Antakya Çevre Koruma Derneği Başkanı Nilgün Karasu, anız yakılmasıyla toprağın gücünü yaktığını dile getirdi.
Buğday hasadından sonra anız yakılma olayına dikkat çeken Başkan Nilgün Karasu, şu ifadelerde bulundu:
“Anız, toprak içinde kalan bitki kökü, nadasa bırakılmaksızın ekilen tarla, buğday sapı, biçilmeden toprakta kalan saplar, tarla sınırındaki otlar, biçilen ekinin tarlada kalan sapına verilen addır.
Çiftçiler ikinci ürünü ekebilmek ve tarla sürme işleminde mazottan tasarruf sağlamak amacıyla anız yakmaya her yıl olduğu gibi bu yıl da başladı. Yakılan anızlar hem çevreye hem tarlaya zarar vermektedir.
Yurdumuzda hasat döneminden sonra hububat alanlarının yaklaşık %30 unun anızı yakılmaktadır.
Anız yakılması ile toprağın verimliliği azalır. Sap artıkları çürüyerek toprağın Karbon, Azot ve diğer bitki besin elementleri içeriğini artırmaktadır. Anız yakma ile tarımsal üretim için gerekli olan mikroorganizma faaliyetleri azalmaktadır. Hastalık, zararlı ve yabancı ot gelişimi artmaktadır.
Anızın, yakılması suretiyle yok edilmesinin sebebi, kolay, çabuk ve masrafsız olmasındandır.
Anız yakmanın sayısız zararlarından bazıları;
*Anız yakma toprağın yapısını bozar,
*Toprağın verimliliğini düşürür,
*Toprak içindeki faydalı canlıları yok eder,
*Anız yakma sonucunda doğal denge bozularak zararlı böcekler ve hastalıklar çoğalmakta,
*Yakma sonucu havadaki karbonmonoksit oranı artmakta ve hava kirliliği oluşmaktadır.
Anızın yakılması orman yangınlarına, telefon ve enerji iletim hatlarının yanmasına, sis oluşumu nedeniyle çeşitli trafik kazalarına yol açmakta ve hasat edilmemiş komşu tarlalara yangın sıçraması, yakın köylerdeki hayvan barınaklarının ve yerleşim birimlerinin yanması gibi birçok riskleri ortaya çıkarmaktadır. Anız yakma sonucunda çıkan yangınlar, her yıl milyarlarca liralık maddi zararlara ve ormanlarımızın yok olmasına neden olmaktadır.
Hububat hasadından sonra, kısa sürede toprak hazırlığını tamamlamak, toprak işlemede kolaylık sağlamak, hastalık ve zararlılarla mücadele edilmesi, yabancı ot kontrolü, bitki artıklarını en ucuz maliyetle ortadan kaldırmak, hasat sonrası artıkların ekonomik bir değer taşımadığı düşünceleri ile çoğu zaman bir alışkanlık haline geldiği için yasak olduğu halde, anız yakma olaylarıyla karşılaşmaktayız.
Anız yakılmadan tarladaki kalıntıların toprağa karıştırılması gerekir. Anız yakmak, toprağın gücünü yakmak demektir. Toprağın gücü içindeki gübre, biyolojik canlılardır. Bunlar yakıldığı zaman çiftçi daha çok gübre atmak zorunda kalıyor. Anızı toprağa kazandırdığınız zaman daha az gübreye ihtiyaç kalır ve verimi de ciddi anlamda artar. Çiftçi bunun farkında değil, anız yakmakla toprağı işlemek kolaylaşıyor fakat toprağın gücünü kaybediyor. Ne kadar bitkisel artığı toprağa karıştırırsak o toprağı güçlendirmiş oluruz.
Ormana yakın yerlerde kanuna aykırı anız yakanların cezası 5 kat artacak..!!
2872 Sayılı Çevre Kanununun 20. Maddenin (I) bendinde “Kanuna aykırı olarak anız yakanlar her dekar için 109,49 lira ödeyecek. Anız yakma fiilinin orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile meskun mahallerde işlenmesi durumunda ceza 5 kat artırılır” hükmü bulunmaktadır. Ne yazık ki bu cezalar caydırıcı boyutta değildir ve Valiliklerce hazırlanacak eylem planları çerçevesinde kesinlikle anız yakılmasına müsaade edilmemelidir. Başta Valilikler olmak üzere Tarım ve Orman Müdürlükleri ve ilgili tüm kurumları anız yakılmasını önlemek ve caydırıcı cezaların uygulanması için göreve davet ediyoruz.
Çiftçilerimizin geçim kaynakları olan topraklarına kendi elleri ile zarar vermemeleri ve kanun önünde suçlu duruma düşmemeleri için Anızları Yakmamaları, daha sağlıklı ve hassas davranmaları gerekmektedir. Unutmayalım ki topraklar bizim geleceğimiz ve devam eden neslimize bırakacağımız miraslarımızdır. Basit bir durum gibi algılansa da ciddi zararları olan bu işlemin asla uygulanmaması gerekmektedir.