. Bazı zaferler, bir ülkenin kaderini belirler. Bazı zaferler sonsuza dek kutlanır. Tıpkı Başkomutan Mustafa Kemal’in liderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti’ne giden meşakkatli yolda kazanılan Büyük Zafer’in 95. yılı Çarşamba günü tüm yurtta törenlerle kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi…
30 Ağustos 1922’deki askeri zaferi, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla taçlandırılarak bizlere armağan eden Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, tüm silah arkadaşlarını, İstiklal Savaşımızın tüm kahramanlarını, dünden bugüne tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyoruz!
30 Ağustos zaferi, Türk ordusunun kahramanlığını tarihe bir daha geçiren muazzam bir eserdir. Bu eseri yaratan milletin evladı, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olduğumuzdan, mutluluk ve bahtiyarlığımız sonsuzdur. Bu zafer, aziz milletimizin iftihar abidesi olamaya devam edecektir.
Bizlere özgürlüğümüzü armağan eden Ulu Önder Atatürk’ü, kahraman askerlerimizi ve zafer uğruna can veren şehitlerimizi asla unutmadık, unutmayacağız!
ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK
Zafer Bayramı, 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar’da başlayıp Mustafa Kemal’in başkumandanlığında 9 Eylül 1922’de zaferle sonuçlanan bu harekât bir kurmay zekâsıdır. Bu büyük savaşın zaferle sonuçlanmasının aktörleri Mustafa Kemal Paşa’nın komutanlık niteliği, Türk halkının azim ve kararı, Sovyetler Birliği’nden ve Hintli Müslümanlardan gelen nakdi yardımlar ve özellikle Kastamonu İnebolu bölgesinin kahraman Türk kadınlarıdır.
Behiç Bey demiryollarını iyileştirerek asker sevkıyatını gerçekleştirmiştir. Bütün o yoksulluk içinde hem var olan hatlar harekete geçirilmiş hem de kısa hatlar inşa edilmiştir. Ayrıca, Fransa ve İtalya’dan da yardım alınmıştır. Fransızlar Ankara Antlaşması’nı yapıp Anadolu’dan çekilirken hemen hemen bütün savaş ağırlıklarını Türklere bırakmıştır.
30 Ağustos 1922’deki büyük askeri zafer aynı zamanda siyasi zaferdir. 30 Ağustos olmasaydı, 29 Ekim 1923’de olamazdı. 30 Ağustos Büyük Taarruz’u 29 Ekim 1923’te ilan edilecek olan Cumhuriyet’in mührüdür. 30 Ağustos zaferi ortaya çıkmamış olsa, 24 Temmuz 1923’te, Lozan’daki diplomasi zaferi söz konusu bile olamazdı. O nedenle 30 Ağustos çok önemli bir sonuçtur.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığında yapıldığı için ‘Başkumandanlık Meydan Muhaberesi’ adıyla da bilinen Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir’e kadar takip edilmiş, 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtulmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.
30 Ağustos 1922’deki büyük zafer ile vatanın kurtuluşu sağlanmıştır. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, yeni Türk Devleti’nin devletler arenası içinde tescili olmuştur. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Büyük Taarruz, son 200 yıllık zaman dilimi içinde Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan ilk taarruz muharebesi olmuştur. Türk ordusu, dönemin koşulları içinde 14 gün gibi kısa bir sürede İzmir’e kadar yürümüştür.
Önce Başkomutan Mustafa Kemal inanmış, sonra bir millet inanmış ve zafer işte o zaman kazanılmıştır! Çünkü Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir millettir. 30 Ağustos günü aziz milletimiz ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyerek çıktığı yolda hedefine ulaşmış, bu topraklarda yaşayan insanların asla tutsak yaşamayacağını bütün dünyaya göstermiştir. Bu zafer ile halkımızın yaktığı adalet ışığı mazlum milletlerin de tutsaklık zincirlerini kırarak özgürlüğe kavuşmasına ilham vermiştir.
Özgürlüğe ve bağımsızlığa olan aşkımız halen 30 Ağustos 1922 günü kadar canlıdır. Bu ülkenin bütün yurttaşları eşit haklara sahip olarak yaşayacak, adalet hâkim olacak ve iktidar da halka saygı duyarak, halka hesap vererek görevini yerine getirecektir. Bağımsızlığın ve özgürlüğün teminatı adalettir. Bu topraklarda 95 yıl önce ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyen ruh, adalet mücadelesinin daimi ateşidir. En büyük zafer birlik olmaktır!
TÜRK ULUSUNUN YENİDEN DİRİLİŞİ
Kurtuluş Savaşı sırasında ordularımız işgalci güçlere son darbeyi vurmak için harekete geçmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 20 Temmuz 1922’deki oturumunda Mustafa Kemal’e başkomutanlık yetkisi vermiştir. Bundan sonra taarruz hazırlıkları gizlice sürdürülmüş ve Ağustos ayının 26’sını 27’sine bağlayan gece Büyük Taarruz Afyon’da başlamıştır. Dumlupınar Meydan Muharebesi ile düşman birliklerinin imha edilmesinin ardından bu taarruz zaferle sonuçlanmıştır.
30 Ağustos Zaferi, Türk milletinin canından daha aziz bildiği vatan topraklarında bağımsız yaşama iradesinin tüm dünyaya ilanıdır. 30 Ağustos 1924 tarihinde ise Dumlupınar’ın Çal Köyü yakınlarında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün katıldığı bir törenle ‘Başkumandan Zaferi’ adıyla yapılan kutlamalarda Atatürk, milli ruhun canlı tutulmasının önemine vurgu yapmış ve ‘Meçhul Asker Abidesi’nin temelini eşi Latife Hanım ile birlikte beraber atmıştır.
1926 yılından itibaren ise bu bayram ‘Zafer Bayramı’ adı ile kutlanmaya başlanmıştır. 1 Nisan 1926’da kabul edilen Zafer Bayramı Kanunu’nda 30 Ağustos Başkumandan Muharebesi gününün Cumhuriyet ordu ve donanmasının Zafer Bayramı olduğu, her yıl dönümünde bu bayram gününün kara, deniz ve hava kuvvetleri tarafından kutlanacağı belirtilmiştir.
Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde kazanılan, Kurtuluş Savaşımızın başarıya ulaşmasında en önemli etken olan bu Büyük Zafer’in ardında milletimizin istiklal aşkı; kahraman ordumuzun cesaret fedakârlığı vardır. Türk tarihi zaferlerle doludur ama 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Dumlupınar Savaşı, Türk ulusunun yeniden dirilişidir.
Türkiye, tıpkı 95 yıl önce olduğu gibi, ekonomik ve siyasi bağımsızlığına yönelik tehditleri, saldırıları ve sabotaj girişimlerini bertaraf etme konusunda aynı kararlılığını muhafaza etmektedir. Cumhuriyetimizin kurucusu, Büyük Taarruz’un Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve dava arkadaşlarını minnetle yâd ediyor, tüm şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Bizlere özgürlüğümüzü armağan eden Ulu Önder Atatürk’ü ve zafer uğruna can veren şehitlerimizi ve gazilerimizi asla unutmayacağız ve unutturmayacağız!
VATANSEVERLERİN BAYRAMI
30 Ağustos Zafer Bayramı, esaretten bağımsızlığa giden yoldur. 30 Ağustos, tam bağımsızlık mücadelemizin zafer günüdür. Bu zafer yokluk ve imkânsızlıklar içinde zamanın en güçlü ordularına karşı kazanılmış büyük bir zaferdir.
30 Ağustos; özgür, laik ve demokratik Türkiye’nin temelinin atıldığı gündür. 30 Ağustos Zafer’i, emperyalist işgalcilere karşı ulusal bağımsızlığımızın tescillendiği bir askeri zafer olmanın ötesinde, bu ülkeye göz dikenlerin aldıkları, Atatürk imzalı tarihi dersin adıdır. Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyet sayesinde ülkemiz sadece sınır bağımsızlığına kavuşmamış, ülkemizin ve bizlerin dini, iktisadi, siyasi, kültürel ve sosyal bağımsızlığımız da Cumhuriyet sayesinde gerçekleşmiştir.
Ulu Önder’e bu Zafer ve kazandırdığı devrimler için teşekkür etmek yerine, kurduğu Cumhuriyet’i yıkıp yenisini kurmaya heveslenenlerin önüne hep bu ders kitabı ile çıkacağımız bilinmelidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Zafer, zafer benim diyebilenindir. Başarı ise, başaracağım diye başlayarak sonunda başardım diyebilenindir.”
Aslında 30 Ağustos Zafer Bayramı; cesur, vatansever ve ilericilerin bayramıdır. 30 Ağustos’ta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve yol arkadaşlarını anmaktan kaçınanlar, o gün savaştan kaçan ve geri gidenlerin çocuklarıdır, torunlarıdır. Bizler ise, bu topraklarda kefenleriyle dolaşanların değil; Çanakkale’de, Anadolu’da toprağın altında kefensiz yatanların çocuklarıyız, torunlarıyız!
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyetimizin banisi, Büyük Taarruz’un Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal’i ve dava arkadaşlarını minnetle yâd ederken, tüm şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet dilerken; bu ülkede, maalesef, 30 Ağustos’ta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve yol arkadaşlarını anmaktan kaçınan densizler, gericiler vardır.
Türk Hava Yolları Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Bilal Ekşi, THY uçaklarının koltuk arkalarında binlerce yolcunun okumasına sunulan Skylife Dergisi’nin Ağustos 2017 sayısının 5. sayfasında yayınlanan başyazısında, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı bizlere hediye eden aziz şehitlerimizi saygı ve minnetle yâd ederken, 30 Ağustos Zafer Bayramını bizlere armağan eden Başkumandan Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını ve tüm gazilerimizi saygı ve minnetle anmaktan kaçınmıştır. Bilinmelidir ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygı duymayanlara, makamı ve mevkisi ne olursa olsun, bizler de zerre kadar saygı duymayız., duyamayız!
Sözün özü: Hadis Araştırmacısı Prof. Dr. Yusuf Ziya Keskin Hoca’nın dediği gibi, “İnsanların çoğu, ömürlerinin büyük bir bölümünü rol yaparak geçirirler.” Galiba Bilal Ekşi de, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının, devrim karşıtlarının gözünden düşmemek için ömrünü rol yaparak geçirmektedir!