Coronavirüsü ile ilgili çok şey yazılıyor. Bugüne kadar yazılanların dışında bir özelliği var coronavirüsün.
Coronavirüsü hem öldürüyor hem bölüyor.
“Öldürücü özelliğini biliyorduk da, bölücü özelliği nerden çıktı” diyenleri duyabiliyorum.
Anlatayım…
Başkanlık sistemine geçtiğimiz günden beri ülke iki parça. Bir tarafta cumhur, diğer tarafta millet ittifakı…
Hepimiz üç aşağı beş yukarı böyle mevzilendik.
Birimizin “ak” dediğine diğerimiz “kara” dedik.
Siyaset böyle şekillendi…
***
Özellikle son yerel seçimlerden sonra Cumhur ittifaki birleşenlerinin Millet İttifakına salvoları arttı.
Kemal Bey, Meral Hanım ve hatta Temel Bey, “Ülkedeki her kabuğun, her kötülüğün anası” ilan edildi.
***
Şimdi, bu iş coronavirüs üzerinden yapılıyor. Ülke neredeyse iki parça. Her alanda ayrı düşünen iki grup.
Ekonomik gidişatta, diplomaside, demokraside, dış politikada velhasıl hayatın ve ülke yönetiminin her alanında ayrı düşünen iki gruba bölündük.
***
Coronavirüs bile bizi birleştiremedi.
Coronavirüsle mücadelede bile ortaklaşamadık.
Siyasi partiler, STK’lar, meslek örgütleri kısacası tüm Türkiye iki blok olmuş durumda.
İktidar, kendince tedbirler alıyor. “Evde kal” çağrısı yapıyor. Muhalefet “evde tut” diyor.
İktidar elindeki kamu gücüyle birşeyler yapıyor. STKlar ve meslek odaları, “yetmez, dahasıda lazım” diyor.
İktidar, toplumsal muhalefe kulak tıkadıkça “o” birileri sesini yükseltiyor.
İktidar “sokağa çıkmayın, yeter” diyor. Toplumsal muhalefet, iktidar dışındaki “neredeyse herkes sokağa çıkma yasağı lazımdır” diyor.
İktidar ekonomik destek paketleri açıklıyor. Toplumsal muhalefet, “bu paketler tüm toplumu kapsamıyor” diyor.
Bu örnekler uzar… Sabaha kadar yazılabilir..
Uzatmayalım.
Ülke coronavirüs konusunda bile ikiye bölünmüş.
Bir yanda iktidar ve onu oluşturan dinamikler, öte yandan bu güçlerin dışında kalan dinamikler.. Kısacası toplumsal muhalefet.
Ülke zaten başkanlık sistemine geçişten itibaren hatta daha öncesinden de böyleydi.
Bu illet çıkınca Allah var, toplumsal bir uzlaşı bekledim.
İktidar ve cumhurbaşkanı bir adım atar, muhalefet de katkı sağlar diye çok bekledim.
Ama Sayın Cumhurbaşkanı coronavirüsle mücadele konusunda bile toplumsal muhalefete, “barış dalı” uzatacağına ortamı gerdi.
O gerince AKPliler daha da gerdi.
Toplumsal muhalefet ise doğru bulduğu çözüm önerilerini sıralamaya devam etti.
Öyle bir noktaya geldik ki bağış kampanyaları bile ayrı ayrı başlatıldı.
Peki bu durumda coronavirüs ile nasıl etkin mücadele edeceğiz? Birlikte nasıl başaracağız? Burası kocaman bir boşluk…
Bu ortam kötü.
Bizi mücadelede zayıf düşürecek bir ortam.
Sonumuz kötü olur.
Aklımızı başlarımıza alıp düşünmeliyiz…
Bir uzlaşı ortamı şart.
Uzlaşı kültüründen giderek uzaklaşan bir toplum olduğumuzu biliyorum.
Ama uzlaşı bugünlerde şart..
Bu bela ile mücadele etmek istiyorsak, uzlaşı ortamı yaratılmalı, yaratmayız.
Bunun için top bence Sayın Cumhurbaşkanı’nda.
O bir adım atarsa, gerisi gelir.