İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, dün (25 Nisan) Ankara’da bir grup gazeteciyle sohbetinde, ekonomide Türkiye’yi nasıl bir geleceğin beklediğini anlattı. Seçimin ikinci tura kalması halinde ekonomide tahribatın artacağına vurgu yapan Yılmaz “(Tayyip Erdoğan’ın kazanması halinde) Türkiye’nin yeri Latin Amerika’nın yıllardır çamurda sürünerek ilerlediği bir yere oturacak” dedi.
Yılmaz’ın, ekonomi yönetiminde söz sahibi olması durumunda ‘kimlerle çalışmayacağını’nın tarifini verirken Ali Babacan’ı işaret etmesi de dikkat çekti.
MERKEZ BANKASI VE BDDK BÜROKRATLARI ÇOK ZENGİNLEŞTİ: 14 Mayıs akşamı seçimi kazandık Kemal Bey Cumhurbaşkanı seçildi ama henüz mazbatasını almamış, hiçbirimiz bakan değiliz. Baskı rejimini kuranlar, değişik nedenlerle 15 Mayıs sabahı onu uygulamak istemeyebilirler, değişik nedenlerle. Bürokratlar gerekenleri yapmayabilir. Bazı bürokratların, özellikle Merkez Bankası ve BDDK (Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) bürokratlarının ben yurtdışına kaçacağını düşünüyorum. İsim isim biliyorum ama paylaşamam. Durmak istemeyeceklerdir çünkü bu insanlar çok zenginleştiler.
DOLARA KARŞI ÇOK BÜYÜK BİRİKMİŞ TALEP VAR: Baskı rejimi sona erdiğinde Merkez Bankası bürokratları arka kapıdan dolar satmaya son verebilir. Zaten böyle bir talebi karşılayacak durumda da değiller. Güven ortamı kalmadı. Dolar, kanuni olmaya yollarla Merkez Bankası ve BDDK eliyle tutulmaya çalışılıyor. Piyasadaki hiçbir şey gerçek fiyatında değil. Dolara karşı çok büyük birikmiş bir talep var. Şirketler dolar alamıyor. Alabileceklerini gördükleri zaman hücum edecekler. Şu an doların satıcısı bir tek Merkez Bankası. Rezervler hızla azalıyor. Aynı şey ama tersinden Hazine bonolarında iç borçlanma kağıtlarında olacak. Çünkü bankalar onun da fiyatı düşmeden satmak isteyecekler. Onun da hiç alıcısı yok.
EN GEÇ 8 MAYIS’TA TEDBİRLER AÇIKLANMALI: Bu durumda dolar ve faiz beklenebilecek düzeylerin üstüne yükselebilir. Bu nedenle seçimden bir hafta önce, yani en geç 8 Mayıs’ta liderler makro ihtiyati tedbirleri açıklamalı.
DOLARIN KONTROLDEN ÇIKMASINA ENGEL OLMAMIZ LAZIM: Endişe edilecek bir durum yok. (…) Şeffaf bir politikayla baskı rejimi kurallarının nasıl kaldırılacağını tek tek açıklayacağız. Çünkü 15 Mayıs sabahı piyasa açılmadan önce ‘Yol haritamız var’ diyerek doların kontrolden çıkmasına engel olmamız gerekiyor.
ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİMİZ BÜROKRATLARI BELİRLEDİK: Şu anda bürokraside yer alıp, bizim de çalışmak isteyeceğimiz arkadaşları belirledik. Bize ulaşmaya çalışıp bize geçmek isteyenler de var ama ben bir bürokratın gidip siyasi partilere başvurmasını yanlış buluyorum. Böyle yapanlar şanslarını azaltıyor.
KADROLAŞMA ÇOK VAHŞİ OLDU: Adam 55 yaşında daire başkan yardımcısı ama amiri 35 yaşında çünkü AKP’li. Merkez Bankası’nda, Hazine’de, BBDK’de ne yaparsanız yapın AKP’li değilseniz en fazla daire başkanlığına çıkabilirsiniz. Kadrolaşma çok vahşi oldu.
IMF İDDİASI: IMF’nin dört görevi var: Uzmanlık, para, kredibilite ve güven, uygulama. Tayyip Bey’in dördüne de ihtiyacı var. Bizim bunların hiçbirine ihtiyacımız yok. Şu an IMF’nin yarardan çok maalesef zararı olur. Biz IMF’siz çalışmak istiyoruz. Onu yapacak gücümüz var.
ERDOĞAN KAZANIRSA LATİN AMERİKA EKONOMİSİ BİZİ BEKLİYOR: Tayyip Bey’in seçimi kazanması halinde Türkiye sonbahar gelmeden, gaz mı alır petrol mü alır, gıda mı alır, yoksa ara malı mı alır kararını vermesi gereken bir noktaya gidiyor. Ortodoks politikalara dönmek isteyecek ama bunu yapabilecek kadroları yok. Güven de vermedikleri için Türkiye’nin yeri Latin Amerika’nın yıllardır çamurda sürünerek ilerlediği bir yere oturacak.
KİMLERLE ÇALIŞMAYACAĞINI ANLATIRKEN BABACAN’I İŞARET ETTİ
İYİ Partili Bilge Yılmaz’ın, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı ima eden sözleri de dikkat çekti. Çiğdem Toker, o diyaloğa ilişkin şunları yazdı:
Bilge Yılmaz, toplantıda ekonomi yönetiminde söz sahibi olması durumunda “kimlerle çalışmayacağını”nın tarifini de verdi.
“Cinsel tacizde bulunmuş, liyakatsiz, yolsuzluğa bulaşmış, Türkiye’de kanuni olmayan kadrolarla yapılaşmış ve ülkeye ihanet etmiş insanlarla çalışmam” diyen Bilge Yılmaz, “O tür kadrolaşmaya müsaade etmiş göreve tekrar gelmek isteyen insanlarla da çalışmak istemem. Bu çok net. Ondan sonra şaşırıp ‘a niye olmadı’ denmesin” diye sürdürdü sözlerini.
Bunun üzerine “Ali Babacan ile çalışmam yani diyorsunuz. Bu bir prensip mi tarif mi?” sorusuna “Bu bir ilke” yanıtını veren Bilge Yılmaz, meslektaşımızın ısrar ederek “Ama sanki bir nokta atışı var gibi Ali Babacan ile çalışmam gibi” demesi üzerine de şunları söyledi:
‘FETÖ kadrolaşmasında yokum’
“Bakın Ali Babacan benim muhatabım değil. Çünkü o bir genel başkan. Zaten o tür alımlar olacağını düşünmüyorum. Türkiye’nin tercihi, FETÖ ya da Tayyip Bey değil. Öyle bir tercihe zorlanırsak, ben o tercihin içinde olmam. Yani ben geleyim çalışayım FETÖ yine kadrolaşsın. Türkiye’de bazı şeylerin çok net konuşulması lazım. Bu kadar balık hafızalı olamayız. Türkiye’de bazı insanlar var, FETÖ kadrolaşmasını aynen uygulamak istiyor. Ben ona nasıl müsaade edeyim. Bu Ali Bey, Bilge Bey meselesi değil. İsimler hiç önemli değil. İnsanlar vardır derler ki, ‘Kusura bakmayın biz bir hata ettik o kadrolaşmaya müsaade ettik, bir daha yapmayacağız’ sorun yok. Yok biz o kadroları aynen geri getireceğiz, derlerse ben yokum.”