Hatay ‘da yaşayan diş hekimi Şadi Asfuroğlu (58), aile mirası olan 140 yıllık atölyede unutulmaya yüz tutmuş cam üfleme sanatını yaşatmaya çalışıyor
. Asfuroğlu, kendi tasarladığı kalıplarla Roma, Bizans ve Fenike dönemlerine ait parfüm, zehir ve gözyaşı şişelerin aslına uygun kopyalarını yapıyor.Camın üretim noktasında çeşitlendirildiği ve geliştirildiği merkezlerden biri olan Hatay’da bu sanatı yaşatmaya çalışan Şadi Asfuroğlu, kendi oluşturduğu kalıplarla binlerce yıldır yapılan camların kopyasını tarihi evde üretiyor.
‘HEDEFLEDİĞİM NOKTAYA ULAŞTIM’
Senelerdir bu işin içerisinde olduğunu belirten Diş Hekimi Şadi Asfuroğlu, “Yıllarca Kültür Bakanlığı ile çalıştım. Şu an Türkiye’nin büyük bir firmalarından birine ürün hazırlıyorum. Son dönemlerde daha önce yaptığım ürünlerden farklı olarak, Roma’da 2’nci ve 3’üncü yüzyılda yapılmış ve kalıba üfleyerek hazırlanmış parfüm şişelerinin tekrarını yapmaya başladım. Bu benim için bir hedef noktaydı. Yıllardır bunun için çaba sarf ediyordum ve bu şekilde yeni ürünler yapmaya başladım. Bunlar başka yerde göremeyeceğiniz, ancak ve ancak müzelerde denk gelebileceğiniz ürünlerdir. Bilmeyen birisi için bunlar orijinal gibidir. Bu konuda hedeflediğim noktaya ulaşmak, beni çok mutlu ediyor” dedi.1940’larda babasının Antakya camı üretimi yaptığını ve atölyesini oluşturduğunu belirten Asfuroğlu, ustası Sami Coşkun’dan öğrendiği tekniklerle Roma, Bizans, Fenike döneminde yapılmış ve arkeoloji müzelerinde mevcut olan gözyaşı şişesi, koku şişeleri ve ilaç, zehir saklama kapları, sıvı saklama kapları, cam bilezik ve yüzükleri ile cam sikkelerin röprodüksiyonlarını yaptığını belirtti
.’ANADOLU’YU ANLATAN ÜRÜNLER
‘Roma döneminin önemli şehirlerinden biri olan Hatay’ı ürünlerine yansıttığını söyleyen Şadi Asfuroğlu, şöyle konuştu: “Antakya yaşam için çok kolay ve çok güzel bir şehirdir. Camın ilk keşfedildiği yer burasıdır. O dönemde yapılmış heykelleri sikkeleri veya antik kimlikleri hepsini bizler konu ediniyoruz. Tike, göz yaşı şişeleri, Saint Pierre(Saint Pietro=Petrus=Şem’un), Büyük İskender, Daphne- Apollon hikayesindeki Daphne ve daha bir çok işlediğimiz konumuz var. Bunları kompozit heykel ve cam çalışmalar şeklinde yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz. Ben bu işe hobi olarak başladım. Ancak hobiyi aşalı yıllar oluyor. Buranın Antakya’yı ve ülkemizi tanıtmak adına çok önemli bir işlevi var. Antik Cam Evinden Antakya’ya özgü veya Antakya’nın dışından bir sürü örneği görebilirsiniz. Burada Antakya camının örnekleri müzelik durumdadır. Gözyaşı şişeleri, parfüm şişesi, yüzükler, kolyeler hepsi bizi, kültürümüzü, Anadolu’yu anlatan ürünlerdir. Yerli ve yabancı tüm ziyaretçilerin gösterdiği ilgi, bizleri memnun edecek şekildedir.
“‘ANTAKYA ŞİŞESİNDE GÖRMEK İSTERİM
‘Plastiğin hayatımıza girişiyle birlikte camın daha az kullanılmaya başladığını belirten Şadi Asfuroğlu, şöyle devam etti:”Son Antakya cam fabrikası da maalesef 2004 yılında, plastiğin hayatımıza girmesi ile ekonomiye yenik düşerek kapanmıştır. Ben burada Antakya cam geleneğini minik şişeler, cam yüzükler, cam sikkeler ve cam rölyeflerle devam ettirmeye çalışıyorum. Kendi gücümle ayakta kalmaya çalışıyorum. Ancak Antakya camı dediğimiz bu camın tekrarı için ciddi bir kamu desteği lazım. Keşke böyle bir kamu desteği olsa, gastronomi şehriyiz bu nedenle şehrimizdeki en önemli unsurlardan biri de şişelerdi. Bugün bir lokantaya girildiğinde nar ekşisi, zeytin yağını ve gelen ayrana kadar hepsini Antakya’ya özgü, atık camdan dönüşümle yapılmış kalıpsız üfleme, el işi yeşil cam içinde görmek isterdim. Antakya gastronomisinin vazgeçilmezi Antakya camıdır. Çünkü içindeki zeytinyağını, peyniri, çökeleği, tuzlu yoğurdu ve diğer gıdaları güneş ışınlarından korumak için yıllarca yeşil camın filtre özelliğinden faydalanmıştır, ninelerimiz, annelerimiz. Şu anda bunun olması çok zor değil, şu an hayatta olan birkaç usta var, onları bir araya getirerek el birliği ile Antakya camı yapabiliriz.”Cama üfleyerek, binlerce yıllık parfüm, zehir ve gözyaşı şişelerinin kopyasını yapıyor