Ankara İdare Mahkemesi tarafından verilen Yumurtalık´ta kurulan EMBA Elektrik üretim A.Ş. hakkındaki kararın temyiz yoluyla incelenmesini isteyen Doğu Akdeniz Bölgesi Çevre Dernekleri Platformu (DAÇE), kararın bozulması için Danıştay´a başvuru da bulundu.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu aleyhine başvuruda bulunan Adana Barosu´nun da taraf olduğu dava dilekçesini Danıştay 13. Dairesi Başkanlığına veren ve davanın duruşmalı olarak görülmesini talep eden avukat İsmail Hakkı Atal, “Ankara 7. İdare Mahkemesi Başkanlığı´nın 2017/247 E. 2018/1779 K. ve 31.10.2018 tarihli hukuka ve kanuna aykırı kararını istinaf talebimizin reddine dair Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesinin 2019/1074 E. 2019/ 2057 K. sayılı kararının temyiz yoluyla incelenerek bozulmasına karar verilmesini” istedi.

Akdeniz Bölgesindeki 6 Büyün Ova Koruma Altına Alındı
Avukat İsmail Hakkı Atal, Bakanlar Kurulu kararıyla doğu Akdeniz Bölgesinde 6 büyük ovanın (Çukurova -Amik -Arsuz -Mersin -Silifke ve Erdemli ovaları) 21.01.2017 tarih ve 29955 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmasıyla koruma altına alındığını ve termik santrallerin Bakanlar Kurulu kararına da aykırı olduğunu ifade etti.
Atal’ın dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Kömürlü termik santrallerin tarım alanlarına, deniz ekosistemine, havaya, suya ve toprağa olan zehirleyici etkisi nedeniyle insan sağlığı ve ekosistemler üzerindeki yıkıcı etkisi nedeniyle kömürlü termik santraller kesinlikle kamu yararına aykırıdır. İnsanların, canlıların, çocuklarımızın hayatının, sağlığının söz konusu olduğu bir düzlemde, enerji gereksinimi–ekonomik ihtiyaçlar gibi insanların değer yargılarının şaşırtılması, aşağıda da ayrıntılarıyla açıkladığımız üzere kapitalizmin de sonunu getirecek bir kaosa doğru yol almamıza neden olmaktadır. Tek bir kamu yararı vardır; o da insanlığın ve ülkemizin geleceği, gelecek nesillerin sağlığı, insan sağlığı, gezegendeki –ülkemizdeki insan ve canlı yaşamının sürdürülebilirliğidir. En son Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Komitesinin 1,5 C raporuna göre, gezegendeki küresel ortalama sıcaklığın 1,5 C´lik eşigin altında tutulabilmesi için son 12 yılın kaldığı vurgulanmaktadır. Bu durumda davalı idarenin ve müdahil şirketlerin üstün kamu yararı olarak adlandırdığı ekonomik menfaat de, termik santralin kurulmamasını gerektirmekte olup; bütün uyarılarımıza rağmen dava konusu kömürlü termik santral kurulduğu takdirde davalı şirketin yatırımı kendisine milyarlarca dolar kaybettirecek süreci hızlandırmaktan başka işe yaramayacaktır.
Bizi Ekolojik Krize Doğru Yaklaştırıyor
İnsan sağlığı ve ekoloji odaklı gerçek kamu yararı ile şirketlerin ve davalı idarenin savunduğu ekonomik menfaati ön planda tutan şirketlerin yararı aynı noktadadır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mahkemeye sunduğumuz 3.07.2017 tarihli dilekçemiz nazar-ı itibara alınmamıştır. Halk sağlığı ve ülkemizin -gezegenin geleceği olarak ifade edebileceğimiz kamu yararı açısından değerlendirildiğinde dava konusu termik santralin iptali gerekmekle birlikte; davalı İdare ve müdahil şirketin bakış açısıyla tanımlanabilecek ekonomik menfaat- ülkenin enerji ihtiyacı vs. gibi şirket yararı açısından da değerlendirildiğinde, kömürlü termik santrallerin iptali ve çalıştırılmaması gerekmektedir. Dava konusu termik santralin çalıştırılması, sözkonusu santralden üretilen elektriğin satın alınabilmesi için çalışması gereken kapitalist üretim -tüketim döngülerinin de yok olacağı en azından sekteye uğrayacağı küresel ısınma -iklim değişikliği sürecine katkıda bulunmaktadır. Bilimsel dayanaklarıyla açıkladığımız üzere, kömürlü termik santrallerin çalıştırılması büyük ekolojik krize doğru bizi yaklaştırmaktadır. 2 C´lik eşik noktasını (threshold) engelleyemediğimiz takdirde; Bazı devletlerin yıkılabileceği, insanlığın tamamının veya bir bölümünün kaos içine girebileceği, tarım alanlarının deniz suları altında kalabileceği, petrolün-fosil yakıtların öneminin kalmayacağı, insanlığın gıda ve su krizine girebileceği, tedavi ve ilaç imkanlarının olmayabileceği, küresel ve bölgesel ekonomik sistemlerin çökebileceği bir sürecin olasılığı yükselmektedir. Kurulu kapitalist sistemin nimetlerinden faydalanan şirketlerin fosil yakıt işletim sistemlerinden vazgeçmemeleri ise yukarıda da belirttiğimiz üzere bölgesel ve küresel ekonomik sistemlerin çöküşünü beraberinde getirebilecek iklim değişikliği sürecine katkı koyarak ´kendi bindikleri dalı kesmeleri´ anlamına gelmektedir. En yetkin kişilerden olan IPCC eski idari sekreteri Christina Fıgueres ve biliminsanlarının açıklamasıyla gezegende iklim değişikliğinin zararlı sonuçlarını durdurmak için 3 yıl kaldığı açıklanmıştır.”
Diğer güncel İskenderun haberleri için: İskenderun Haber
Diğer güncel Hatay haberleri için: Hatay Haber