Salı, Ocak 28, 2025
No menu items!
Ana SayfaKöşe Yazıları Depremin 2. Yılında Bazı Tespitle(1)

 Depremin 2. Yılında Bazı Tespitle(1)

                                                                                                           

             İmar Affının Yaratığı Yıkım

Deprem suçlarıyla ilgili davalarda imar barışına başvuran yapılarda birbiri ardına tahliye kararları çıkıyor. Binaları yapanlar  ; “ biz yasaya ve yönetmeliklere uygun olarak binayı yaptık. Daha sonra binanın taşıyıcı sistemlerini etkileyecek şekilde kat çıkılmış veya büyütülmüş. Depremdeki yıkımda illiyet bağı koptuğu için sorumluluğumuz yok” şeklinde özetlenecek savunmalar yapıyorlar.  Depremde yıkılan binaların önemli bir kısmında sorumluluk imar affına yükleniyor.

 

                         Dini İmamı Para Ve Oy Olan Yöneticiler

Ak Parti iktidarı 2018 yılında imar barışı/affı adı altında bir kanun çıkardı. Bu kanun sayesinde siyasal iktidar inanılmaz bir gelir elde etti. Milyonlarca bina bu yasadan yararlanarak kaçak binalarını yasal hale getirdiler. Hem de sadece başvuru sahibinin beyanını yeterli buldular. Binaların risk durumuna ilişkin herhangi bir denetim yapılmadı.  Parayı basan kağıt üstünde yasallık kazandı. Parayı alan idare olası bir afette olabilecek can ve mal kayıplarından sorumluluktan kurtulma düşüncesiyle kanuna geçici bir madde eklemişti.  Eklenen geçici 16. Maddede, “Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır”  denilerek Anayasal yükümlülüğünden kurtulmayı amaçlamıştı. İmar affını çıkarırken yöneticilerin umurunda olduğu tek şey oy ve para olmuş.

Yetkililer para ve oy adına açıkça anayasayı çiğnemişler ve 6.Şubat depremlerinde 55.000 insanın ölümüne yol açan felaketin yollarını döşemişler. Sadece 6 Şubat’ta deprem yaşanan bölgede 300 bine yakın binanın imar affından yararlandığı düşünüldüğünde imar affını çıkaran yetkililerin on binlerce insanın ölümünden doğrudan sorumluluğu olduğu aşikârdır. Devletin yaşam hakkını koruma sorumluluğu var. Bu anayasal bir zorunluluk olup yasa ile bu sorumluluktan kurtulamaz. Aksi takdirde devlete ihtiyaç yoktur.

Nitekim yıllar sonra Anayasa Mahkemesi bu geçici maddeyi iptal etti. Devletin can ve mal güvenliği sorumluluğunu imar affı ile mal sahiplerine devredilemeyeceği, devleti devlet yapan bir sorumluluktan kaçınılamayacağını vurgulamış yüksek mahkeme. Ne yazık ki yönetenler devlet sorumluluğundan kaçmış ve bu ülkenin insanlarının can ve mal güvenliğini ortadan kaldırarak paraya ve oya tercih etmiştir. Tüccar yöneticiler devleti ticarethane zihniyetiyle yönetmişler ve üzülerek belirtmeliyim ki hala aynı zihniyetle yönetiyorlar. Yüksek mahkeme bu kararı ancak 6 yıl sonra verdi. İnsanların yaşam hakkından çok daha önemli işleri varmış demek.

Depremde yıkılan binaların kaçının imar affından faydalandığını yönetenler halk ile paylaşmamaktadır. İşlerine gelmiyor olabilir veya sadece para kazanmaya odaklı yönetim anlayışı devlet olmanın sorumluluklarını tamamen gündemlerinden çıkarmışlar. İmar affının yarattığı yıkımın sonuçlarını tespit etmek ve gelecekte benzer felaketlere yol açmamak için dersler çıkarmaya yönelik verileri kamu ile paylaşmak elzem olduğu kadar yönetiyor olmanın da görevidir. Nafile bir yakınmada bulunduğumun farkındayım. Yönetenlerin bu halka karşı sorumluluklarını umursadıklarını sanmıyorum. Ama nihayetinde acı çeken, evsiz kalan ve ölen bizleriz.

                                       Yargı İktidarın Emrine Amade

İmar affını para ve oy uğruna çıkaranlar siyasal anlamda 50 bini aşkın ölüme rağmen hesap vermediler. Bir tek istifa olmadı. AKP iktidarının  istifa kavramına çok yabancı olduğu bilinmektedir. Soma’da, Ermenek’te, Çorlu’da, Aladağ’da ve daha sayısız ihmali barındıran onlarca sosyal cinayetlerde hiç siyasi sorumluluk almadılar. Kader diyerek yollarına devam ettiler.

Peki, imar affını çıkaran kamu görevlilerine hukuken ölümlerden sorumlu oldukları cihetiyle dava açıldı mı? Devam eden deprem yargılamalarında imar affından yararlanmak için başvuruda kullanılmak üzere formalite gereği imza atan sivil kişilere dava açıldığını gözlemliyoruz. Ancak esas aktör konumunda olan hiçbir kamu görevlisine halen dava açılmadı. Bildiğim kadarıyla bu nedenle soruşturma izni talebi de bulunmuyor. Hiçbir savcı bu konuda hükümete yakın kaynaklara dokunmuyor veya dokunamıyor.

6 Şubat depremlerinin ardından iki yıl geçti. Hatay’da yaşanan doğal afet yönetenlerin sorumsuzluğu nedeniyle kelimenin gerçek karşılığıyla katliama dönüştü. Afeti katliama dönüştüren kamu görevlilerin bazısı imar affını çıkaranlardır. İşte bu kamu görevlileri hesap vermediler ve yargılanmadılar.  İmar affı çıkararak insanların can güvenliğini sağlayacak denetimleri yapmayan, yani açıkça deprem suçu işleyen bürokratlara ve siyasilere yargının dokunmadığını depremin 2. Yılında kayıt altına almak istedim.

 

 

 

 

 

 

 

 

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER