Çobanlık yaparken birikimiyle aldığı hayvanların yarısını Hatay’da depremde kaybeden ve depremden beri aynı kıyafetle yaşayan İmamidin Çağlar, yem yardımının gelmediğini söyledi. Hayvanlarını yarı fiyatına satın almak isteyenler olduğunu vurgulayan Çağlar, “Bizde para yok ki. Ben bunların birisini satsam, mecbur satacağım, o 800 lira dedi ya, yem kalmayınca 800 liraya vereceğim, kalanına yem vereceğim. Ben bunları öldürmem ki” dedi.
Hatay’da hayvancılıkla geçimini sağlayan İmamidin Çağlar, çobanlık yaparken biriktirdiği paralarla aldığı küçükbaş hayvanlarının yarısını depremde kaybetti. Çağlar’ın 57 hayvanından geriye 10 yavru ve 18 koyun kaldı. 5 çocuğunu hayvanları sayesinde okutmaya çalışan Çağlar, yem yardımı alamadığı için miras davası nedeniyle ekilmeyen küçük bir tarlada hayvanlarını otlatarak yaşatmaya çalışıyor. Çağlar, kirada oturduğu evi ve ahırı da yıkıldığı için ne yapacağını bilmiyor.
“PARAM OLDU MU, YEM KENDİ GELİR”
Depremden bu yana banyo yapmadığını ve aynı kıyafeti giydiğini söyleyen Çağlar, hayvanları için yem satın almak zorunda kaldığını kaydederek, “Para oldu mu, yem kendi gelir. Para olsa yem çok. Para olsa ekmek de çok. Para olmazsa ekmek de yok” dedi.
Hayvanlarını değerinin altına almak isteyenler olduğunu aktaran Çağlar, “Mecbur, bu 2 bin lira değeri var. Ben satıyorum bunu 800 liraya. Satıyorum, çocuklarımla beraber yiyeceğim. Başka çarem yok. Geleceğim de yok bir taraftan” diye vurguladı.
Hayvanlarına yem yardımı verilmesi için yetkili makamlara başvurduğunu ancak hiçbir yardımın gelmediğini belirten Çağlar, “Birisi geldi, dedi ki ‘Kaç hayvanın ölmüş?’. Ben de ‘Gel senle sayalım, kaç tane hayvanım ölmüş. Sen gözünle gör. Sonra bana deme ki sen yalancı mısın?’. ‘Yok yok, kokuyor. Gelmiyorum’ dedi. T.C. kimlik numaramı aldı, gitti. ‘Biz sonra kendimiz halledeceğiz’ dedi. Kaç gün oldu, hala yok. Bugün de bir bakan gelmiş, dedi ki ‘Ne derdin var?’. Dedim ‘Bizim derdimi yok’. Dert bu, dert bu. Bütün köy. Nasıl anlatalım. Kime anlatalım. Biz zaten şaşırdık kaldık. Bu köy yıkılacak, gidecek yer arıyorum ki hangi tarafa gidelim” diye konuştu.
“HAYVAN BENİM EKMEĞİM, HEM DE YOL PARAM”
“Hayvan benim ekmeğim, hem de yol param” diyen Çağlar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben bir kişiyim, 6 kişi şu elime bakıyor. Dışarıda 200 liraya çalışıp gelsem bunlar yiyor. Olmazsa yok… Ben gece karanlıkta, koyunlar bir yanda yatıyorum. Yağmur da üzerime yağıyor. Şu elbisemi bu depremden beri değiştirmedim. Benim yanıma gelseniz, benden koku geliyor. Değiştiremem, niye 4 saat hayvanın içindeyim. Günde bir elbiseyi nerede bulalım, değiştirelim.
HAYVANLARINI YARI FİYATINA SATAN OLDU
Hayvanlarını satan çok oldu, yarı fiyatına. Bir tavuk 100 liraysa, bu sattı 50 liraya. Bende ucuz mal yok, ben vermiyorum. Öleceğimi bilsem ben bu hayvanlarımı vermem. Bunu 50 kuruştan topladım, sizin yanınızda çalıştım, 99 kuruşunu yedim, 50 kuruşunu yemedim. Topladım, topladım bir tane aldım. Allah’a şükür 8-9 tane yavru var, 3 tane de birkaç gün sonra yavru yapıyor.
“BEN BUNLARI ÖLDÜRMEM”
Şimdi hayvanların yem ihtiyacı var. Bizde para yok ki. Ben bunların birisini satsam, mecbur satacağım, o 800 lira dedi ya, yem kalmayınca 800 liraya vereceğim, kalanına yem vereceğim. Ben bunları öldürmem ki.”
“BEN FAKİR İNSANIM”
Gelen yardımlardan da tanıdığı olmadığı için faydalanamadığını kaydeden Çağlar, “Yardım geliyor, nereye gidiyor biz bilmiyoruz. Bazısı isim yazmış. Ona gidiyor, olmazsa yok. Benim gibi bir çoban adam yardımdan ne anlar ki?… Yardım nereden geliyor, nereye gidiyor? Yardımı kim gönderiyor, kim alıyor? Ben ne bileyim? Biz kimseden şikayetçi değiliz. Sadece siz alıyorsunuz misal, bana yok. Bu insanın zoruna gidiyor. Sizin yeriniz, yurdunuz var, oturmuşsunuz, size devlet yapmış, sizinki de yıkıldı. Ben kirada oturuyorum, bana bir şey yok. Ben güçlü değilim, fakir insanım” diye konuştu.