Eğitim iş Hatay Şubesi İçişleri Bakanlığı’nın, 3 İl’de Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanması uygulamasını eleştirdi.
Hatay Eğitim İş Yönetimi adına başkan H.Suad Sadış imzasıyla yapılan açıklamada şöyle denildi:
Milli irade sözünü dilinden düşürmeyen iktidar, bu söz ile çelişmeye son sürat devam etmektedir!
“ Ne yazık ki; Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının İçişleri Bakanlığı’nca görevden alınması ve yerlerine kayyum atanması bunun son örneği olmuştur.
Kayyum, daha önce Diyarbakır ve Van Büyükşehir Belediyelerini 1’er buçuk milyar TL, Mardin’i ise 1 milyar TL borca batıran sistemin adıdır. Kayyum, belediye emekçisi yoklukla boğuşurken, belediyeye alınan 1.600 kilo fıstıklı baklavanın faturasıdır. Kayyum, altın varaklı, ceylan derisi koltuklu makam odalarında tarikat şeyhleri ağırlanacak diye halkın cebinden çıkan denetimsiz paralardır.
Kayyum, halkın iradesine idari darbedir!
Kayyum, AKP ile demokrasinin ne kadar yan yana gelebileceğinin turnusolüdür. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyumun ilk icraatının, Atatürk portresinin yerini değiştirerek dev bir Tayyip Erdoğan portresi asmak olması, zihniyeti ve niyeti bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu bir ‘bölge’ meselesi değil, Türkiye meselesidir. Bir kez daha anlaşılmıştır ki, AKP, kendisine yaramayan hiçbir iradeyi milli irade kabul etmemekte; cumhuriyetin yapıtaşı olan demokrasiyi sindirmemektedir. Bu gerçeği anlayan, darbeyi aratmayan bu hamleye tepki gösteren kamuoyu ise her zamanki gibi iktidar ve yandaşları tarafından teröre destekle suçlanmaya başlamıştır.
Memur zammı için yapılan görüşmelerdeki yalanlara tepki gösterenlerin bile terörist olmakla suçlandığı şu günlerde bilinsin ki, bu taktik artık işe yaramamaktadır. Bu mesele bir terör meselesi değildir. Bu mesele bir ‘bölge’ meselesi değildir. Bu mesele, tüm Türkiye’nin meselesidir ve bunun sadece iki tarafı vardır: Demokrasiden yana olanlar ve olmayanlar. Başkanların suçu varsa; ‘yargı kararı ile ispatlanmamış hiç kimsenin suçlu kabul edilemeyeceği, evrensel masumiyet karinesinin çiğnenmemesi gerekmekle beraber’, suça karışanların görevlerine nasıl son verileceği ve yerine nasıl başkan seçileceği hukuki kurallarla sabittir. Bu antidemokratik, çağdışı tablonun reva görüldüğü ülkemizde, biz eğitimcilerden, öğrencilerimize demokrasi eğitimi vermemiz beklenmektedir! Oysa ülkemizi, bir yerel seçimi bile yapılamayan; insanlarımızı da kendi yerel yöneticisini bile seçemeyen bir pozisyona düşürmek, demokrasi eğitiminde neyin ‘nasıl olmaması’ gerektiğini gösteren ibretlik bir örnektir.
Eğitim-İş olarak, her zamanki gibi demokrasiyi savunmaya devam ediyor ve bu antidemokratik kayyum operasyonunu protesto ediyoruz. Darbeyi aratmayan bu hamleyi yapanlar bilmelidir ki, adalet ve demokrasi, gün gelip onlara da lazım olacaktır.”