beceriksizliklerine, iş bilmezliklerine ve arsızlıklarına kılıf arıyorlar. Yazıklar olsun.

Buradan, iktidar mensuplarına sormak istiyorum:Allah aşkına, neden aranızdan, tek bir kişi bile istifa etmiyor? Bu yıkımın, beceriksizliğin ve ciddiyetsizliğin, tek bir sorumlusu yok mu? Aranızdan tek bir kişi bile, bu tavrı gösterecek, haysiyete sahip değil mi? Madem her biriniz, işinizi bu kadar kusursuz yaptınız; o zaman neden, ülkemizde işler neden böylesine kötü bir halde? Madem hiçbir hatanız yok o zaman neden, Sayın Erdoğan hâlâ helallik isteme peşinde?

Bakın, rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun, çok güzel bir sözü vardır. Der ki ‘Makam, mevki, rütbe, unvan; bunların hepsi cekettir. Ceketi asar bir yere gideriz. Arkamızda sadece insanlığımız kalır…’

Peki şimdi, bunca acının ardından, sizin arkanızda, ne kalacak biliyor musunuz? Yandaşlarınıza, ihale verme peşinde, heba ettiğiniz yıllar kalacak. Beceriksizliğinizin sonucu olan, bir büyük felaketin, devasa enkazı kalacak. Vicdanlarda açtığınız yaralar, neden olduğunuz, toplumsal yıkım kalacak. Ve emin olun ki hangi kampanyayı yaparsanız yapın; vicdan azabından kurtulsanız bile, tarihin azabından kurtulamayacaksınız. Tarihin azabından kurtulsanız da Allah’ın gazabından kurtulamayacaksınız.

“Güçlü bir zemine ihtiyaç var”

Binlerce insanımızı yitirdiğimiz depremin, Türkiye için, bir milat olmasını sağlamak, bugün önümüzdeki en önemli görevdir. Bir daha memleketimize böyle acıları yaşatmayacak, bir iktidar anlayışının tesisi, Türkiye’nin önündeki, en önemli ve acil görevdir. O miladı, hep birlikte yaşamak ve yaşatmak da milletimize karşı hepimizin görevidir. Çünkü, hakkın sahibi millettir. Çünkü, sözün sahibi millettir. Çünkü, bu cennet memleketin, tek sahibi millettir. Bugün, milletimizin, ülkemizin ve devletimizin, yeniden inşası için, yeni bir başlangıca ihtiyacımız var. Ayaklarımızı üzerine basıp, ileriye doğru atılacağımız, sapasağlam bir zemine ihtiyacımız var. Hiçbir vatandaşımızın dışarıda bırakılmadığı, cebinde Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı taşıyan herkesin, kendisini bu devlete ait hissettiği, memleketin tamamını kapsayan, güçlü bir zemine ihtiyacımız var. İşte o zeminin ismi İYİ Parti’dir. Çünkü, İYİ Parti’nin harcında, iyilik vardır. Çünkü, İYİ Parti’nin harcında, merhamet vardır. Çünkü, İYİ Parti’nin harcında, sorumluluk vardır. Çünkü, İYİ Parti’nin harcında, ciddiyet vardır.

Bu iktidar; milletimizi kamplaştırarak, kutuplaştırarak, düşmanlaştırarak, ortak zeminimizi, parçalamaya çalıştı. Bu iktidar; sorumsuz söylemleriyle, akıldan yoksun politikalarıyla, keyfi kararlarıyla, milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşlik ruhunu, bozmaya çalıştı. Ve maalesef bu iktidar, yıllardır; milletimizin, bölünmesinden, mahallelerimizin, ayrılmasından, devletimizin, partileşmesinden, millî ve manevi değerlerimizin, ucuzlatılmasından beslendi. Artık yeter! Biz, buna müsaade etmeyeceğiz. Çünkü İYİ Parti; milletimizi, bütün renkleriyle, farklılıklarıyla, huzur içerisinde yaşatacak, bir siyasi merkezdir. Çünkü İYİ Parti; kutuplaşmadan, düşmanlıklardan, nefret söylemlerinden, illallah eden, bütün vatandaşlarımızın, memleketimize duyduğu ortak sevgide, ortak hatıralarda ve ortak aidiyette buluştuğu, bir toplumsal merkezdir. Çünkü İYİ Parti; Tüm ayak oyunlarının ve suni kavgaların karşısında her daim, milletten yana saf tutan, bir güven, denge ve itidal merkezidir. Çünkü İYİ Parti; barışın ve kardeşliğin merkezidir. Çünkü İYİ Parti; devletimizin, adalet, ciddiyet ve merhamet merkezidir. Çünkü İYİ Parti; Cumhuriyet değerlerimizin, Devlet geleneklerimizin, Milli irademizin en büyük güvencesidir!

“Bugün ittifakımız daha güçlüdür”

Bugün, ittifakımız daha güçlü, kardeşliğimiz daha sağlamdır. Ve hiç kimsenin şüphesi olmasın ki; Yanında dimdik duran, Cumhurbaşkanı Yardımcıları, Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş ile birlikte, Türkiye’nin, 13’üncü Cumhurbaşkanı, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olacaktır.

21 yıldır, milletimizi nefessiz bırakan bir tipinin sonunda, artık cıvıl cıvıl bir şafağa uyanıyoruz. Ekonomiden eğitime, tarımdan turizme, adaletten özgürlüklere kadar, tüm eksiklerimizi kapatmaya geliyoruz. Türkiye’nin ne kadar zengin ve güçlü bir ülke olduğunu, tüm dünyaya göstermeye geliyoruz. Acı reçetelerin sonuna, iyileşmenin baharına geliyoruz. Cumhuriyetin ikinci asrında, yepyeni bir başarı hikayesini, yazmaya geliyoruz. Huzuru ve umudu, yeniden yeşertmeye geliyoruz. Ülkemizi kaplayan tüm kara bulutları, 14 Mayıs’ta dağıtmaya, 21 yıllık gecenin sonunda, güneşi doğurmaya geliyoruz.

Eğer bugün, değişime dair bir umut varsa; Bunun mimarı da, ustası da, kalfası da, çırağı da, İYİ Parti’dir, İYİ Partililerdir. Herkes gönlünü ferah tutsun. Bu son iki ay, Türkiye’nin engellenemez yükselişinin arefesidir. Biz geleceğiz ve her şey değişecek. Biz geleceğiz ve gençlerimiz gülecek. Biz geleceğiz ve insanımız mutlu, ülkemiz güçlü olacak. Biz geleceğiz ve Türkiye iyileşecek. Türkiye yeniden, hukukun ve adaletin ülkesi olacak. Hür ve zengin insanların ülkesi olacak. Huzurun ve mutluluğun ülkesi olacak. Bolluğun ve bereketin ülkesi olacak. Milletimiz mutlu, devletimiz güçlü olacak. Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’yi inşa etmek için, ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Dinamik ve yetkin kadrolarımızla, Türkiye’yi hak ettiği yere çıkarma sorumluluğumuzun farkındayız.

İşte 14 Mayıs, tam olarak, bu sorumluluğun, milletimizce tescilleneceği tarih olacak. O kutlu gün geldiğinde, Söz de, karar da, yetki de, yeniden, aziz milletimizin olacak. Hiç merak etmeyin; Her şey çok İYİ, her şey çok güzel olacak. Çünkü millet, haktan yana olacak! Çünkü millet, adaletten yana olacak! Çünkü millet, bizden yana olacak! Ve millet tarih yazacak!

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER