BTP ile birlikte kendi geleceğimizi şekillendirelim.
Siyasete format atmaya gelen bu kalabalığa teşekkür ediyorum. Bu siyaseti de, bu hükümeti de güncelleyeceğiz” dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) 8. Olağan Büyük Kongresi, Ankara‘da Ankara Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş‘ın tek aday olarak girdiği kongreye partililer büyük ilgi gösterdi. “At Bi Format”, “Türkiye’yi Yönetecek Gençler Aranıyor” ve “Gençler Halleder” sloganlarıyla gerçekleştirilen ve baştan sona coşkulu geçen kongreye siyasi partiler de temsilciler gösterdi. Kongre salonunda BTP’nin kurucusu merhum Prof. Dr. Haydar Baş ile birlikte Hüseyin Baş’ın fotoğrafları yer alırken, “Format atmaya geldik”, “Var bir hayalimiz” yazılı pankartlar asıldı. BTP Lideri Baş, salona ‘Sen Bize Umut Oldun’ adlı sosyal medyada viral olan marş eşliğinde girdi. Partilileri selamlayan Baş, Karadeniz halk oyunları ekibiyle horon oynadı.
Genç liderden Gençliğe Hitabe ile başlangıç
BTP Lideri konuşmasına Atatürk‘ün Gençliğe Hitabesinde yer alan “Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” ifadesiyle başladı.
BTP Lideri konuşmasına Atatürk’ün Gençliğe Hitabesinde yer alan “Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” ifadesiyle başladı.
Bu yıl 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin Cuma gününe denk geldiğine işaret BTP Lideri, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı hutbede yine Atatürk’ün ismine yer verilmediğini işaret ederek, şunları söyledi: “Bunu daha önce de yaptılar. Geçen yıl 29 Ekim de Cuma gününe denk gelmişti. O gün de Diyanet’in hazırladığı hutbelerde Atatürk’ten bahsedilmemişti. Hep faiz lobisi diyorlar. Bu ülkede faiz lobisi var mı bilmiyorum ama bu ülkede bir vaiz lobisi olduğu kesin. Halbuki bu işi çözmüştük. Tekrar edelim. Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra ülkenin her bir tarafını imar ediyor. Bu ülkenin sosyo-politik, kültürel, dini, ekonomi ve eğitim altyapılarını hazırlıyor. Diyor ki ben size 52 tane hutbe bırakıyorum. Bir yılda 52 hafta var. Bu hutbeler içinde zafer hutbesi, Ramazan hutbesi, kurban hutbesi var. Aklınıza hangi konu geliyorsa, Atatürk onlarla ilgili eksiksiz hutbeler hazırlıyor. Çanakkale Zaferi’nin çok özel bir anlamı vardır: Çanakkale cephesi, Birinci Dünya Savaşı’nın bir cephesi. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı topraklarında düşmandan tam olarak arındırılan tek bir cephe var, o da Çanakkale cephesi. O cephede de Atatürk var. Diğer cephelerde başarıya ulaşılamıyor, bir tek Küt’ul Amare’de kısmı başarı var. Batı’nın işgaline uğruyor. Bizim iktidarımızda her Cuma dinleyeceğimiz hutbe Atatürk’ün yazdığı hutbe olacak. Çünkü din değişmedi. Size değişmiş gösteriyorlar ama değişmedi.”
Lozan’da gizli madde var mı?
Lozan Anlaşması’nda madenlerle ilgili gizli madde olduğu şeklinde iddiaya değinen BTP Lideri, şunları söyledi: “Bu iş nasıl çıktı? Yıllarca bizleri soyarlarken, bize şu hikaye anlatıldı: Bizim yeraltı kaynaklarımız yok. Böyle şansımız yok. Sonra 2002 yılında bir halk kahramanı, Prof. Dr. Haydar Baş çıkıp dedi ki, ‘bizim 3 katrilyon dolarlık yeraltı zenginliğimiz var.’ O zaman dendi ki, ‘bizim aslında var ama Lozan’dan dolayı çıkaramıyoruz’. Bu işin hikayesi budur. Parti Sözcümüz Emre Polat, istişare ederken ‘Lozan konusunu işlememiz, vatandaşı aydınlatmamız lazım’ dedi. Ben de dedim ki, ‘Biz bunu anlatıyoruz’. Lozan’da gizli madde olup olmadığı sizi, bizi ilgilendiren bir konu değil. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin namusudur. Eğer bu ülkeyi yönetenler bu ülkenin namusunu düşünüyorlarsa, çıkıp diyecek ki, ‘gizli anlaşma vardır ya da yoktur.’ Ben şimdi burada Sayın Cumhurbaşkanı’ndan rica ediyorum: Lozan Anlaşması’nda gizli madde varsa, lütfen bu halka gizli maddenin varlığını açıklayın. Gizli madde yoksa, ülkemizin yöneticisi, o anlaşmanın bugünkü tarafı olan Cumhurbaşkanımız çıksın desin ki, ‘gizli madde yoktur.’ Peki buna niye cevap vermiyorlar: İşlerine geliyor. Çünkü Türkiye’deki öyle bir ekonomik tablo var ki, asgari ücret yoksulluk sınırının 3’te biri. Bu ülkede doktora 8-9 bin lira maaş veriliyor. Bir de ‘neyine yetmiyor, yetmiyorsa çek git’ deniyor. Siz 100 bin lira alıyorsunuz. Sana yetiyor mu? Kiran da yok, faturalarını da biz ödüyoruz. Asgari ücretin olduğu nokta beceriksizlik… Beceriksizliklerini örtbas etmek için Lozan’daki gizli madde meselesini gündeme getiriyorlar. Bunlara asla itibar etmeyeceğiz. Maden çıkaramıyormuşuz! Bakır madenlerimizi, Seydişehir alüminyum madenlerimizi, Mardin’de fosfat madenlerimizi Cengiz Holding çıkarırken, sorun yok! Gizli madde yok! Gümüş madenlerimizi Yıldızlar Holding’e peşkeş çekerken, sorun yok! Altın, petrol madenlerini dün FETÖ‘cü ilan ettiklerine peşkeş çekerken sorun yok. Onlar çıkarıyor ama devlet çıkaramıyor. Gerçi sıkışınca gaz çıkarıyorlar, müjde veriyorlar, sorunu çözüyorlar!”
Çözümün anahtarı: MEM
Bütün sorunların çözümünün olduğuna işaret eden BTP Lideri, “Çözüm Milli Ekonomi Modeli (MEM). Bu tezi bugün tüm dünya uygulamaya çalışıyor. Mübalağa etmiyorum tüm dünya. Buna ABD de dahil” dedi. Bugün Çin ile Rusya’nın milli paralarla ticaret yaptığına işaret eden Hüseyin Baş, “Milli paralarla ticaret ekonomi literatürüne ilk defa Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli ile 2005’te girdi. Bizim elimizde bir model var. Tüm sorunların altından kalkabileceğimiz bir anahtar var” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 40 yıldan bu yana yerinin altındaki zenginliğin işgal altında olduğuna işaret eden BTP Lideri, şöyle devam etti: “Milli Ekonomi Modeli, bütün zenginliğimizin ve varlıklarımızın milletimizin yararına kullanma projesidir. Bu kadar basit.”