Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin barınma, eğitim, sağlık alanlarında yarattığı sorunlar ve çözüm önerileri “İnsan Hakları Perspektifinden 6 Şubat Depremleri Konferansı”nda alanında uzman isimlerin katılımıyla ele alındı.
Konferansın açılışında konuşan Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, “Aklı ve bilimi referans almak yerine, rant ve kar hırsı, doğaya gelişigüzel müdahaleler yapılmasının bedelleri ağır ödenmiştir. Yaşanan felaketlerin sonuçlarına baktığımızda rant, çarpık kentleşme, siyasi sorumsuzluk, imar afları ve alınmayan tedbirler görünmektedir. Devlet ve iktidar halkımızı kaderiyle baş başa bıraktı” dedi.
Türkiye Barolar Birliği Litai Salonu’nda yapılan konferansın düzenleyicileri arasında Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Eğitim-İş, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Genel Sağlık-İş, Sosyal Haklar Derneği, Travma ve Afet Ruh Sağlığı Çalışmaları Derneği yanı sıra Çankaya Belediyesi, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu,(DİSK) Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Mülkiyeliler Birliği yer aldı.
6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirenlerin anılmasıyla başlayan konferansın açılış konuşmalarını Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Başkanı Mehmet Yeşildağ, Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreteri Veli Küçük ve Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner yaptı.
”İktidar, halkımızı kaderiyle baş başa bıraktı”
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ,” Rant ve kar hırsı, doğaya gelişi güzel müdahaleler yapılmasının bedeli ağır ödenmiştir” dedi. 6 Şubat depremlerinde devletin ve iktidarın deprem konusunda öncesinde ve sonrasında çaba içerisinde olmadığını savunan Yeşildağ, şöyle konuştu:
”Aklı ve bilimi referans almak yerine, rant ve kar hırsı, doğaya gelişigüzel müdahaleler yapılmasının bedelleri ağır ödenmiştir. Yaşanan felaketlerin sonuçlarına baktığımızda rant, çarpık kentleşme, siyasi sorumsuzluk, imar afları ve alınmayan tedbirler görünmektedir. Devlet ve iktidar halkımızı kaderiyle baş başa bıraktı. Deprem felaketinin üzerinden bir buçuk yıl geçti. On binlerce insan sakat kaldı, yakınlarını, evlerini işlerini kaybetti. Geçen süreye rağmen birçok sorun çözülemedi. Temel ihtiyaçlara ulaşım için gerekli çalışmalar tamamlanamadı. Konteyner kentlerde yaşam mücadelesi veren vatandaşlarımız, seller ve yangınlarla mücadele etmektedir. Konutlar hak sahiplerine teslim edilememiştir. Şehirlerde kalacak ev bulunamamaktadır. Bulanlar da fahiş fiyatlarla karşı karşıya. Ülkemiz bir deprem bölgesi. İstanbul depremi gündemdeyken, afete hazırlık konusunda bir çalışma yapılmamaktadır. Deprem konusunda büyük bir tıkanma yaşanmaktadır. Eylem planı doğru düzgün ortaya konulmamıştır. kamu kurum ve kuruluşlarının bu konferansın sonuçlarını dikkate almalarını istiyoruz. Devlet, depremzedelere karşı Anayasa’da bulunan görevlerini yerine getirmelidir.”
“Sorumluların ceza alması için çalışmalarımız devam edecek”
Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreteri Veli Küçük ise konuşmasında, “Devletin kurumları eliyle gerekli tedbirleri almaması ve rant hırsı uğruna, yönetmelik ve kuralları uygulanmaması sonucu vatandaşların yaşamını kaybetmesi, ‘kader’ olarak küçümsenmeyecektir” dedi. Türkiye Barolar Birliği olarak deprem bölgesinde yaşanan hak ihlalleri ve ölümlerde sorumluluğu olan kişilerin yargılanması için sürecin takipçi olmaya devam ettiklerini ifade eden Küçük, şöyle konuştu:
”Hukuksuzluğun, büyük sorumluluğun o binaların yapımında, kullanımında gereken hassasiyeti göstermeyen tüm yetkililer açısından adalet mekanizmasında cezasını bulmasını çok önemsiyoruz. Deprem bölgesinde tüm dosyaları, yerel yönetimdeki sorumlular da dahil olmak üzere en geniş kapsamda adaletin sorumlulukların ceza almasını noktasında barolar çalışmalarına devam edecek. Müdahil olma taleplerini de belirterek devam edeceğiz. Çok ciddi bir tıkanmanın yaşandığı süreçteyiz. Vaat edilen konutların yüzde birinin dahi yapılmadığı, eğitim hakkının konteynerlarda ilkel koşullarda zorlukların yaşandığı günler devam ediyor. Depremzedeler arasında ayrım yapılarak devam ediliyor.
Devletin sosyal devlet, yurttaşına duyarlı devlet duygularını vatandaşına hissettirmesi gereken bir dönemdeyiz. Ama ne yazık ki vatandaşlarımız bu duyguyu yaşamadı. Hala çadırlarda yaşayan yurttaşlarımızın olduğu bir süreç var. Eğitim mekanizması uzun bir süre işletilemedi.”
”Tıkanmışlığı deprem bölgesinde gözlemledim”
Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner de ”Yıllardır ülkede pek çok alanda tıkanmışlığı yaşıyoruz. Salondakiler kendi kurumlarında bu tıkanmışlığı aşmak için mücadele veriyor” dedi. Güner, şunları söyledi:
”6 Şubat depremi, bizlere felaketin boyutunun bu kadar büyük olabileceği bir başka tıkanmışlığı da yaşayabileceğimizi öğretti, gösterdi. İnsanların kuru ekmek ve su için mücadele ettiğini görmüş ve yakınlarını enkaz altında elleriyle kazıyarak ulaşmaya çalıştıklarını gözlemlemiş biri olarak, gerçekten tıkanmışlığın çok ciddi bir boyutta olacağını gözlemledim. O gün insanlar deprem bölgesinde acı ve çaresizliği yaşadı. Yerel ve merkezi yönetimlerinin, akademisyenlerin, yurttaşların sorumlulukları var. Altı mevsim geçti deprem bölgesinde. Orada hala çadır ortamında çamurda, karda kışta kalmış insanlarımız var. Oradaki yurttaşlarımızın yerine kendimizi koyabildiğimizde dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.”
”Dere yataklarına izin, imar affı…”
Konferansın onur konuğu Prof. Dr. Ruşen Keleş konuşmasında, ”Afetlerden sonra alınması gereken birtakım adımlar oldu. Ama afetlerden önce atılması gereken birtakım adımlarda elbette var” dedi. Deprem konseyinin varlığına son verildiğini hatırlatan Keleş, depremlere ilişkin hukuki düzenlemeleri şöyle anlattı:
”6 Şubat depremlerinde yıkıma uğrayan illere, Almanya’dan gönderilen yardımın asker ve jandarmadan daha erken ulaştığına ilişkin gözlemler yapılmıştır. Kentleşmenin niteliği, biçimi, özellikleri, yapı, nüfus yoğunluğu.. İstanbul ve çevresindeki nüfus yoğunluğu, imar affı, dere yataklarındaki yapılara izin verilmesi yalnızca yanlışlardan birkaçıdır.”
Konferansın oturum başlıkları arasında “Depremin ilk günlerinden bu yana bitmeyen şeffaflık ve polemik sorunu”, “Eğitim hakkı ve ruhsal sağlık üzerine”, “Deprem alan araştırması bulguları”, ”Hatay’ın yeniden inşası süreci”, “Ücretsiz konut hakkı, mülksüzleştirme tartışmaları” yer aldı.