Emek Partisi (EMEP) Maraş depremlerinin altıncı ayına ilişkin hazırladığı ayrıntılı raporu kamuoyuyla paylaştı. EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ve Antep Milletvekili Sevda Karaca, parti genel merkezinde yapılan basın toplantısında deprem bölgelerinde yapılan gözlem ve buluşmalardan çıkan sonuçları 7 başlıkta sıraladı.
Raporda öne çıkan detaylar şöyle:
1- BARINMA: AĞIR KOŞULLAR, BELİRSİZLİK, AYRIMCILIK
Çadır kentlerin koşullarının iyi olmadığı, sıcakların etkisi, su yokluğu, banyo tuvalet konusunda yaşanan eksiklikler yüzünden sıkıntı yaşandığına dikkat çekilen rapora göre;
- Yurttaşlar, devletten psikososyal destek, geçimi kolaylaştıracak yeterli nakdi destek alamadı. Geçinebilmek için hamallık, taşımacılık, gündelik temizlik, açık dükkanlarda temizlik, servis gibi işler yapmak zorunda kaldı.
- Çadır kentlerde üç öğün yemek uzun zamandır ikiye düşürülmüş ve kimi yerlerde kahvaltı varsa öğle yemeği, kimisinde de kahvaltı yok.
- Konteyner kentlerde ise depremzedeler kalabalık şekilde, dar alanda yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Sıcakların giderek arttığı günlerde konteyner içinde durmak zorlaşırken; açık alanda insanların oturabileceği gölgelik bir yer bile bulunmuyor. Depremin ilk haftalarında ev kiralamak isteyenler, binanın sağlamlığını önceliklerken bu durum şimdilerde yerini, “uygun fiyatlı” ev bulmaya bıraktı. Sadece kira değil, depremden sonra nakliye, boya, tadilat, temizlik gibi birçok sektörde de fiyatlar en az üç katına çıktı.
2-) HALK SAĞLIĞI: NEFES ALMAK ÖLÜMLE EŞ!
- Molozlar dere yatakları, orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su kaynaklarına çok yakın bölgelere dökülüyor. Ortaya çıkan toz ve asbest sorunu ciddi boyutlara ulaştı. Numune alınan bütün bölgelerde en az bir adet asbestli malzeme bulundu.
- Enkazlar için doğaya zarar vermeyecek yerlerin belirlenmesi de dahil her konu ‘işçilik, makine, ekipman ve yakıt maliyetini artıracağı’ gerekçesiyle kârdan zarar etmek istemeyen şirketlerin insafına bırakılmış durumda.
- Kesintiler nedeniyle içme suyuna erişimde halen güçlüklerin yaşandığı deprem kentlerinde arıtma cihazları çalışmıyor. Sık elektrik kesintileri nedeniyle besinler bozulabiliyor.
- Sinek, haşere, böcek ve kemirgenlerle mücadelede zafiyet, yerel yönetimlerin de bu konudaki ciddi eksikleri nedeniyle her geçen gün büyüyor.
- Bölgede sağlık sisteminin ciddi bir hasara uğradığı, özellikle Hatay başta olmak üzere sağlık altyapısının, aile sağlığı merkezi ve hastane binalarının çoğunun kullanılamaz durumda.
- Depremin üstünden 6 ay geçmesine rağmen sağlık çalışanlarının barınma sorunu çözülmemiş ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin nerede ve nasıl verileceğine dair bir çalışma yapılmamış durumda. Bu da kızamık, uyuz gibi salgınlardan, ruh sağlığı sorunlarına, beslenme bozukluklarından, kronik hastalıkların alevlenmesine kadar pek çok hayati sorunun artmasına sebep oluyor.
- Gebe kadınların ani bir doğum başlangıcında nereye gideceğiyle ilgili kaygıları büyük. Bölgede ayakta kalan tek özel hastanede muayene hariç sezaryen ile doğum 9 bin 750 TL. Özeldeki doğum ücretini ödeyemeyecek depremzede gebelere en yakın sağlık kurumu ise 70 kilometre uzaklıktaki İskenderun Dörtyol’da.
- Kadınlar tuvalete daha az gitmek için az su içmeyi, az yemeyi tercih ederken doğum kontrol araçlarına erişimde de güçlük çekiyor.
3) EĞİTİM: 2 MİLYON 400 BİN ÖĞRENCİ EĞİTİM ALAMADI
- Yaklaşık 4,1 milyon öğrenci bulunan deprem bölgesindeki Hatay’da, yıkılmamış olan bazı okullar valilik, kaymakamlık, ilçe emniyet müdürlüğü gibi kamu binalarına dönüştürülmüş durumda. Bu okullarda okuyan öğrencilere ne olacağı konusu halen meçhul.
- Olağanüstü durumlarda görev yapan öğretmenlere ise bir düzenleme yapılmadı.
- 11 ilde her 100 öğrenciden ancak 20-25’i çadırlardaki eğitime katılabildi. Bu verilere göre 2 milyon 400 bin civarında öğrencinin eğitim alamadığı ortaya çıkıyor.
- Bu yıl 8. sınıf öğrencisi olan 280 bini aşkın çocuk hiçbir okula yerleşmedi. 230 bini aşkın çocuk ise yerleştirme başvurusu dahi yapmadı. Sınava başvuru yapmayan 189 bin öğrencinin nerede olduğunun cevabı ise yok.
4-) TARIM: KÖYLÜLERİN ARAZİLERİ ELİNDEN ALINIYOR
- Deprem sonrası arama kurtarma ekipleri, çadır, hijyen malzemeleri ve gıda gibi acil ihtiyaçlar en son köylere ulaştı. Köyler haftalarca susuz ve elektriksiz kaldı.
- Yurttaşlar, yıkılan ahırlar, açıkta kalan hayvanların korunması ve bakımının ciddi bir sorun olduğunu, bu sorunun çözümü için başvurdukları kamu kurumlarından olumlu yanıt alamadıklarını anlatıyor.
- Tarım Bakanlığı evleri yıkılan, ahırları zarar gören ve hayvanlara yedirecek yem bulamayan köylülere ancak 10. günden sonra yem ulaştırmak üzere harekete geçti. Fakat yem bulamayan besiciler hayvanlarını yok pahasına kesime gönderdiler.
- Sulama kanallarının hasarı hâlâ onarılmadığı için köylüler ciddi sorunlarla karşı karşıya.
- Hatay il merkezinde yeniden inşa adı altında yürütülen çalışmalarda kimi köylerde tarım ve yaşam alanları acele kamulaştırma kararı ile istimlak ediliyor. Yapılan uygulama AKP’li yöneticilerin villa ve arazilerini teğet geçerken köylülerin arazilerini elinden alıyor.
5-) DAVA SÜREÇLERİ: TEK BİR KAMU GÖREVLİSİ YARGILANMADI
- İhaleler Kamu İhale Kanunu’nun 21 b maddesi kapsamında, sadece TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının davet ettiği şirketler arasında yapıldı.
- İnşaatta tekelleşmenin önü açılarak, en uygun fiyatla inşaatın yapılması engellenmiş ve kamu zarara uğratıldı. Toplam 24 milyar 143 milyon TL’yi bulan 6 ayrı deprem konutu ihalesini alan şirketler, AKP’ye yakınlığı ile bilinen şirketler oldu.
- Yıkılan evlere ilişkin kamu görevlilerinin sorumluluklarına dair hukuki bir süreç başlatılmazken, yaşanan depremlerin ardından felaketlerin ve can kayıplarının sorumluluğu yalnızca teknik uzmanlık alanlarında görev alan meslek mensuplarına yüklenmiş; yapı inşasında müelliflik, şantiye şefliği, denetçilik ve müteahhitlik gibi farklı görevler üstlenen mimar ve mühendisler hakkında soruşturma ve yargı süreci başlatılmış durumda.
6-) İŞÇİLERİN DURUMU: SÖMÜRÜ VE HAK GASPLARI KATMERLENDİ
- İşçilerin büyük çoğunluğunun deprem sürecinde işe gidemedikleri süre boyunca hiçbir ücret alamadı. İşçiler kısa çalışma ödeneğinden yararlanamadı, pek çoğu tazminatsız işten atıldı.
- Malatya’da depremden sonra barınacak yeri olmayan binlerce Organize Sanayi Bölgesi işçisi başka illere göç etmek zorunda kaldı.
- Maraş’ta fabrikaların çalışmadığı ve işçilerin işe gidemediği sürelerin bir kısmı işçilerin senelik izin haklarından kesildi. Kalan süreyi ise büyük oranda ücret almadan geçirdi.
- Depremden etkilenen illerde, depremden sonra on binlerce işçi işe gidemediği süreler boyunca ücretsiz izine ve resmen açlığa mahkum edildi.
- Deprem nedeniyle hâlâ işe gidemeyen on binlerce işçi iş yerlerinden de devletten de hiçbir ücret veya ödenek alamıyor.
- Depremden sonra hükümetin sadece üç aylık OHAL süresi için yürürlüğe soktuğu kısa çalışma ödeneği uygulaması için getirilen koşullar bu uygulamadan işçilerin büyük çoğunluğunun yararlanmasına engel oluyor.
7-) MÜLTECİLER YAŞAMA TUTUNMA ÇABASINDA
- Deprem bölgesinde evleri yıkılan mültecilerin barınma ve yardımlara erişim sorunu halen devam ediyor. Mülteciler destek isteme, barınma koşulları, gıda, hijyen malzemeleri için talepte bulunma konusunda çekingen. Ağırlıklı olarak kendi olanaklarıyla yaşama tutunma çabası içindeler.
- Gıda ihtiyaçlarını kendi kazandıkları para ile karşılamaya çalışan mülteciler, su için ise yakın bir alandaki çeşmeden faydalandıklarını, çeşmeden akan suyun temiz olup olmadığını bilmediklerini, pet şişede içme suyu almak için ise bütçeleri olmadığını ifade ediyor.
Raporun sonuç bölümünde de yapılması talepler ve yapılması gerekenlere yer verildi. Raporun tamamına buradan ulaşılabilir.