Alman vatandaşı olup da oy kullanacak Türkiye kökenli insanlara “Türkiye düşmanı siyasi partilere oy vermeyin. Yani Hıristiyan Demokratlara, Sosyal Demokratlara ve Yeşillere oy vermeyin!” şeklinde tüm dünyanın gözü ve kulağı önünde “Talimat!” verildi. Peki “Almanyalı Türkler” bu partilere oy vermezse hangi siyasi partilere oy verecek? Giderek oy oranı azalan ve bu sebeple epeydir hükümette yer alamayan Hür Demokratlara mı, yoksa yabancı, Müslüman ve Türk düşmanı Sol Parti (Links) ile Dazlakların partisine mi? Sanki bu “Talimat” buyrulmadan önce Alman siyasi yelpazesi incelenmemiş gibi.
Türkiye-Almanya ilişkileri tarihte olmadığı kadar kötü. 1980’li yıllardaki 12 Eylül ara döneminde de Türk-Alman ilişkilerinde benzer kopukluklar mevcuttu. Ama bugün ara dönem yok ve demokrasinin alabildiğine mevcut olduğunu ileri süren AKP iktidarı var.
12 Eylül döneminde de Türkiye’den kaçan o dönemin tabiriyle “anarşistler” Avrupa’da fink atıyordu. Hele de en fazla Türkiye kökenli insanların çoğunlukla yer aldığı Almanya, 12 Eylül döneminde de “anarşistler”in en fazla barındığı Avrupa ülkesiydi. Bugün de FETÖ sanıklarının çoğunluğu Almanya’da ve ABD’de. FETÖ elebaşısı ise ABD’de.
Almanya ile sürtüşme sürerken, ABD ile öyle aman aman bir sürtüşme yok. Oysa ABD’nin yaptığını hiçbir dost ve müttefik ülke yapmaz. Almanya’ya kızan Türkiye, İncirlik’teki Alman askerlerini ziyaret edecek Alman Parlamentosu Bundestag’ın “Savunma Komitesi” üyelerinin ziyaretine izin vermedi. Yeryüzünde Alman askerinin bulunduğu her ülkede askerlerini ziyaret yükümlülüğü bulunan Bundestag, İncirlik’e giremeyince Ürdün’e taşındı.
Bunun arkasından yıllar önce “NATO Hava Eğitim Sahası” olarak Türkiye’nin lobiciliği sayesinde kabul edilen Konya’daki eğitim sahasına Alman uçaklarının gönderilmesinde sorun yaşandı. Sonra buna “NATO şapkası altında” denilerek bir kılıf bulundu.
Alman asıllı “AmnestyInternational”ın bir temsilcisi, Büyükada’da toplantı yaptıktan sonra diğerleriyle birlikte “Terörist” oldukları gerekçesiyle tutuklandı. Buna, Türk kamuoyundan konuya hâkimolanlar dahiinanamadı. “Güdümlü” bir tutuklama gibi algılandı. Üstelik “güdümlü” tutuklamalar hakkında AKP iktidarının sicili temiz de değil. “Balyoz, Casusluk-Fuhuş, Islak İmza, Kafes vb” kumpas davaları ve güdümlü tutuklamalar henüz unutulmadı.
Almanya, “AB normlarına uygun olmadığı” gerekçesiyle Anayasa Değişikliği Referandumuna, “Demokratik Türkiye’nin AB üyesi olabileceği” gerekçesiyle, karşı idi. Bu durum, FETÖ’cülerin teslim edilmemesi, Suriyeli Sığınmacılarla ilgili olarak AB adına Türkiye ile yapılan anlaşmaya AB’nin yeterli özeni göstermemesi, Türk bakanların Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde Anayasa Referndumu öncesi yapacakları toplantılara izin verilmemesi gibi nedenlerle Türkiye de öfkelenerek Almanya’ya karşı palayı sıyırdı!
Tekrar Türkiye-ABD ilişkilerine dönelim. FETÖ elebaşısı ve kendisine en yakın adamları ABD’de. ABD, Suriye’de alenen Türkiye’nin altını oyan bir faaliyet içinde. PKK-YPG terör örgütünü eğitip donattı, Suriye’deki kendi kara kuvveti gibi kullanıyor. Suriye’nin geleceğinde PKK-PYD-YPG organizasyonlu bir oluşumun temelleri atıldı, katları hızla yükseliyor.
Irak’ta da durum farklı değil. Katar krizinde de ABD’nin olmadığı söylenemez. Hal böyle iken ABD’nin İncirlik’teki üssüne kimler ve ne zaman gelecekler karışılmıyor. Üstelik buradan kalkan ABD uçakları ve İHA’ları Suriye ve Türkiye üzerinde uçarak, muhtemelen PKK’ya bile istihbarat veriyordur. Yani ABD’nin yaptıklarının yanında aslında Almanya’nınkiler devede kulak. Ama ABD’ye sadece arada bir “Eey Amerika!” deniyor o kadar! Bu çifte standart neden?
Son Söz:Almanya’daki Türklere “Sosyal demokratlara veya Yeşillere oy verin!” diyen bir milliyetçiyim. Zira Almanyalı Türklerin can ve mal güvenliğinin teminatı bu kesimdir. Türk-Alman ilişkilerindeöncelik, Almanyalı Türklerin güvenliğidir. Kamu diplomasisini, Türkiye’deki “algı yönetimi” gibi yurt dışında da başarıyla uygulamayı düşünmeliyiz. Yoksa, “Onlar gâvur, yurt içindeki gibi her dediğimize inanmazlar!” diye yorumlanabilir!