Hatay Depremzede Derneği depremin üzerinden geçen 2 yılda Hatay halkının yaşadığı sorunları ve mağduriyetleri ortaya koyma amacıyla kapsamlı rapor hazırlayarak kamuoyu ile paylaşmak için bir basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısı, KESK TTB Koordinasyon Merkezi’nde gerçekleşti. Metni Hatay Depremzede Derneği başkanı Ekrem Deveci okudu.
Hazırlan Raporda şu görüşlere yer verildi.
Hatay Depremzede Derneği olarak hazırladığımız ‘Hatay Depreminin 1. Yılı Raporu’na ‘‘6 Şubat 2023 günü saat 04.17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık İlçesinde 7,7 büyüklüğünde yaşanan deprem ile aynı gün saat 13.24’de Elbistan İlçesinde 7,6 büyüklüğünde yaşanan ikinci büyük deprem toplamda 11 ilde ağır yıkımlara neden oldu. Bu yıkımlar sonucunda resmi rakamlara göre 50 bini aşkın insanımız hayatını kaybetti.’’ cümlesi ile başlamıştık.
Depremin soğuk ve karanlık can pazarında en içten ve en insani duygularla sorulan ‘Orada kimse var mı?’ sorusunun yalnızca enkaz altında kalanlara sorulmadığını; enkazdan çıkabilenlere de sorulduğunu kabul ederek ‘Evet, orada biz varız!’ demek için hazırladığımız raporu etkili, yetkili ve ilgili olduğunu düşündüğümüz her yere ulaştırmaya gayret ettik.
Dışarıda kimse var mı?’ sorusuyla başlamak istiyoruz.
Depremin ikinci yılı nedeniyle hazırladığımız Raporumuza da ‘Dışarıda kimse var mı?’ sorusuyla başlamak istiyoruz.
Ülkemizde ve dünyada çoklu bir kriz ortamında olduğumuzun ve bir avuç ‘tuzu kurunun’ dışındaki insanların ayakta kalma çabası içinde bunaldıklarının farkındayız. Bu nedenle sorumuzun muhatapları, buldukları her imkan ve fırsatı bizimle dayanışmak için kullanan ve bizlere ‘yalnız değilsiniz’ duygusunu yaşatan gönüllü karagün dostlarımız değil; kocaman kocaman sözler verip de ortalıkta görünmeyen muktedirlerdir.
6 Şubat 2023 depremleri, sadece doğanın değil, yıllardır süregelen rant düzeninin, denetimsizliğin ve ihmalkârlığın yarattığı bir felaket olarak tarihe geçmiştir. Bu deprem, insan hayatını hiçe sayan bir yönetim anlayışının bedelini halkın ödediği büyük bir toplumsal yıkımdır. Aradan geçen iki yıl, bu felaketin esas sorumlusunun siyasi iktidar ve merkezi yönetimin yıllardır süregelen plansızlıkları, rant odaklı politikaları ve halkın güvenliğini hiçe sayan uygulamaları olduğunu açıkça göstermiştir. Yıkılan binalar, enkaz altında kalan hayatlar, çöken umutlar; hepsi, insan eliyle yaratılmış bir trajedinin sonucudur.
Hâlâ tek bir yetkilinin dahi istifa etmediği, hesap sormanın ve vermenin yerini cezasızlığın aldığı bu süreçte, yaşanan ölümlerin kader değil, siyasi tercihlerin sonucu olduğu açıktır. Merkezi yönetim, afet yönetiminde tam anlamıyla sınıfta kalmış, kriz anında bizleri yalnız bırakmıştır. Yardım çağrılarının bürokrasiye takılması ve koordinasyon eksikliği günlerce enkaz altından kurtarılmayı beklememize sebep olmuştur.
Deprem sonrası verilen sözlerin yerine getirilmemesi ve kalıcı konutların sağlanmaması bizleri insani olmayan koşullarda konteyner kentlerde yaşamaya mahkûm etmiştir. Barınma hakkımız görmezden gelinmiş, geçici konteyner kentler bizler için bir yaşam biçimi haline getirilmiştir.
Bununla birlikte, deprem sonrası siyasi baskılar artmış, belirli bölgelere yönelik ayrımcı politikalar izlenmiş, afetin insani boyutu göz ardı edilerek siyasi rant sağlama çabaları öne çıkmıştır. Afetin sorumluluğunu üstlenen herhangi bir yetkili olmazken, kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığına dair şeffaf bir açıklama yapılmamış, hesap verebilirlik mekanizmaları işletilmemiştir.
Sağlık ve eğitim gibi temel haklar ihmal edilmiştir.
Hatay’da sağlık hizmetlerine erişim ciddi ölçüde aksarken, okul binalarının farklı kurumlara tahsis edilmesi eğitim hakkını da olumsuz etkilemiştir. Bunun yanı sıra, yerinde dönüşüm ve rezerv alan uygulamalarında söz hakkımız yok sayılmış, kentimizin ekolojik dengesi de zarar görmüştür.
Tüm bu gelişmeler, afet sonrası sürecin bizlerin temel haklarına ve insanca yaşam taleplerine uygun şekilde yönetilmediğini göstermektedir. Hatay Depremzede Derneği olarak, geçtiğimiz yıl hazırladığımız 1. Yıl raporunda ortaya koyduğumuz sorunların çözülmesini beklerken, tam aksine sorunların arttığını ve derinleştiğini gözlemliyoruz .
Bu nedenle ve depremin ikinci yılı dolayısıyla bir kez daha mahalle meclislerimizin aracılığı, kentteki meslek odaları, dernekler, sendikalar, akademisyenler, özel mağduriyet yaşayanlar, dostlar ile en geniş ve yaygın ölçekte derlediğimiz Hatay halkının ‘gerçek’ sorunlarını ve çözüm önerilerini; kentin hafızası ve gelecek günlere olan inancımızın mücadelesiyle bulayıp hazırladığımız raporu sizlerle paylaşmak istiyoruz.
İkinci yıl raporumuzu elli kişiyi aşkın bir ekiple; barınma, sağlık, psikososyal durum, eğitim, hukuk, ekonomi, altyapı ve ulaşım, ekoloji, insan hakları, göç ve demografik yapı, dezavantajlı gruplar başlığı altında kadınlar, çocuklar, gençler, ampüte bireyler, kayıplar, engelliler ve yaşlılar konularında kapsamlı ve güncel bilgilerle hazırlandık. Bu hazırlık sürecinde yer alan öyle güzel insanlar, kurumlar var ki… ‘Gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir’ duygusuyla, ‘bu topraklara damlayan her gözyaşına sözümüz var’ inadıyla, ‘yıkıntıların arasında doğan güneş var’ umuduyla, ‘onbinlerce canımızı yitirdik, sorumlular yargılansın’ öfkesiyle Hatay için emeği geçen, güzel günlere inanan ve bunu kovalan herkesin eline, yüreğine sağlık..
Kapağının mevcut durumumuzu çok iyi ifade edeceğini düşündüğümüz toza bulanmış bir Hatay’ın görseli ile “Depremin 2. Yılında Hatay” raporunda taleplerimizi bir kez daha sıralıyoruz;
📍Yıkılan Aile Sağlığı Merkezlerinin yerine yenileri hızla inşa edilmelidir. Hatay’da nitelikli ve erişilebilir sağlık hizmetleri sağlanmalıdır.
📍Başta dezavantajlı gruplar olmak üzere bizlere düzenli ve sürdürülebilir psikososyal destek sağlanmalıdır.
📍Okul binalarının eğitim dışında başka amaçlarla kullanılmasının önüne geçilmeli, eğitim hakkımızın gasp edilmesine izin verilmemelidir.
📍Rezerv ve riskli alanlarda dönüşüm süreçlerinde Hatay halkının görüşleri dikkate alınmalıdır. Kentimizin yeniden inşasında Hatay’ın gerçek sahipleri olarak sözümüzü söylemek istiyoruz.
📍Hatay için devlet hazinesinden özel bütçe ayrılmalıdır.
📍Ekonomik kriz derinleşirken, biz depremzedelerin mağduriyeti giderilmelidir.
📍Kentin altyapı ve üstyapı sorunları hızla giderilmelidir.
📍Deprem sonrası doğamız, havamız ve toprağımız korunmalı; çevreye yönelik tahribat son bulmalıdır.
📍Depremde kaybolan vatandaşlarımızın akıbeti açıklığa kavuşturulmalıdır.
📍Barınma, sağlık, çevre ve bilgi edinme haklarımız korunmalı, anayasal haklar askıya alınmamalıdır.
📍Deprem sonrası yaşanan ihmallerin sorumluları tespit edilmeli ve yargılanmalıdır.
📍Deprem vergilerinin nerede ve nasıl kullanıldığı kamuoyuna açıklanmalıdır.
📍Halk, geçici konteyner kentlerde yaşamaya mahkûm edilmemeli, kalıcı ve güvenli konutlara ücretsiz erişim sağlanmalıdır.
📍Yaşam standartlarımız iyileştirilmeli , temel haklarımız güvence altına alınmalıdır.
Bu rapor, yalnızca yaşanan yıkımı ve ihmalleri belgelemek için değil, aynı zamanda Hatay halkının haklı taleplerini duyurmak için hazırlanmıştır. Hatay halkı olarak, insanca yaşama hakkımızı savunmaya devam edeceğimizi, kalıcı konutlarımızı, sağlık ve eğitim hizmetlerimize erişimi, adaletin sağlanmasını talep ettiğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Verilen sözlerin takipçisi olmaktan, hesap sormaktan ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Hatay Depremzede Derneği olarak Hatay’ı birlikte yeniden kurma irademiz, ilk günkü kararlılığıyla devam etmektedir.