Şube Başkanı Mustafa Günal yaptığı Basın açıklamasında, Çocukların uğradıkları cinsel istismarı çizdikleri resimlerle anlatmasına rağmen, dava süreci akla ve vicdana sığmayacak şekilde sürdüğüne dikkat çekerek tepkisini şöyle dile getirdi:
“Türkiye artık neredeyse her gün adalete olan inancın biraz daha sarsıldığı bir ülke haline getirilmiştir. Siyasi davalarda iktidarın sopası gibi çalışan sistem, adli davalarda da toplum vicdanında ağır yaralar açmaktadır. Bu durumun son örneği, biri 7 diğeri 10 yaşında olan Antalya Elmalı’daki iki kardeşin uğradığı cinsel istismara ilişkin görülen davada yaşanmıştır.
Geçen yıl Haziran ayında mağdur çocukların babaannelerinin Balıkesir’de savcılığa başvurarak eski gelini Merve A., kocası Rahmi A. ve onların erkek arkadaşlarından torunlarına cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle şikayet olmasıyla ortaya çıkan büyük suç, ne yazık ki adaletle cevaplanmamıştır.
Çocukların uğradıkları cinsel istismarı çizdikleri resimlerle anlatmasına rağmen, dava süreci akla ve vicdana sığmayacak şekilde sürmektedir.
Çocukların avukatlarının “Bu davada sanık olması gerekenler tanık olarak dinleniyor” diye itiraz etmesine, utanmaz annenin duruşmada hala mağdur çocukları suçlamasına, sanıkların karakoldaki ilk ifadeleriyle davadaki ifadelerinin mütemadiyen çelişmesine rağmen, davanın 3.duruşmasında sanık Merve A. ile çocukların üvey babası olan Rahmi A. tahliye edilmiştir. Toplum vicdanını yaralayan, adalete olan güveni sarsan bu tahliye kararının, hukukta tutuklama sadece delil güvenliği açısından bir tedbirmiş gibi gösterilerek “deliller toplandı ve artık karartılamaz” diye izah edilmeye çalışılması da kamuoyundan tepki çekmiştir.
Gözlerin çevrildiği Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan “Tahliyelere biz de itiraz ettik” açıklaması gelmesi de halkın haklı tepkisini dindirmemiş, biriken öfkeyi soğutmamıştır.”
Eğitim-İş olarak uyarıyoruz:
“Mağdur çocukların kendilerine işlenen suçu anlatan o çizimler bile sanıkların tutuklanmasını gerektirmektedir. O resimler hem çığlık, hem de delildir. O resimler, gözümüzün önünden gitmeyen, boğazımızda demir lokma olan suçların anlatımıdır. O resimler kimsesiz ve cinsel istismara uğrayan iki çocuğun bizlerden yardım istemesidir. Bu ülkede iki tane ufacık çocuk, kendilerine karşı işlenen bir suçu resimlerle anlattığında aldıkları tek yanıt, devletin adaleti ve şefkatli kolları olmalıdır.
Unutulmasın ki çocuklarını koruyamayan bir ülkenin istikbalinin de saygınlığının da olması mümkün değildir.
Bu dava bir kez daha göstermiştir ki çocuklara karşı işlenen suçlara dair yasalarda çelişkiler varsa yeniden düzenlenmeli, bu tür davalarda hiçbir ceza indirimi uygulanmayıp potansiyel suçlulara gözdağı verilmelidir. Eğitim-İş olarak davanın takipçisi olduğumuzun altını çiziyor, adalet talebimizi yineliyoruz!”