Geçtiğimiz günlerde çıkan ‘Dezenformasyon Yasası’ ile ilgili görüşlerini aldığımız Avukat Asuman Okur, söz konusu yasanın anayasamızdaki özgürlüklerle bağdaşmadığını, basın özgürlüğünü tamamen kısıtladığını ve ülkemizi yeni bir döneme sokan bir yasa değişikliği olduğunu savundu.
Çıkarılan yasanın ayrıntılarından söz eden Okur, yalnızca hâkimlerde olan takdir yetkisinin savcılara da verildiğini ifade ederek; “Geçtiğimiz günlerde çıkan basın kanunu ile ilgili yasa değişikliğinde esasında Türk Ceza Kanununa yeni bir madde eklendi. Bu madde de yanıltıcı bilgiyi yayma suçu adı altında. Bunda tartışılan tek madde 29. Madde! 29. madde ile ilgili şöyle bir sıkıntımız var esasında, basın organlarını ilgilendirdiği düşünülse de her ne kadar, tüm vatandaşları ilgilendiren, töhmet altına sokabilecek olan bir yasa maddesinden bahsediyoruz.
Baktığımız zaman, bu basın yasasında yapılan değişiklik, yani Türk Ceza Kanunu’na konulan yeni madde, bir taraftan dezenformasyon mücadele yasası olarak adlandırılıyor, diğer taraftan da basında sansür yasası olarak adlandırılıyor. Biz bu maddeye baktığımız zaman savcılara yani yargıdaki üçayak olan hâkim, savcı, avukat üçgeninde iddia makamı olan savcılara bir takdir yetkisinin verildiğini görüyoruz. Bu takdir yetkisi bizim kanunumuzda özünde sadece hâkimlere ait olan bir takdir yetkisi ancak bu yasa maddesi ile birlikte savcılara da bir takdir yetkisine sunulduğunu görüyoruz” diye konuştu.
Bu yasanın yalnızca basın mensuplarını değil, sade vatandaşları da ilgilendirdiğini, herhangi bir habere yorum yapan bir vatandaşın bile yargılanabileceğini kaydeden Avukat Asuman Okur; “Maddeye baktığımız zaman sadece savcıların kendi kişisel iradeleri ile insanları töhmet altında bırakabilecekleri, lekelenme hakkını gasp edecekleri durumlara yol açabileceğini, birçok insanın da bundan yargılanabileceğini görüyoruz. Bu sadece basın mensupları ile de sınırlı değil. Bu haberleri yapanlarla birlikte bu haberi beğenen, altına yorum yapan veyahut da paylaşan insanların da yargılanabileceğini görüyoruz.
Yargılanabilecek İnsan Sayısı Öngörülemez
İnsanların aklında bu örneklendirildiği zaman ancak oturabilen bir şey! Şöyle düşünün, ileride olması düşünülen, bir sürü programda konuşulan olası bir İstanbul depremiyle ilgili yaptığınız bir haberden dolayı 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılabilirsiniz. Bunu siz kişisel hesabınızda paylaşmasanız dahi farklı bir isimle paylaşmış olduğunuz da bu alacağınız ceza yarı oranında arttırılabilir 4,5 sene ile yargılanabilirsiniz. Bu durumda yargılanabilecek insan sayısı öngörülemez bile. Bu depremle ilgili bir konu, bununla ilgili bir yorumunuzu paylaşmanız sizin dört buçuk yıl ceza almanıza sebep olacak. Bu haberi yaptığınızda altına beğen butonuna basan bir insanın bile yargılanmasına sebep olacak bir durum.
Artı bu yasanın değiştirilmesi, bizim anayasamızdaki özgürlüklerle bağdaşan bir durum değil, basın özgürlüğünü tamamen kısıtlayan, ülkemizi yeni bir döneme sokan bir yasa değişikliğinden bahsediyoruz. Dışarıdan zaten Türkiye’deki özgürlüklerle ilgili konuşulanlar, dış ülkelerdeki Türkiye’ye bakış açısı zaten oldukça farklı durumda. Biz uluslararası yapılan araştırmalara baktığımız zaman basın özgürlüğü konusunda 180 ülke arasında 149. sırada yer alıyoruz. Böyle bir yasa değişikliğinin Türkiye’ye bakış açısını nerelere getireceği, ne kadar daha geriye düşüreceğini de düşünmek durumundayız. Bu nedenle birçok yargılamaya, belki de haksız cezalandırmalara sebep olacak, birçok insanın basın kartının elinden alınmasına sebep olacak, sade vatandaş olarak bilgi alma hakkımızın önüne geçecek böyle bir yasanın çıkartılması oldukça üzücü bir durum” şeklinde açıklamalarda bulundu.