Eğitim İş Hatay 2 nolu şube başkanı Hüseyin Ateş , yüz yüze eğitim öncesinde yeterince aşılama yapılmamasına tepki göstererek, “Tüm Eğitim emekçilerinin canı eşit” vurgusunu yaptı.
Yaptığı basın açıklamasında, yüz yüze eğitim öncesinde Milli Eğitim Bakanlığının eksiklerinin çok olduğunun altını çizen Şube Başkanı Mustafa Günal, şu ifadelerde bulundu:
“Eğitim çevrelerinden ve velilerden gelen tüm itirazlara rağmen “dediğim dedik” biçimde, pandemiye yönelik tüm adımlar atılmadan yüz yüze eğitime geçen Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimdeki aşı trafiğini de düzgün yönetememektedir.
Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, öğretmenlerin aşılamasına yönelik yüz yüze eğitime katılacak öğretmenler başta olmak üzere bir liste hazırlayıp Sağlık Bakanlığı’na ilettiklerini ve bu liste uyarınca aşılamanın Şubat’ın son haftası başlayacağını söylemiştir.
Bu açıklama bir müjde gibi sunulsa da bilinmelidir ki ancak kötünün iyisidir. Çünkü MEB’in mantığında çok büyük eksikler bulunmaktadır:
1- Bu aşılama uygulaması çok geç başlamıştır. Okullar 1 Mart’ta açılacak, ancak öğretmenler için aşının koruyuculuğu oluşmayacaktır. Çünkü Şubat sonunda yüz yüze eğitime girecek tüm öğretmenler aşılansa bile, bu ancak aşının ilk dozudur. Oysa bilindiği üzere aşının koruyuculuğu için iki dozun da tamamlanması ve bağışıklığın oluşması için gereken süreyi riskten uzak şekilde beklemek gerekmektedir.
2- Bakanlığın sadece “öğretmenler”den bahsederek yaptığı bu açıklamalar, diğer eğitim emekçilerinin ne kadar düşünülmediğinin de ispatıdır. Oysa eğitim bir bütündür; okul, onu var eden tüm bileşenleriyle yekparedir. Tüm kamuoyunun itirazına rağmen yüz yüze eğitim başlatılıyorsa, idari personel, temizlik çalışanları yani eğitimin tüm emekçileri de aşılanmalıdır. MEB, bu kararında bulaş riskinin oluşacağı sınıfların okulun tümü için tehlike olduğunu belli ki hesap etmemiştir. Oysa okullarda eğitimin başlamasıyla tüm eğitim emekçilerinin canı tehlikeye girecektir. Böylesi bir gerçeklikte insanların canına meslek gruplarına göre değer biçmek, en hafif tabirle vicdansızlıktır.
Eğitim-İş olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrı yapıyoruz:
Yüz yüze eğitim kararını, aşılama takvimini rasyonel biçimde ayarladıktan ve gerekli tüm tedbirlerin tamamlandıktan sonraya ertelemelisiniz. Eğer bu konuda biz eğitim çevrelerinin itirazlarına yine kulak tıkayacaksanız, en azından canını riske attığınız tüm eğitim emekçilerini derhal aşılatmalısınız. Bu gerçeklik çerçevesinde Sağlık Bakanlığı’na yolladığınız listeyi acil olarak güncellemelisiniz. Daha önce söyledik, bir kez daha söylüyoruz: Kaçan derslerin telafisi mümküdür, ancak tek bir canın bile telafisi olmayacaktır. Bu acı sorumluluğu almayın!”