Cumartesi, Kasım 23, 2024
No menu items!
Ana SayfaGenelGÖMÜLMEMİŞ ÖLÜLER ÜLKESİNDEN MANZARALAR

GÖMÜLMEMİŞ ÖLÜLER ÜLKESİNDEN MANZARALAR

Güçlü Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile yönetilen Türkiye;  aşırı borcu, çılgınca harcamaları ve yap-işlet-devret ödemeleri nedeniyle parasal kuraklık dönemini yaşıyor. İktidar partisinin sinsi politikaları sonucu ülkemize yerleşen milyonlarca Suriyeli, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal dokusunu bozuyor!

Çevremizi ekonomik kriz, hayat pahalılığı, işsizlik ve fukaralık sarmıştır.   24 Haziran seçimlerinde ‘Parlamenter Sistem’e veda edilmiştir. Meclis önemini büyük ölçüde kaybetmiş ve ‘Tek Adam’ yönetimi ülkeye egemen olmuştur. Artık yazılı anayasa kuralları yok; tek kişinin ağzından çıkanlar anayasa yerine geçiyor.

Devlet, çölün suya hasreti gibi sıcak para arıyor.

Dolar ve Euro kurunda hareketlilik yaşanıyor.

Demokrasi sallantıda…

Adalet bağımsız ve tarafsız değil…

Yönetimde şeffaflık yok.  

Üstelik Türkiye dünyanın en mutsuz ülkeleri içerisinde yer alıyor.

Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi kalmadı. Belli ki dünya bizden hoşlanmıyor. Araplar bile yan bakıyor!

Kısa vadede gündemi belirleyen en önemli etken 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler. Sadece kazanıp kaybetmek meselesi değil. Yerel seçimler Türkiye’de merkezi bir yönetim değişikliği yaratmayacak. Yerel seçimin devletin bekasıyla da alakası yok. Sadece Büyükşehirlerde, il ve ilçelerde belediye başkanları değişecek. Önemli olan herkese eşit hizmet götürecek belediye başkanlarının seçilmesi…

Vatandaş iktidar partisine oy vermeye mecbur değil! Aksine 31 Mart’ta Cumhur İttifakı’na ‘sarı kart’ göstermenin tam zamanıdır!

Ayrıca, seçimde siyasi partilerin alacakları oy oranları taşları yerinden oynatacaktır.  Çünkü ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi geldi, ekonomi güme gitti. Ekonomide büyüme geriledi. Açıklanan veriler sanayi tarafında üretimin ve yatırımların durduğunu gösteriyor. Hatta yatırım tarafının hiç olmadığını ispatlıyor.

Hatırlatmakta fayda var: Borca hâkim olanlar,  her şeye hâkim olurlar.

Yalan yok!

Ülkem adına üzülüyorum!

VATANDAŞIN HÂLİ

2018’de halkın ruh sağlığı bozulmuştur!

İşsizlik, hayat pahalılığı, iflaslar, kayırmacılık ve adalete olan güvenin bozulması başta olmak üzere giderek artan ekonomik ve sosyal problemler vatandaşı adeta hastanelik etmiştir. Her 8 kişiden biri antidepresan ilaçları kullanıyor.

Sırf bu yüzden, 2019’un gelişinden çok 2018’in gidişine seviniyorum.

Emperyalizmin ölüm kustuğu coğrafyamızda insanlar hâlâ aklını kaybetmiyorsa sürekli uyuduğundandır.

Millet olup biten hiçbir şeye aldırmıyor!

Batı ülkelerinde halklar daha fazla özgürlük ve demokrasi için yürürken, Türkiye’de herkes korkuyor, susuyor.

Doğruları arayan yok!

Ülkeyi düşünen yok!

Fikrini söyleyen yok!

Demokrasi için mücadele eden yok!

Bu ülkede geldiğimiz son nokta: Çoğumuz ölüyüz ama gömülü değiliz.

Biliyorsunuz: Ölüler konuşmaz!

Yalan yok!

Bu ülkenin sessizliğinden utanıyorum.

Milletim adına üzülüyorum!

HOŞGELDİN 2019

Yılbaşı bütün dünyada umut, neşe ve mutlulukla kutlandı. Sadece Türkiye’de bütün mutluluk, umut ve ışıklar sönüktü.

Yeni yılda, sadece takvim değişti;  geride kalan yıla damgasını vuran kâbus gibi olaylar, dertler, sıkıntılar yaşanmaya devam edecek.

Yine de yeni yılın, yaşamakta olduğumuz her türlü olumsuzluklara rağmen, tüm insanlığa demokrasi, barış, huzur ve adaletli günler getirmesini diliyorum.

20129’da her şey gönlünüzce olur inşallah!

Neden olmasın?

Enflasyonun normalleşme trendine girmesiyle faizler düşebilir. Kredi büyümesi hız kazanabilir. Ekonomide düşük büyüme devam edebilir.

Türk ekonomisi tıpkı çocuk gibidir; akşam 39 derece ateşle yatar, ertesi günü sokakta top oynar.

2019’da Türkiye ekonomisi ne abat ne de berbat olur ama ABD ve AB ile siyasi ilişkiler iyi yönetilirse dış borçlar çevrilebilir, cari açık finanse edilebilir.   

Ama cari açık vermeden büyümeyi gerçekleştirebilmek ve TL’yi değerlendirebilmek için tek yol ihracattır!

Türkiye ihracatını arttırmadan ekonomiyi düzeltemez! Çünkü bu ülkenin borcu çok!

Ama yine de karamsarlığa gerek yok!

Türkiye’nin geleceğine inanmaya ve ileriye ümitle bakmaya mecburuz.

Çünkü bu ülke hepimizin!

Yapısal reformları hızlandırılırsa, doğru iç ve dış politikalar uygulanırsa,  güvenirliğimiz devam ettirilirse ve ileri demokrasiye geçilebilirse, Türkiye’nin kaderi değişebilir.

Yalan yok!

Vallahi de billahi de en fazla bu ülkenin aydın geçinenlerinden utanıyorum!

Kendim için değil, Türkiye’nin geleceği için üzülüyorum!

RELATED ARTICLES

Yorum Yaz

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN SON HABERLER