Eğitim-Hatay 1 Nolu Şube Yönetimi, Gezi davasında verilen cezalara tepki göstererek, “Gezi Davası’nda verilen kararları kınıyoruz! Vicdanen kabul etmiyoruz! Sanıklar için özgürlük, ülkemiz için adalet istiyoruz” ifadelerine yer verildi.
Yönetim Kurulu imzasıyla yapılan Basın açıklamasında, “Gezi Balçıkla sıvanmaz” vurgusu yapılarak şu görüşlere yer verildi:
“Milyonların özgürlük talebinin vücut bulmuş hali olan Gezi Direnişi’nden adeta intikam almak için açılan Gezi Davası, karar duruşmasında verilen ağır ve haksız cezalarla Türkiye Cumhuriyeti tarihine vicdan ve evrensel hukuk ilkeleri nazarında bir utanç vesikası olarak kazınmıştır.
Mahkeme heyetinden bir üye hakimin AKP’nin eski vekil aday adayı olduğu, akıl almaz suçlamaların havada uçuştuğu davada 1100 günü aşkındır tutuklu bulunan Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet; tutuksuz ‘sanıklar’ Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Can Atalay hakkında ise 18 yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verilmesi, kamuoyu vicdanında kapanmaz bir yara açmıştır. Kuşkusuz davada verilen bu karar, hikmetinden sual olunmayacağını varsayarken karşısına çıkan özgürlük isyanından hesap sormak isteyen iktidarın içine su serpme ve halktan gelecek olası özgürlük taleplerine göz dağı verme amacı taşımaktadır.
Her zaman demokrasiden, özgürlüklerden yana Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
Gezi Direnişi, ülkede kurulmaya çalışılan otoriter rejime, kalıcılaştırılmak istenen baskıcı ve faşizan mevsime “hayır!” diyen milyonların var ettiği barışçıl bir halk direnişiydi. Gezi, rakamları küçültmeyi bir hüner olarak edinen iktidarın İçişleri Bakanlığı’na göre bile ülkenin yarısının katıldığı bir demokratikleşme çağrısıydı. Bu gerçeği yıllardır atılan iftiralar gibi, bu talihsiz mahkeme kararı da değiştiremeyecek.
Soruşturmayı FETÖ’nün kritik savcılarından Muammer Akkaş’ın başlatmış olması, tanık Polislerin FETÖ ile iltisaklı olduğunun ortaya çıkması da bu kara hukuk tiyatrosunun perde arkası olmuştur. Bu Aziz Nesin’lik yargılama hikayesinde FETÖ’nün bıraktığı yerden mevcut mahkeme devam etmiş ve koskoca bir halk direnişini, 16 kişinin gayretiyle, komplo teorilerine bağlayarak tanımlamıştır. Tanınmış sanıklardan birisi için iddianameye “Cep telefonundan Türkiye’nin bölünmüş haritası” çıktı notunun düşülmesi, ve bu haritanın aslında akademide hala okutulan bir ders kitabındaki Türkiye’nin barındırdığı arı türlerini gösteren bir harita olması, neredeyse tüm yargılamanın özetidir.
Gezi ile ilgili yürütülmesi gereken tek yargılama, sadece ülkesinde özgürlük isterken can veren gençlerimiz, gözünü kaybeden yurttaşlarımız ile ilgili olmalı; o yargılamada orantısız şiddeti azmettirenlere, “o hukuksuz emirleri nasıl verdin? O canlara nasıl kıydın?” diye sorulmalıdır.
Gezi Davası’nda verilen kararları kınıyoruz! Vicdanen kabul etmiyoruz! Sanıklar için özgürlük, ülkemiz için adalet istiyoruz!
Daha önce söylemiştik, yine söylüyoruz: Gezi halktır, halk yargılanamaz! Gezi balçıkla sıvanmaz!”