ABD, Avrupa ve İran’ın yıllardır uğraşıp da bölemediği Türk halkını, maalesef birkaç oy uğruna ‘Cumhur İttifakı’ sözcüleri bölmüştür. Türk halkı, Cumhur İttifakı’na ‘oy verenler’ ve ‘oy vermeyenler’ olarak ikiye bölünmüştür. Bu durum, kısmen insanlarımızın üzerine uygulanan dini baskıyla, kısmen de maddi ve manevi çıkar yoluyla sağlanmıştır.
Bunun sonucu olarak, 17 yıllık AKP iktidarında; demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti yara almıştır. AKP, laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiştir. Halk, işe ve aşa muhtaçtır; borç batağındadır. Halkın çoğunluğu mutsuzdur.
Türkiye’de kollektif akıl yok, ittifaklar var! Cumhur İttifakı, daha çok milliyetçiler ve İslamcılardan destek alıyor. Tarih, Türkiye’deki İslamcılar kadar hırsız, düzenbaz ve yalancı bir topluluk görmemiştir. Millet İttifakı ise, halktan destek alıyor. Ülkeyi kurtaracak tek güç halktır.
Cumhur İttifakı, 24 Haziran seçimlerinde sandıktan aldığı oy oranı ve Meclis’teki temsil gücüyle Türkiye’ye yönetmeye çalışmaktadır. Ne yazık ki, Cumhur İttifakı’nın siyasi liderleri demokrasiyi seçimden ibaret saymaktadır. Oysaki demokrasi, yürütmenin kendisi gibi düşünmeyen insanların haklarını korudukları rejimin adıdır. Ama Türkiye’de Cumhur İttifakı’na oy vermeyenleri ötekileştiren, aşağılayan, hor gören ve vatandaş saymayan siyasetçiler var! Partili Cumhurbaşkanı, aklından geçen her şeyi yapabileceğini sanmaktadır.
AKP iktidarı, devlet kadrolarını tamamen ele geçirmiş; kendi zenginini, kendi medyasını ve kendi güvenlik gücünü yaratmıştır. İktidar, lüks konutlar inşa ederek; paralı yollar, köprüler, tüneller yaparak ekonomiyi büyütmeye çalışırken, üreticiyi, emekçiyi, emekliyi, esnafı ve iş insanını ihmal etmektedir. Devlet, bütçe açıklarını ve dış ödemeler dengesindeki negatif sonuçları faiz lobisinden borç alarak karşılamaktadır. Halk da bankalara borçlanarak hayatta kalmaya çalışmaktadır.
İktidarın ayrıca yeşile, doğaya ve hayvanlara sevgisi ve saygısı yoktur. İktidar, yeşili ‘dolar’ olarak görmekte ve algılamaktadır. AKP yönetimindeki belediyeler için ‘Kentsel Dönüşüm’ demek, ‘Rantsal Dönüşüm’ demektir. Bu politik uygulamaların sonucu olarak, Türkiye, dünya ülkeleri sıralamasında 16. büyük ekonomi iken, şimdilerde 20. büyük ekonomi seviyesine düşmüştür.
AKP yönetimi, dürüst ve şeffaf değildir. Türkiye’de herkesten hesap soran fakat Allah’tan başka hiç kimseye hesap vermeyeceğini söyleyen bir iktidar var! Dolayısıyla da Cumhur İttifakı, son yıllarda yapılan genel ve yerel seçimlerde oy kaybettikçe sertleşmekte, sertleştikçe de oy kaybetmektedir!
İSTANBUL SEÇİMLERİ
Aslında İstanbul’da 23 Haziran’da yenilecek seçimde; Millet İttifakı’nın (CHP) Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, Cumhur İttifakı’nın (AKP) adayı Binali Yıldırım Bey ile yarışmamaktadır. İmamoğlu’na karşı seçim yarışına katılanlar; 1 partili Cumhurbaşkanı, 1 MHP lideri, 16 Devlet Bakanı, 291 AKP Milletvekili, 49 MHP Milletvekili, 1 İstanbul Valisi ve 39 kaymakamdır. Bu seçim yarışında eşitlik ve adalet yoktur; aksine, haksız rekabet vardır.
Halk artık, Türkiye’yi despotluğa sürükleyen, yıllardır gözünü para hırsı boyamış bir azınlığın çıkarlarına hizmet eden; emek düşmanı, demokrasi düşmanı, bilgi düşmanı, sanat düşmanı, sanatçı düşmanı politikacıların yönetiminden hoşlanmıyor. Halk artık dürüst, şeffaf ve demokratik siyaset istiyor. Halk nefret dilinden korkuyor; sevgi, huzur, güven ve barış istiyor!
Dolayısıyla da 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimlerinde, halk kendi gücünü görecek; gücünü ve etkisini gösterecektir. Halkın gücü, iktidarın gücüne galip gelecektir! İstanbullular o gün, müsriflerin zulmünden de kurtulacaktır. Çünkü İstanbullular sevdikleriyle beraberdir!
