Kapalı 550 metrekare alana sahip müzenin içerisindeki eserler, yaklaşık 10 yıllık hummalı çalışmanın ardından gün yüzüne çıkarıldı.
Geçen yılın ocak ayında ziyarete açılan ve içerisinde Helenistik, Roma, Bizans, Orta Çağ ve İslamiyet dönemlerini ait eserlerin olduğu müze, 22 bin 500 kişi tarafından gezildi.
Müzede, Helenistik döneme ait sur duvarlarından 5. yüzyıla ait üzeri kuş figürleriyle süslenmiş mozaik parçasına, büyük boyutlu ve çok mekanlı Roma hamamından, vahşi doğa tasvirli mozaiğe kadar birçok ünik eser bulunduğu yerde sergileniyor.
Sergilenenler arasında milattan sonra 6. yüzyılda “kamu alanı” olarak kullanıldığı değerlendirilen ve kapladığı yaklaşık 1200 metrekarelik alanla “dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği” olarak anılan mozaik, ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.
Müzedeki teşhir alanında ise yaklaşık 350 ünik arkeolojik eser, cam vitrinlerde görülebiliyor.
Hatay Arkeoloji Müzesi Müdürü Ayşe Ersoy, AA muhabirine, alanın bir otel-müze konseptinde yapıldığını söyledi.
Müze alanının otel inşaatının sondaj çalışmaları sırasında keşfedildiğini ve yıllarca süren titiz çalışma sonrası oluşturulduğunu anlatan Ersoy, şöyle devam etti:
“Buraya gelen ziyaretçi Antiochia’nın millatan önce 3. yüzyıldaki kuruluşundan kesintisiz 15. yüzyıla kadar kademe kademe katmanlarını gezerek, içinde yaşayarak tarihi görüyor. Dünyada sayılı örnekleri var ama Türkiye’de bir ilk bu müze, yaşayan bir müze. Kentin dokusunun içerisinde gezebiliyorsunuz, o günleri yaşayabiliyorsunuz. Toprağın altında yıllarca alüvyon tabaka örtmüş, gizlenmiş ve tekrar bize sunulmuş bir arkeolojik zenginlik burası.”
– Müzenin gözbebeği 1200 metrekarelik tek parça taban mozaiği
Müze içerisinde sayısız eserlerin bulunduğunu ancak 1200 metrekare tek parça taban mozaiğin ziyaretçilerin dikkatini çeken ilk eser olduğunu aktardı.
Bu eserin milattan sonra 6. yüzyılda “kamu alanı” olarak kullanıldığını ve görüntüsünün el dokuması kilimi andırdığını aktaran Ersoy, şu ifadeleri kullandı:
“Dünyanın tek parça en büyük, 1200 metrekarelik kilim deseniyle yapılmış mozaikli formu, yani toplanma alanı olduğunu biliyoruz. Gördüğünüz gibi çok büyük bir alanı kapsıyor. Antik Antiochia kenti Roma döneminde dünyanın sayılı kentlerinden biri olduğu için kent o kadar şaşalı günler yaşıyor ki buraya bir forum, toplanma merkezi yapılıyor, halkın gelip buluştuğu günümüz meydanları gibi. O mozaik yıllarca toprağın derinliklerinde sellere, istilalara, depremlere karşı özgünlüğünden hiçbir şey kaybetmiyor. Hatta depremler sonucu bile o kadar sağlam yapılmış ki esnekliğini kaybetmeyip kıvrımlarla geçiş yaparak bugünlere kadar geliyor.”
Açıldığından bu yana 22 bin 500 kişiyi ağırladı
Bu eserin müzenin göz bebeği olduğunu kaydeden Ersoy, üzerinde 66 ayak üzerine otel kurulmuş olmasına rağmen hiçbir eski esere, kalıntıya, mimariye zarar verilmemesinin de müzeyi ayrıcalıklı hale getirdiğini vurguladı.
Ersoy, müze kazısında aynı zamanda 30 bin arkeolojik eserin bulunduğunu ve bunlardan yaklaşık 350 tanesinin teşhir bölümünde sergilendiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
“10 yıllık arkeolojik kazı süreci boyunca burayı bir müze ve otel konsepti olarak nasıl tasarlarız, nasıl halka kazandırırız muhakemelerinden sonra çok güzel bir otel ve müze yapıldı. Ardından Kültür ve Turizm Bakanlığına devredildi. 2020’nin ocak ayında da ziyarete açıldı, pandemi olmasına rağmen açıldığı günden bu yana 22 bin 500 ziyaretçi gelip müzemizi gördü.”
– Ziyaretçilerden müzeye tam not
Diyarbakır’dan gelen ziyaretçilerden Kemal Baki de müzeyi ilk kez gezdiğini ve çok beğendiğini dile getirdi.
Gezerken tarihi yaşadığını anlatan Baki, “Buraya gerçekten çok büyük emek harcanmış, Roma dönemine ait sokaklar ve mozaikler çok dikkatimi çekti. Özellikle tek parça forumu çok beğendim, yeniden gelip daha detaylı incelemek isterim.” diye konuştu.
Ziyaretçilerden Büşra Güler ise müzeden çok etkilendiğini belirtti.
Hatay‘ın geçmişi ve tarihi zenginliğiyle kendisinde ayrı bir yeri olduğuna işaret eden Güler, “Buradaki eserlere bu şekilde değer verilmesi ve korunması gerçekten bizi mutlu ediyor. Bir Hataylı olarak bununla gurur duyuyorum. Gezerken ‘keşke daha önce gelip görseydim’ dedim. Tüm eserleri ilgiyle inceledim. Kazı çalışmalarında da ciddi bir şekilde çalışıldığı ve önem verildiği çok ortada. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.” ifadelerini kullandı.
Güler, herkesin mutlaka Hatay‘a gelip bu büyüleyici müzeyi görmesi tavsiyesinde bulundu.